GENEL BİLGİ:
Sağlık sanatoryumlarının, kliniklerinin ve meditasyon merkezlerinin, özellikle çam ormanlarının yoğun olduğu bölgelere yapılmasından da anlaşılacağı gibi, çam insan sağlığına pozitif yönde katkıda bulunmaktadır. Çam ağaçlarınca bünyelerinden dışa aktarılan salgıları, enzimleri barındıran (tozlaşma, buharlaşma, kirli havanın filtrasyonu, karbondioksit emilimi, karbon kullanımı sonucu oksijen yayması. Yaz-kış fotosentez işlevini sürdüren yapraklarıyla ve topraktan aralıksız mineralli su emen/absorbe eden/soğuran kökleriyle aldığı bileşikleri işleyip, hidroliz sistemiyle bütünlüğüne taşıdığı mineralleri, kimyasalları çevreye yayması. Yaşadığı sürece kirlilik karşıtı işlevini sürdürmesi, ortamı sürekli oksijenlendirmesi. Özellikle kozalaklarının/meyvelerinin kuruması ile onların canlılığını sağlamış olan depolanmış mineralleri-bileşenleri açığa çıkarıp ortama salması, yapraklarından ve gövdesinden salgıladığı kimyasallarla bakterilerle savaşması, kendisini tedavi için reçineleşmesiyle sağladığı faydası, bölgesinde mentollü bir ortamı oluşturması... vb..) orman atmosferi içinde, özellikle solunum ağırlıklı akciğer sorunları, verem gibi rehabilite ve stres gibi terapi esaslı tedavi merkezlerinin açılması, ormanların tedaviye pozitif katkılarda bulunmasından dolayıdır.
Solunum yollarını açıcı özellikli bir atmosferi oluşturarak, tedaviyi kolaylaştırması, hastayı ruhsal yönden desteklemesi, mental /zihinsel rahatlık vermesi dolaysıyla hasta moralini ve vücut direncini yükseltmesi bu tür yönlenmeleri hem tedavi edici kurum hem de hasta açısından tercihli hale sokmaktadır.
Çam altında uzanmak, çamlıklarda gezinmek, koruluklara yakın olma isteği normal yaşamımızda dahi tercihlerimiz arasında yer alır. Eski evlerde, köy evlerinde ve ahşap evlerde çam kerestesi kullanmak, "dağ evi" denildiğinde gözümüzün önüne çamdan yapılmış mekanlar gelmesi de bedensel ve zihinsel bir istemin sonucu olsa gerek.
Bu istemlerin kaynağında çam ormanının bizleri kendisine davet eden ortamı oluşturması, genetik olarak, sağlığa yakın olmak istememizi çam ağacına bağlamamız olsa gerek. Bu ve benzeri nedenlerden dolayı çam ağacı insan sağlığı için en faydalı ağaçlardan biri olarak kabul edilmiştir.
Tıbbın dolaysıyla ilaçların gelişmediği zaman dilimlerinde çam ormanları havası, kendine özgü sesi, gürültüden ari kılınmış sessizliği, görüntüsel yapısı ile solunum ve ruhsal tedaviler için tedavi mekanları olarak kullanılmış.
Mekansal, ortamsal ve atmosferik tedavi katkılı yapısının yanısıra; çam ağacının tomurcukları, reçinesi, polenleri, tohumları, reçinesi ve yaprakları tıbbi ilaç yapımında ilaç tariflerinde yoğun olarak kullanılmaktadır. Çam ağacının ürünü olan çam sakızı çeşitli parfüm yapımlarında kullanılmaktadır.
İşte çam ağacının meyvesi olan, üremesi için tohumunu geliştirip olgunlaştırdığı, çam ağacının tüm yapısal özelliklerini bünyesinde taşıyan "kozalak" dediğimiz ağacın çiçeği, meyvesi, tohumunun rahmi, üremesinin kod zarfı/postası denilebilecek ürün işlenerek pekmez yapılmaktadır. Topraktan absorpe ettiği (emdiği, soğurduğu) mineraller ile kozasını beslemesiyle sağlık deposu haline gelen kozalak, tam büyümesini tamamlayıp kuruma aşamasına geçtiğinde pekmez üretimine dahil edilir.
Tam yeşil değildir çünkü büyümesini tamamlamak üzeredir. Tam kahverengi olmamıştır çünkü beslenme yolları kapanmamış dolaysıyla yaşamını daha sürdürmektedir. Daha henüz her şey aktarılıp tamamlanmamıştır.
Kozalak, yeşilden kahverengiye geçişe başladığında, bir başka deyişle olgunlaşmasını tamamlayıp kahverengileşmeye adım attığında pekmeze dönüşmek üzere işleme tabi tutulur.
Yeşil ağırlıklı kahverengileşme etabı zamanın geldiğini işaret eder. Çünkü artık olgunlaşmış, ağaç tarafından tüm mineral ve genetik nakiller soymuk denilen besin nakil katmanındaki damarlarla yapılmış, büyümesi için gerekli tüm besinler tamamlanıp beslenmesine son verilmiş ve gövdeden ayrılma süreci yaklaşmıştır. (Soymuk: yapraklarda meydana gelen öz suyun, bitkinin diğer organlarına taşıma işini üstlenmiş olan borucukların, besin damarlarının bulunduğu tabakadır. Soymuğun mideye yararı, kuvvet verici özelliğiyle verem hastalığını iyileştirici özelliği olduğu bilinmektedir)
Çam kozalakları erkek ve dişi kozalaklar olarak iki çeşittir. Erkek kozalaklar bitkisel devamlılık amacıyla dölleme görevi için kısa süreliğine çıkar. Tozlanma yoluyla döllenme için taşıdıkları polenleri döker ve ömürlerini tamamlayarak yok olurlar. Pekmezi yapılanlar dişi kozalaklardır.
Dişi kozalaklar, çam ağacının tüm özelliklerini bünyesinde taşıyan ve çam ağacı devamlılığı için polenleri toplayarak döllenen rahim özelliğini taşır. Dönemi boyunca çam ağacı tarafından beslenen mineral yüklü olan dişi kozalaklardır. Çam ağacının neslinin devamlılık tohumunu/bebeğini taşıyan imtina ile bakılan dişi kozalaklardır.
Kozalak, yeşilden kahverengiye geçişe başladığında ama yeşilliğini muhafaza ederken pekmeze dönüşmek üzere işleme tabi tutulur. Çünkü; kahverengi formuna ulaşmış, tırnaklarını açmış, odunlaşmış, yakacak haline gelmiş kozalaklar bünyesinden çok şeyini yitirmiş haldedir. Bünyesinde elbette çam ağacından esinler taşımaktadır.
Ürün çam ağacı kozalağından esinler taşımaktadır ama çam ağacı ve kurumuş çam yaprağı arasındaki fark kadar bir ayrışma kalmıştır. Dolaysıyla; kahverengi renge ulaşmış odunlaşmış kozalak ile elde edilecek şey ancak kozalaklı su olabilir. Sanayi kullanım amaçlı maddeleri elde edebilmektir.
Kaynatılıp şeker ilavesi ile reçelleştirilebilir. Suya şeker katarak kaynatılıp koyulaştırma sağlandığında ortaya çıkan tatlı şerbetinin kozalak katkılı hali gibidir. Suya herhangi bir şey katılıp, kaynatılıp, esanslandırıldığında reçel gibi olma halinden başka çaresi yoktur. O nedenle çam pekmezinin yapılış süreci sorgulanmalıdır.