KANTARON

DOĞANIN MUCİZE ÇİÇEĞİ

Görevlerim;
yanıkların, yaraların iyileşmesini sağlama,
Egzama, Akne, Sedef ve Leke oluşumunu giderme,
Erken beyazlaşmayı ve VİTELİGO'yu engelleme,
Ağrıları, kanamaları, kasılmaları,
Enfeksyon ve mantar oluşumunu önleme,
Güneş yanıklarını ve acısını giderme....

Safran Abla
Safran Abla Safran Abla Safran Abla Safran Abla Safran Abla Safran Abla Safran Abla Safran Abla

SAFRAN ABLA

BİLGİ SAYFALARI

SAFRAN YAĞI/EKTRANT

ALABALIK YAĞI

TATLI BADEM YAĞI

PORTAKAL KABUĞU YAĞI

DOĞADAN SAĞLIK REÇETESİ

SAĞLIKLI YAŞAMIN ANAHTARI
KANTARON YAĞI - EXTRANT

GENEL BİLGİ:(Sarı kantaron yağı)
Kantaron; kendisini mucizevi bitkiler kategorisine sokacak sayısız faydaları ve üst derecede yararları olan bir bitkidir.
Kantaron extrantı / yağı, çeşitli rahatsızlıklar üzerinde gösterdiği, tedaviye yönelik etkileri sunucunda kullanımı tavsiye edilen bitkinin özü olan bir ürünüdür. Sağladığı faydalar ve sağlıklı yaşama katkılarından dolayı kullanımı oldukça yaygındır.

Kantaron yağı; sıklıkla yanıkların, yaraların, kesiklerin, lekelerin tedavisinde, böcek ısırıklarının iyileşmesinde, mantar, virüs ve bakteri kaynaklı sağlık sorunlarında yararlılığını etkili olarak gösterir. Ağrılara karşı oldukça etkili olması da kullanılma alışkanlıklarından biridir. Yaşlanma belirtilerini gidermek ya da yavaşlatmak, bakımlı, canlı cilt sahibi olabilmek, hücreleri yenileyebilme amacıyla kantaron yağı kullanılmaktadır.

Sayısız faydaları olan bu bitki; sarı, kırmızı (pembe) ve mavi (mor) olmak üzere üç renk grubunda ayrıştırılabilir. Kabaca tanımlamak için üç renk grubunda sınıflandırılan kantaron bitkisinden elde edilen yağların kullanım alanları oldukça geniştir. Yaygın olarak kullanılan sarı kantaron bitkisi ve onu takiben kırmızı kantaron bitkisi gelmektedir.

Dünyada 100 civarında çeşiti olan kantaron bitkisinin 40 civarındaki türü Türkiye coğrafyasında doğal olarak yetişmektedir. Anadolu’da ve Anadolu coğrafyası içinde birçok yörenin endemik bitkiler arasında yer alan kantaron, çok yıllık otsu bir bitkidir. Tüm dünyada yüzyıllardır kullanılmaktadır. Halk arasında; kantaron ülkemizde binbir-delikotu, kılıçotu, kanotu, yaraotu, kuzukıran olarak da adlandırılmaktadır. Kantaron otu mızrak şeklindeki çiçekli dallara sahip, bilimsel ve bitkisel tedavilerde kullanılan değerli bir bitkidir.

Genelde faydaları hemen hemen aynı olmakla birlikte sarı ve kırmızı kantaron ayrımı ile ayrıştırılan ve türevleri olan ürünleri de aynı tanımlamalar ile etiketlenmektedir. Elbette bazı durumlarda ya da lokal müdahalelerde birbirlerine karşı avantajlı durumları vardır. Herhangi farkı ortaya koymuş olsalar da bitkinin bu kategorik ayrışması tedavi derecesiyle değil sadece otsu yapısı ile sınırlı kalmaktadır.

Mamül hale gelmiş kantaron yağında ortaya çıkan renkler, elde edildiği çiçeklerin/kullanılan çiçeklerin rengine bağlı olarak değil de yapım metotlarındaki farklılıkla elde edilmektedir. İster sarı kantaron isterseniz kırmızı kantaron kullanılsın işleniş metotları aynı olduğu sürece aynı renkleri vermektedir.
İşlemler sonrası elde edilen yağlarda, örneğin "Sarı Kantaron" tanımlaması, ürünün rengine bakarak değil de imal edildiği çiçeğin rengine bağlı kalınarak kullanılmaktadır. Aynı durum kırmızı kantaron içinde geçerlidir. Her iki ürün arasındaki renk farklılığı ancak renk tonları ile ayrıma sokulabilir.

Elde ediliş metotlarına göre her ikisi, kırmızı ya da sarı renktedir. Üretim sırasında güneşte bekletilerek olgunlaştırılan yağların rengi koyu kırmızı, gölgede olgunlaştırılan yağların rengi de sarı olmaktadır. Kurutulmuş kantarondan elde edilen yağlar sarı, taze kantarondan üretilen yağlar kırmızı tanımlaması yanlıştır. Bu kanı, kurutulmuş kantaronun kullanma mevsiminin genellikle kış aylarına rastlamasından kaynaklanmış olabilir.

Taze kantaronlar, güneş daha dik ve yoğun iken işlenirken, tazelerin bitimi ile ortaya sürülen kuru kantaronlar, kapalı mekanlarda olgunlaşmayı beklerken, rengi tayin eden kuvvetli güneş ışıklarından mahrum kalırlar.
Buradan da anlaşılacağı gibi, yazıda geçen ve geçecek olan ‘Sarı Kantaron’ ya da ‘Kırmızı Kantaron’ tanımlamalar, yağın rengi için değil, yağın eldesin de kullanılan çiçeklerin rengini belirtmek için kullanılmış ve kullanılacaktır.

Bitkilerin kullanımında ortaya çıkan farklılıklarda ancak, bitki bağlamında ayrıştırmalarla daha net ortaya koyulabilir.
Özetle; yağın rengi değil yararına göre bitkilerin rengi sorgulanmalıdır. Bu nedenle de pazarlanırken sarı kantaron yağı ya da kırmızı kantaron yağı tanımları kullanılmaktadır.

Kırmızı kantaronun çiçekleri pembe ya da mor, sarı kantaronun çiçekleri ise sarı renktedir. Sarı ve kırmızı kantaronun yanısıra pek kullanılmayan mavi rengin tonlarına sahip “peygamber çiçeği” de denilen mavi kantaron vardır.

Doğru biçimde işlenen sarı çiçekli ya da kırmızı çiçekli kantaronlar; (kırmızı ya da sarı kantarondan hangisi olursa olsun) elde edilen yağın rengi parlak kan kırmızı renktedir.
Elbette kantaronun taze olması rengine tesir eder. Kuru çiçeklerle elde edilen kantaron yağı yeterli koyuluğa ulaşıp kan kırmızı rengi vermez. Turuncu renk tonlara sahip bir ürün olur.
Eşit şartlarda aynı metodlarla üretilmiş sarı veya kırmızı renkli kantarondan elde edilen yağlar, neredeyse birbirlerinin aynı tonlarındadır. Gözle kolayca fark edilemeyecek tonlara sahip olabilirler.

Renkleri, dokuları, kokuları birbirine çok yakın olan sarı çiçekten ve kırmızı renkten elde edilmiş kantaron yağları yine de bazı rahatsızlıklara karşı, farklı tepkiler verebilmekte farklı etkiler gösterebilmektedir.
Örneğin sarı kantaron yağı yanık izlerinde, cilt lekelerinde, yatak yaralarında, pişiklerde, ameliyat izlerinde kırmızı kantaron yağına kıyasla daha etkili bir çözüm sunar. Sarı kantaron yağı özellikle depresyon tedavisinde sıklıkla kullanılmaktadır; Aynı şekilde kırmızı kantaron yağı mide şikayetlerinde; ülser, gastrit ve reflü gibi rahatsızlıklarda sarı kantarona kıyasla daha etkilidir.

Doğallaşmış kullanım tercihleri ve önerileri bu yöndedir. Kırmızı kantaron bitkisi, mide konusundaki ortaya koyduğu tedavi edici özelliğiyle bazı yörelerde "mide otu" ismiyle tanınır.

Bu farklılıklar demek değildir ki, birinden üretilen yağ sayılan rahatsızlık maddelerinde işe yaramıyor, sadece bir diğeri yarıyor. Her ikisi de yukarıda sıralanan maddelerdeki rahatsızlıklara yönelik, rahatça kullanılabilir.
Kırmızı kantaron yağının yaşlandırmayı geciktirme etkisi vardır. Kırmızı kantaron yağı, cildi nemlendirerek kırışıklıkların önlenmesine yardımcı olur. Ama çay yapma amacıyla taze ya da kurutulmuş formlarda kullanılan çiçeklerinde, durum aynı değildir. Bariz farklılık olduğu rahatsızlıklarda vardır.

Örneğin; sarı kantaron çiçekleri çay olarak demlenerek doğal bir yatıştırıcı, antidepresif olarak kullanılır. Sarı kantaron çayında yoğun antioksidan etki mevcuttur, serbest radikallerle savaşıp kanın temizlenmesini sağlar. Kırmızı kantaronunun ise antidepresif etkisi biraz daha azdır.

(Antioksidan: yağların oksidasyonunu yavaşlatan maddeler. Oksidasyonlanma ile oluşan moleküler yapılar olan "RADİKALLER" ile savaşan maddeler. Antioksidan madde: Vücuttaki kimyasal süreçte oluşan oksitlenme ile ortaya çıkan serbest radikallerin -ör: damar yağlanması- meydana gelmesini önleyen ve onlarla savaşan)
(Radikal madde: Vücuttaki hücreler ve yemek-solunum yoluyla giriş yapan bileşimler parçalandıktan sonra büyük değişikliklere uğrar. Bu değişikliklere yol açan moleküler yapılara serbest radikaller denir. Bunlar vücudun yaşlanmasında, kemiklerin zayıflamasında, saç ağarmasında ve dökülmesinde, cildin yaşlanma- kırışma ve matlaşmasında, kalp krizi riskinin artmasında, farklı kronik dejaratif -oluşumunda tümör, travma veya yangı / iltihaplanma gibi etkenler bulunmayan- deformeye bağlı rahatsızlıklarda, eklem ağrılarında ve değişik kanser türlerinin oluşmasında etkin rol oynayan maddelerdir)

Hastalıklardan koruma, bağışıklık sistemini dinamik konuma taşıma, sindirim sistemini insana 'yaşam konforu' sağlama seviyesine yükseltme, sinir sistemindeki gerginlikleri giderme, yaşlanma belirtilerinin geciktirme, vücut fonksiyonlarının sağlıklı bir şekilde devam ettirme olanağını sağlama, gibi önemli faydaları bulunan kantaron yağı bilim dünyası tarafından kabul edilen değerli bitki türlerindendir. Kantaron yağı gerek bitkisel tedavi ve alternatif tıp alanlarında gerekse ilaç elde çalışmalarıyla tıbbi disiplinde sıklıkla bilimsel araştırmalara konu olmaktadır.

Kantaron yağı, sağlıklı yaşam için engel rahatsızlıklar oluşturan enfeksiyonlarla mücadele eden aktif maddeler içermektedir. Enfeksiyonlara, iltihaplanmalara neden olan bakteri, virüs ve mantar gibi mikroorganizmalarla kelimenin tam anlamıyla savaşır. Enfeksiyon yapıcılarla savaşarak bedenin hastalıklardan korunmasını sağlar.

Uzun çalışma şartları, sağlıksız ayakkabı, çoraplar nedeniyle kendine gelişme alanı bulan ayak mantarını giderir. Ayrıca deride oluşan iltihaplanmalar, enfeksiyon türevleri ve akneler üzerinde de yok edici etkisini gösterir. Can sıkıcı herpes virüsünün neden olduğu uçuk gibi birçok hastalıkta, kantaron yağı uygulaması hızlı bir şekilde iyileştirilmeyi sağlar. Tüm deri üzeri rahatsızlıklarda örneğin egzama, pişik ve kontakt dermatit (deriye temas eden bir maddenin neden olduğu tahribat. Madde egzaması da denir) gibi oluşumlara karşıda etkilidir.
Yukarıda sıralanan şifasal etkileri yanı sıra rahatsızlıkları giderip, enfeksiyonlarda iyileşmeyi hızlandırırken, yara ve aknelere bağlı olarak cilt üzerinde ortaya çıkan lekelenmelerden iz kalma olasılığını büyük ölçüde azaltır. Cilt renklerinde oluşan farklılaşma veya lekelenmeler düzenli olarak kantaron yağı uygulaması ile cilt tonu eşitlenebilir.

Kantaron yağı harici rahatsızlıklar üzerinde adeta kurgulanmış denilebilir. Bunun en belirgin göstergesi de cilt sağlığını koruma üzerindeki etkisidir.
Öyle ki; herhangi bir karışım hazırlanmasını gerektirmeden doğrudan cilt üzerine tatbik edilen kantaron yağı; kırışıklıkları önlemede, var olan kırışıklıkları gidermede, kaza, yaralanma, güneş gibi çeşitli nedenlerle oluşmuş lekeleri ve sivilce izlerini silikleştirmede, hamilelikle ortaya çıkabilen izleri yok etmede, yara-yanık izlerini gidermede, cilt elastikiyetini artırmada, hücre yenilenmesini hızlandırmada, taze-güçlü hücreler ile pürüzsüz, canlı ve parlak cilt rengi sağlamada, cilt nemini dengelemede, lekeleri kaldırmada aktif olması nedeniyle gençliği koruduğu gibi yaşlanma belirtilerini geciktirir.

Kantaron yağının cilt üzerindeki yaralarından faydalanabilmek için cilde uygulama yapıldıktan sonra tamamen emmesi beklemek gerekir. Cilt üzerinde yağlılık kalmadığından emin olunduktan sonra cilt ılık su ile durulanabilir.
Cilt üzerinde uygulamalarda yağlılık hissi ya da belirtisi gidesiye kadar yaklaşık 2 saat uygulama seansı uygunken, bu süre yüze yapıldığında bu sürenin yarısını geçmemelidir. Bir saatten az olmalıdır. İlk uygulamalarda ise bu süre daha az olmalıdır.

Kantaron yağı içerdiği değerli bileşenler, vitamin ve mineraller sayesinde Düzenli olarak kantaron yağı ile bakım yapılan saçlarda kırık oluşumu azalır, koparak dökülmeler büyük oranda azaltılır ve saçlar sağlıklı bir şekilde uzamaya devam eder.
Daha canlı ve parlak bir görünüme kavuşan saçlar dökülmenin önlenmesi ile birlikte gürleşmeye başlar. Kantaron yağının saç sağlığına etkileri bununla sınırlı değildir. Saçlara ek olarak saç derisinde oluşan pullanma, kepek ve egzama sorunlarının önlenmesi için de kantaron yağı mükemmel bir kurtarıcıdır.

Kantaron yağı saç sağlığının korunmasına ve saçların güzelleştirilmesine de katkıda bulunur. İçeriğinde bulunan mineraller, bileşikler, vitaminler, yağlar bu katkıyı sağlar.
Haftada bir kez kullanımı ile; Saçlarda kırıklanma, plaklaşma azalır. Canlı, parlak, güçlü saçlara kavuşulur.
Düzenli kantaron yağı kullanımı ile saçlar sağlıklı olarak uzamaya devam eder.

Saçlara olduğu kadar saç köklerine ve saç derisi üzerinde de pozitif etkilerini gösterir. Pullanma, plaklaşma, egzama, kepek gibi sorunları unutturur. Bir yemek kaşığı kantaron yağıyla hazırlanmış ılık suyu, saçınıza ve saç derinize iyi bir şekilde yedirerek uyguladıktan sonra, yarım saat kadar bekletip saçınızı yıkayabilirsiniz.

Cilt hassasiyeti ve alerjik tepki için harici uygulamalarda da test yapmakta fayda vardır. Bu tür yağlarda, extrantları da bitkinin yoğunlaşmış hali kullanıldığından test yapıp hassas cilt hassasiyetini kontrol etmek gerekir. Cilt tam uygulamaya geçmeden önce, az miktarda kantaron yağı kolun içine uygulanıp bandajla kapatılır.
Aşırı kızarıklık, yanma, tahriş olma hissedildiğinde uygulama yapılmamalıdır. Hemen bol sabunlu su ile yıkanmalı, uygulamaya geçilmemelidir. Belirtiler için doktora başvurulmalı ve devam için onay verirse kontrollü kullanılmalıdır. Eğer test bölgesinde 24 hatta 48 saat içinde herhangi bir tepki görülmezse uygulama güvenle yapılabilir.

Tavsiye niteliğindeki tercihle harici kullanımlar üzerine yoğunlaşılan kantaron bitkisi, kontrollü sınırlı uygulamalarla dahili kullanımlarda da yararlılık göstermektedir.

Sindirim problemi yaşayanlar yemeklerden önce az miktarda kantaron yağı alarak bu sorunlarının önüne geçebilirler.
(Elbette alerjik duruma açık olmayanlar, yağı en azından haricen kullanmış olanlar. İlk kullanacak olanlar kullanıma çay kaşığı seviyesinde başlayıp, gün aşırı tatlı kaşığı miktarı ile devam edip nihayetinde her yamak öncesi bir yada yarım tatlı kaşığı kantaron yağı kullanabilirler.
Bu yolla kişi kendisini kontrollü olarak test edebilir. Elbette dahili kullanımlarda, başka hastalıklarla mücadele eden diğer organları negatif yönde etkileyebileceği ihtimali göz önüne alınarak doktora sorulmasında her zaman fayda vardır. Ağız yolu ile kantaron yağı tüketimi bir tatlı kaşığını geçmemelidir.
Herhangi bir hastalığı bulunanların ve periyodik ilaç kullananların kantaron yağı tüketmeden önce mutlaka doktora danışmaları gerekir. En zararsız kullanım yollarında biride yoğurt gibi soslara katarak tüketmektir. Gerek kuru kantaron bitkisinden gerekse sarı kantaron yağından yapılacak çayla da tüketimi yapılabilir. Çay şeklinde hazırlanan kantaron yağının böbrekleri koruduğu da bilinmektedir)


Sindirim sisteminde sağlanan düzen ile kabızlık gibi can sıkıcı rahatsızlıklarda önlenebilir. Gaz toplama rahatsızlığı olanlar ya da geçici gaz problemi yaşayanlar yine aynı yolla gaz ve sancılarının önüne geçebilirler. Dolaysıyla karın şişliği, bağırsak hareketleri, geğirme ve zorunlu gaz çıkışlarında önlenmiş olur.


KANTARON YAĞININ SAĞLIĞA FAYDALARI - KATKILARI

Kantaron yağı öncelikle; Antiviral (Virüslerle savaşan. Anti virüs. Virüs enfeksiyonlarına karşı etkili)
Antibakteriyel (Zararlı bakteri savaşanı. Anti bakteri. Bakteri enfeksiyonlarına karşı etkili) özellikleri vardır.
Antiseptik (Mikrop temizleyicisi. Anti mikrop. Mikropları temizler. Zararlı organizmaların büyümesini durduran ya da yavaşlatan)
Anti-inflamatuar (İltihap kurutucusu. Anti iltihap. İltihap içi oluşumları kurutur. Enfeksiyonları giderir) özellikleri bünyesinde barındırır. Bu özellikleri sayesinde vücut direncini arttırır. Enfeksiyonlara, iltihaplanmalara sebep olan bakteri, virüs ve mikroplara karşı koruma sağlar.
Antifungal (Mantar yok edicisi. Anti mantar. Mantar ve mantarlaşmaya neden olan oluşumlarla savaşır)

Menopoz dönemi, fibromiyalji (FMS- %90 oranında kadınlarda görülen kaslarda, kemiklerde oluşturduğu hassas bölgelerde ağrı veren, sıklıkla keskin ağrıya neden olan bedene yorgunluk hissi veren, uyku düzensizliği oluşturan, vücudun normal işleyişini kesintiye uğratan ve çoğunlukla kadınlarda görülen kronik hastalık) ve adet öncesi sıkıntılar için kantaron yağı iyi gelmektedir.

Kantaron yağı ile yapılan masaj bu ağrıları geçirdiği gibi oluşmasını önler. Belli periyodlarda oluşan bu hastalıkların ağrılarından kurtulabilmek, sancılarından muaf olabilmek için kantaron yağı önerilmektedir.

Adet sancılarına karşı iyi gelen yağ, menopoz döneminde en çok önerilen yağlardan biridir. Uygulamalardan biliniyor ki; kantaron yağıyla yapılan masajlı uygulamalar adet öncesi sendromunda görülen kramplara, ağrılara, fiziksel rahatsızlıklara iyi gelmektedir.

Menopoz, adet dönemi ve fibromiyalji gibi rahatsızlıklar sebebiyle kaslar sertleşir. Sertleşen kasların baskısıyla sinir sistemine, dolaşım sistemine ve lenf sistemine ait damarlarla lenf kanalları iletimde, görevlerini yapmada, dolaşımı yerine getirmede zorlanır dolaysıyla ağrılara ve kasılmalara sebep olur.

Kantaron yağıyla yapılan masajla gevşeyen kaslar, damar ve sistemler üzerindeki baskısını azaltır. Kas kasılmalarının / beden setleşmelerinin azalan baskısına paralel olarak dolaşım sistemleri de normal yapısına kavuşur.
Damar, sinir sistemi ve dolaşım kanallarının gevşeyerek açılmasıyla, dolaşım ve iletim hızlanmakta. Kasılmalar, dolaşım bozuklukları, sinirsel gerginlikler, stres kaynaklı gerginlikler, lenf kanallarını tıkayan düğümlenmeler sona ermektedir.

Sonuç olarak; beden ve damarları sıkan kaslar sistemler üzerindeki baskısını kaldırdığında, her şey normale döner. Masajla oluşan kantaron yağı emilimi, yumuşaklık halini takiben, relaks hali duygusal ve ruhsal sistemler üzerinde de kendini göstermektedir.

Kantaron yağı menopoz sırasındaki anksiyete (Kaygı, korku, gerilim, tedirginlik ve sıkıntı durumu) ve duygu-durum (duygu bağlamında bipolar bozukluk / mani-depresyon kutupları arasında bir yerde takılmak yada gitgelleri yaşamak. Motivasyon bozukluğu, düşüncelere takılmak, ruhsal dalgalanma) dalgalanmalarında çok faydalıdır.
Ayrıca sırt ağrısı, lumbago, siyatik ve romatizmal ağrılarda, kas ve eklem ağrılarında, vurma çürüklerinde, burkulma zedelenmelerinde, tenisçi dirseği rahatsızlıklarında, sinir sıkışma/ezilme tedavilerinde masaj yağı olarak çok faydalıdır.

Kantaron yağı antibakteriyel (bakteri karşıtı) Antiviral (virüs karşıtı), Antiseptik (mikrop temizleyici) özelliklerinden dolayı, yaraların iyileşmesine engel olan ya da yavaşlatan mikrop, bakteri ve zararlı maddeleri yok ederek, yaraların hızlıca biçimde iyileşmesini sağlar.
Yine aynı özellikleri ile; oluşan enfeksiyonları, mantarlaşmaları, iltihapları da kurutur. Bu fayda yanıklarda, yanıklar dolaysıyla su toplamalarında, kesiklerde, açık yaralarda, yara izlerinde de kendini göstermekte, sağlıklı vücut yolunda büyük katkılar sağlamaktadır.

Kantaron yağı içerdiği flavanoidler (ajan kimyasallar, bileşikler. Örneğin, zararlı oluşumları, kanser hücrelerini araması, bulma ve sistemi uyarma işlevliler) ve tanenler (bir tür asit. Çoğunlukla köklerde bulunan bitkisel asit) sayesinde, etkilenen bölgelere topikal (ilaçların deriye sürülmesi, tatbik edilmesi) uygulandığında yaraların ve güneş yanığı da dahil yanıkların iyileşmesini hızlandırır.

Yara, güneş yanıkları da dahil tüm yanık uygulamalarında dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, uygulamanın güneş ışığından uzakta mümkünse gece yapılması, mümkün değilse de yağ emilimi bitene kadar güneş ışığından uzakta durmaya gayret edilmesidir. (Bu durumda cilt alerjisi yüze uygulamalar hariç göz ardı edilebilir. Zaten deri maf-olmuşluktan kurtarılmayı beklemektedir. Ama mümkünse alerji testi her zaman faydalı bir uygulamadır. Söz konusu yüz olduğunda ise bu ihmal edilemeyecek bir durumdur) Yağdaki hiperisin (güneş ışığına duyarlı foto dinamik madde) güneş ışığıyla temas ettiğinde, foto dinamik gücü arttığından ciltte foto-hassaslaştırıcı etkilere neden olabilir.

Kantaron yağıyla yapılan masajla gevşeyen kaslar, damar ve sistemler üzerindeki baskısını azaltır. Kas kasılmalarının /setleşmelerinin azalan baskısına paralel olarak dolaşım sistemi de normal yapısına kavuşur.
Damar, sinir sistemi ve dolaşım kanallarının gevşeyerek açılmasıyla da dolaşım ve iletime dair her işlev hızlanmakta. Kasılmalar, dolaşım bozuklukları, sinirsel gerginlikler, stres kaynaklı gerginlikler, lenf kanallarını tıkayan düğümlenmeler sona ermektedir.
Sonuç olarak; beden ve damarları sıkan kaslar sistemler üzerindeki baskısını kaldırdığında, her şey normale döner.

Masajla oluşan kantaron yağı emilimi, yumuşaklığı / relaks halini takiben, bu rahatlama duygusal ve ruhsal sistemler üzerinde de kendini göstermektedir.
Kantaron yağıyla yapılan masajla gevşeyen kaslar, damar ve sistemler üzerindeki baskısını azaltmasıyla, kas kasılmalarının /setleşmelerinin sonu gelir. Kasılmalar, dolaşım bozuklukları, sinirsel gerginlikler, stres kaynaklı gerginlikler, lenf kanallarını tıkayan düğümlenmeler sona ermesi ile değişik nedenlerle oluşmuş olan ve zaman geçtikçe kendisini katlayan stres gerginliği, bedene acı ve sıkıntı verme noktasından hızla uzaklaşmaya başlamıştır.
Bu ve benzeri faydaları nedeniyle kantaron yağı masajlarda, stres giderici olarak kullanılır. İyi bir sakinleştiricidir.

Negatifliği, yılgınlığı-durgunluğu, duygusal matlığı giderir. Vücuda ve ruha hakim kıldığı huzur, verdiği mutluluk ile stresten eser kalmamıştır. Genellikle, stresle birlikte ortaya çıkan korku ve kaygı bozukluğunu pozitif yönde etkiler.
Tüm bu rahatlatıcı katkılarından dolayı, uykusuzluğa neden olan faktörleri bertaraf etmiş ve iyi ve düzenli bir uyku halini kişiye sunmuştur.

Gerginlik, kas sertliği, gerilim, dolaşım bozukluğu ile kendini gösteren ağrı, sızı gibi rahatsızlıkları, nedenlerini yok ettiğinden sonlandırır/geçirir. Bu nedenle kantaron yağı (masajı) iyi bir ağrı kesici olarak kabul edilir.
Rahatlatan, ağrılardan kurtaran kantaron yağı masajı, doğal olarak antidepresif sonuçları da kişiye yükler.
Bu nedenle kantaron yağı ile yapılan masaj depresyona karşı etkilidir. Doğal antidepresandır. Sinirleri yatıştırır. Atakları azaltır ve hafifletir. Kişiye mutluluk verir. Dolaylı olarak hatta zorunlu olarak mutluluk hormonu salgılanmasını sağlar.
Yukarıda; mutluluk, stres, relaks, huzur, ağrı, sakinlik, gibi tüm sayılanlara bakıldığında kantaron yağının, diğer faydaları yanında insan yaşamında mutluluk verici bir masaj malzemesi olduğu söylenebilir.

Kantaron yağı barındırdığı özelliklerin vücuda, kaslara ve metabolizmaya yönelik uyumluluğu sayesinde uygulandığı bölgede kan akışını hızlandırarak hücre yenilenmesini direk etkiler. Hücre yenilenmesine katkısı bulunan kantaron yağı dolaysıyla parlak ve genç bir cilde sahip olunmasına katkıda bulunur.

Hücre yenileyen kantaron yağı aynı zamanda cildi nemlendirici etkiye sahiptir. Nemli tutulan yenilenmiş hücrelerin katkılarıyla deri üzerindeki ince çizgilerin, renk farklılıklarının görünümlerini azaltır.
Cilt kırışıklıklarını, çatlaklarını, pullanmayı, tahrişi, dökülmeyi gidermesi yanısıra cilt elastikiyetini de artırır. Dolgun hücrelerin yoğunlaşmasıyla cilt sıkılaşır. Kantaron yağı cildi derinlemesine temizler. Cilt matlığını giderir, cilde parlaklık kazandırır.

Tüm bu etkileriyle kantaron yağı, cildin çok daha temiz, ışıl ışıl ve parlak bir görüntüye ulaşmasını sağlamakla kalmıyor, kırışıklıkların oluşumunu geciktirmesiyle de yaşlanma karşıtı bir etki oluşturan kantaron yağı, genç görünmenin sihirli anahtarı oluyor.
Akne gibi siyah noktaları, sivilce ve sivilce izlerini, çil görünümlerini düzeltir ve küçültür, lekeleri giderir. Düzenli kullanımı ile; sivilce izlerini tamamen gideremese bile cilt tonuna uygun hale getirir.

İltihaplı sivilcelerin yol açtığı izleri hızlı bir şekilde iyileşmesine yardımcı olur. Sabah-akşam olmak üzere sivilce izlerinin bulunduğu bölgeye 1-2 damla kantaron yağı damlatıldığında fark edilen iyileşmeler olur.
Kantaron yağı aynı zamanda cilt beyazlatma, ciltte çeşitli nedenle oluşan renk farklılıklarını gidermede oldukça başarılı sonuçlar verir. Özellikle kararan dirsek ve diz gibi bölgelerin renginin açılmasını sağlar. Bu nedenle kantaron yağı cilt rengini beyazlatma yanında kararan cilt rengini açmada da kullanılır.

Kantaron yağı; egzama, sedef gibi cilt sorunlarına karşı etkilidir. Variste ise ağrıları, sızıları gidermede faydalıdır. Anti-inflamatuar (Anti iltihap. İltihap içi oluşumları kurutur. Enfeksiyonları giderir) özellikleri bünyesinde barındırır. Bu özellikleri iltihapları kurutur, enfeksiyonları giderir. Dolaysıyla metabolizmanın mikrobik savaşına destek vererek uğraş alanını vücut üzerinde yoğunlaşmasını sağlar/fırsat verir. Dolaysıyla vücut direncini arttır, bağışıklık sistemi güçlenir.

Günlük hayatta başımıza gelen küçük yaralanmalardan kaynaklanan cilt zedelenmeleri, kesikleri, çizikleri, yanık ve cilt tahrişleri kantaron yağı uygulayarak tedavi edebilir. Yaraların ve yaralardan kalan lekelerin görünümünü iyileştirmesi yanısıra yanık sonucu ortaya çıkan izlerin giderilmesinde de kantaron yağı oldukça etkilidir. Bu iyileştirmelere güneş yanıkları da dahildir. Güneş yanıklarına ve ciltteki güneş lekelerin yok olmasında etkilidir.

Çeşitli sebeplerle oluşan ciltteki kızarıkları, dönemsel lekeleri gidermesi yada azaltması başlıca faydalarındandır. Düzenli belli periyotlarda kullanıldığında, sebebi her ne olursa olsun kızarıklıkları, pişikleri, mantarlaşmaları giderir. (Doktora danışılarak, çok kontrollü, zeytin yağıyla yada bebeklere uygun kremlerle seyreltilmiş olarak az miktarlarda ve de test edilerek, bebeklerde pişiklerin önlenmesi içinde zorunlu hallerde kullanılabilir. Doktor tavsiyesi ve çaresizlik yaşanmadığı sürece özellikle 1 yaşın altında kullanılmamalıdır)

Kantaron yağı içerdiği değerli bileşenler, vitamin ve mineraller düzenli olarak kantaron yağı ile bakım yapılan saçlarda; dökülme, kırık oluşumu, koparak dökülmeler, kepeklenmeler büyük oranda azalır. Gürleşen saçlar, canlı ve parlak şekilde sağlıklı uzamasına devam eder.
Kantaron yağı saç sağlığının korunmasına ve saçların güzelleştirilmesine de katkıda bulunur. İçeriğinde bulunan mineraller, bileşikler, vitaminler, yağlar bu katkıyı sağlar.
Saçlara ek olarak saç derisinde oluşan pullanma, kepek ve egzama sorunlarının önlenmesi için de kantaron yağı mükemmel bir kurtarıcıdır. Saç köklerine ve saç derisi üzerinde de pozitif etkilerini gösterir. Pullanma, plaklaşma, egzama, kepek gibi sorunları unutturur. Kafa derisini onarır ve ciltte yeni hücre büyümesini kolaylaştırır.

Hemoroid tedavisinde, hemoroid bölgesine yağ sürülerek masaj yapılabildiği gibi yıkanma sıcaklığına yakın ılık suya oturma seansı düzenlenebilir. Bunun için oturma suyunun içine 1-2 damla kantaron yağı damlatılır. Kantaron yağının içerdiği hiperisin (güneş ışığına duyarlı foto dinamik madde) ve flavonoidler (ajan kimyasallar, bileşikler. Örneğin kanser hücrelerini bulması, araması sistemi uyarma işlevliler) hemoroidin neden olduğu kaşıntı, yanma ve ağrıyı azaltabilir.

Kantaron yağı ilk defa kullanılacaksa ve alerjik bir cilt ve bünyeye sahipseniz, alerji testi yapılmalı ve mutlaka doktora danışmalı ve doktorun önerileri doğrultusunda hareket edilmelidir.
Alerjik durumlardan çekinildiğinde, kantaron yağı jojoba yağıyla ya da cilt bakım kremleriyle karıştırarak seyreltilerek kullanılmalıdır. Bu kullanım hemoroidin verdiği rahatsızlıkla da alakalıdır. Çok hafif seyreden rahatsızlıklarda da sırf yumuşatabilmek, kaşıntıları giderebilmek için aynı seyretme işlemi yapılabilir. Ancak yine de öncelikle doktora danışılmalıdır.

Kantaron yağı antifungaldır. (Mantar yok edicisi. Anti mantar. Mantar ve mantarlaşmaya neden olan oluşumlarla savaşır) Uzun çalışma şartları, sağlıksız ayakkabı, çoraplar nedeniyle kendine gelişme alanı bulan ayak mantarını giderir. Ayrıca deride oluşan iltihaplanmalar, enfeksiyon türevleri ve akneler üzerinde de yok edici etkisini gösterir.

Kantaron yağı, sağlıklı yaşam için engel rahatsızlıklar oluşturan enfeksiyonlarla mücadele eden aktif maddeler içermektedir. Enfeksiyonlara, iltihaplanmalara neden olan bakteri, virüs ve mantar gibi mikroorganizmalarla kelimenin tam anlamıyla savaşır. Enfeksiyon yapıcılarla savaşarak bedenin hastalıklardan korunmasını sağlar. Kantaron yağı, antiseptik (mikrop temizleyici) özellikler taşıdığında iltihapların ve iltihaplı sivilcelerin kurumasını sağlıyor.

Can sıkıcı Herpes virüsünün neden olduğu uçuk gibi birçok hastalıkta kantaron yağı uygulaması hızlı bir şekilde iyileştirilmeyi sağlar. Tüm deri üzeri rahatsızlıklarda örneğin egzama, pişik ve kontakt dermatit gibi oluşumlara karşıda etkilidir.

Yalın kullanım haliyle harici kullanımlara daha elverişli ve yan etkisiz olan kantaron yağı, doktora danışarak kontrollü olarak dahili kullanımlara da cevap vermektedir. Sindirim problemi yaşayanlar yemeklerden önce az miktarda kantaron yağı alarak bu sorunlarının önüne geçebilirler. Sindirim sisteminde sağlanan düzen ile kabızlık gibi can sıkıcı rahatsızlıklarda önlenebilir.

Gaz toplama rahatsızlığı olanlar yada geçici gaz problemi yaşayanlar yine aynı yolla gaz ve sancılarının önüne geçebilirler. Dolaysıyla karın şişliği, bağırsak hareketleri, geğirme ve zorunlu gaz çıkışlarında önlenmiş olur.
Sindirimi de olumlu yönde etkileyen bu yağ, gastrit sorunu yaşayanlara önerilmektedir. Sindirim sistemini düzenler. Mide ağrısı ve mide ülseri tedavisinde dahili olarak kullanılır.

Kantaron yağı böcek-sinek ısırıklarında ve arı sokmasında da etkilidir. Yatıştırıcı etkisi sayesinde, hızlı bir rahatlama sağlar ve kaşıntı ya da ağrıyı azaltır.


KANTARON YAĞININ YAN ETKİLERİ

Aşırı tüketim her ne koşulda ve tarifte olursa olsun vücutta yan etki meydana getirebilmektedir. Vücutta bazı alerjik etkilere neden olabilmektedir. Bu nedenle dikkatli tüketilmelidir. Dolaysıyla faydalı olan bu tür ürünler sağlığınızı etkileyebilir. Bu nedenle aşırı ve kontrolsüz kullanılmamalı ve tüketilmemelidir.

Hamilelik ve lohusalık dönemindeki kadınların, ciddi rahatsızlığı olanların, kantaron çayı da dahil olmak üzere kantaron yağının kullanılması pek tavsiye edilmez.

Aşırı tüketimlerde, kantaron yağı/extresi vücutta ciddi sorunlara neden olabileceği aşırılıktan kaçınmalıdır. Alerjik durumları önlemek için, yağı tüm bedene değil de bölge-bölge uygulamakta fayda olur.
Eğer ciddi bir cilt hastalığınız varsa, bu konuyla ilgili olarak doktor kontrolünde bir tedavi görüyorsanız kantaron yağı da dahil hiçbir ürünü doktorunuza sormadan kullanmamalısınız.

Doğal sarı kantaron yağı, foto-toksit özelliği nedeniyle güneşe çıkarken kullanılmamalıdır. Bu nedenle güvenli olması açısından kapalı yerlerde veya gece kullanmanızı tavsiye ederiz.
Cildinizin güneş ışığına karşı hassasiyetini artırabilir. Lupus gibi bir rahatsızlığınız varsa veya güneşe duyarlılığa neden olabilecek ilaçlar (bazı akne ilaçları gibi) alıyorsanız, kantaron yağını kullanmadan önce doktorunuz veya eczacınızla görüşün.

Her bitkisel üründe olduğu gibi kantaron yağının da;kronik bir hastalığı bulunan, çeşitli nedenlerle sürekli olarak ilaç kullanan veya besin alerjileri olan bireyler kantaron yağı kullanmadan önce mutlaka doktorlarına danışmaları, önerilen dozları aşmamaları gerekir. Hamilelerin kullanması tavsiye edilmez.

Yan etki belirtileri: kullanımdan sonra kızarıklık, şişlik, ishal, mide bulantısı gibi belirtiler gösteriyorsanız mutlaka doktora başvurun.

Genel olarak kantaron yağının haricen masajla uygulanması tavsiye edilir. Güçlü etkileri olabilen, özü ürün olarak çıkarılmış kantaron yağı artık neredeyse ilaç haline (onlarca kat fark olmasına rağmen sonuçta deneme yanılma yoluyla kullanılan, kullandırılan yağ extreleri artık doktor tavsiyesi seviyesine gelmiş gibidir) gelmiştir.
Bu nedenle ağız yoluyla alınan dahili kullanımlarda yan etkisi çok olabilir. Bu yapısıyla ilaçlarla etkileşim yapabilen kantaron yağı kullanılmadan önce mutlaka uzman bir hekime danışılmalı. Ya da harici uygulamalarda kullanılmalıdır.

Yaraların, enfeksiyonların ve sıkıntılı bölgelerin üzerinde gece yatmadan önce bir defa sürülerek kullanılması gerekir.
Topikal (deri üzerine sürme/merhemleme) olarak kullanıldığında ciltte kızarıklığa neden olabilir. Bazen alerjik etkilere neden olabilir.

Kantaron yağının ağızdan alınmak istendiği zaman maksimum bir çay kaşığı şeklinde tüketilmesi gerekir. Aksi takdirde yarardan çok zarar verebilir. Bu nedenle kantaron yağının ağızdan alımına dikkat edilmesi gerekir
Düzenli kullanımlarda günde en fazla 2 fincan kantaron çayı tüketilmesi önerilir. (Aynı şekilde tüm bitkisel çaylarda ölçü bu olmalıdır)

Harici kullanımlarda olsa, kantaron yağının ilk kullanımlarında hassas cilt, alerjik bünye test yapmakta fayda vardır.
Bitkinin yoğunlaşmış hali kullanıldığından test yapıp hassas cilt hassasiyetini kontrol etmek gerekir.

Cilt, tam uygulamaya geçmeden önce, az miktarda kantaron yağı kolun içine uygulanıp bir bandajla kapatılır. Aşırı kızarıklık, yanma, tahriş olma hissedildiğinde uygulama yapılmamalıdır.
Hemen bol sabunlu su ile yıkanmalı, uygulamaya geçilmemelidir. Belirtiler için doktora başvurulmalı ve devam için onay verilirse kontrollü kullanılmalıdır.
Eğer test bölgesinde 24 hatta 48 saat içinde herhangi bir tepki görülmezse uygulama güvenle yapılabilir. Tahriş hissederseniz bölgeyi hemen yıkayın.
Daha sonra, yağı uygulamak istediğiniz bölgeye sürün. 2 saat beklettikten sonra ılık suyla durulayabilirsiniz.

Alerjik bir durum olmadığı belli olduktan ya da biliniyor olduktan sonra, kantaron yağı yüze uygulanacaksa en fazla 1 saat bekletilmelidir.

Ayrıca hassas cilde sahip olan kişilerin, yağı kolun küçük bir bölümünde denemesi ve bir gün bekletmesi gerekir. Bu sayede cildinize karşı olumsuz etkisi olursa, yağı kullanmamanız gerekir.

Kendinizde kullanabileceğiniz gibi 5-6 yaş üzeri çocuğunuzda da kantaron yağı kullanımını tercih edebilirsiniz. Fakat özellikle alerjik bünyeye sahip çocuklarda bu uygulamanın öncesinde hekime danışılmasında fayda vardır.

Kısmi uygulamalar hariç, yüzün bütününü içine alan (göz altları ve kapakları zaten hiç kullanılmayacak kısımlar) en doğal malzemelerden üretilmiş olsa da bitkisel yağları/extrantları doktora danışmadan yüz maskesi olarak kullanmayın. Farkına varmadan en kıymetli, en görünen, bizim yansımamız, sağlığımızın zırhı ve aynası olan cilde zarar verilmemelidir.
Önemli bir ayrıntıda; Yağı/extrantı cildin çok hassas olduğu gözlerden uzak tutun. Mukoza zarında kullanmayın.

son

SAYFA BAŞI- GRUP MENÜ


UYARI: bitkisel ürünler, bitki yağları ve bitki özlerinin kullanımıyla ortaya çıkması muhtemel yan etkiler ve bu etkilerden kaynaklanabilecek zararlar hakkında bilgilendirme notu.
.... Sitemiz sayfalarında yer alan bilgiler; konusunda uzman sayılan kişi ve kurumların yayınlarından derlenmekte ve ürün başlıkları altında toplanarak sizlere sunulmaktadır.
Makalelerden derlenen yazılar faydayı duyurabilmeyi, fayda sağlayabilmeyi amaçlayan bilgi içerikli yayınlardır. Dolaysıyla, bilgilendirme dışında ve bilgi verme seviyesinin üstünde kabul edilmemesi gereken detay yazılardır.
Yazılarda aktarılan bilgiler, önerilenler yada tavsiye edilen uygulamalar tedavilerde kesinlikle kullanılması önerilen REÇETE-VARİ /direktifler yazılar olarak algılanmamalıdır.
Keyfe-kader çay-tonik-katkı-bakım-masaj-tadlandırıcı... gibi kullanımların dışında kalan rahatsızlıklara çare olarak kullanmadan önce tıbbi destek aranmalı dolaysıyla doktora danışılmalıdır.
Yazılarda yer alan tavsiyelerin doğrulukları sorgulanmalıdır. Önerilen bitki ve ürünlerin gerek bitki elde ediliş yöntemleri gerekse üretimleri hakkında bilgiler edinilmelidir. Bilgiler; atadan kalma yöntemlerle alınıp-verilmemeli, bitki çeşitlenmelerindeki ve üretimlerindeki yeni gelişmeler çerçevesinde bilgilerin güncellenmesi gerekmektedir.
Yazılar daha ziyade rahatsızlıklarda fayda sağlayan yada sağlayabilecek bilgiler olarak kabul edilip, asıl tedavilere yardımcı, rahatsızlıkları önleyici, tedavileri destekleyici, vücüt değerlerini dengeleyici, eksikleri tamamlayıcı, organizmaları işlevlerine kavuşturucu, bünye bağışıklığını takviye edici, fiziksel ve mental aktiviteleri kolaylaştırıcı, vitamin ve mineral aktarıcı doğal katkıların tanıtımı olarak görülmelidir.
Doktor tavsiyesine her zaman başvurulmalı, doktor kontrolündeki tahlil sonuçlarına göre hareket edilmelidir.
Her madde ve onların sentezlenmesi ile oluşturulan en iyi ilaç bile, dozu ayarlanmadığı sürece zehre dönüşebilir.
Yılan zehiri ve diğer zehirli materyaller de ilaç yapımında kullanılıyor. Doğada en zehirli bitkilerden de ilaç elde ediliyor. Panzehir üretimlerinde de yine o maddeler kullanılıyor.
Dozu ayarlanmamış "su" da can alabiliyor. Hayatın kaynağı sayılan suyun, aşırı alımında ve saflaştırıldığında zehire dönüşüp ölümle sonuçlanabilen durumlara yol açtığı gibi, en yararlı bitkilerde her ne koşulda ve her ne tarifte olursa olsun, kontrolsüz ve aşırı tüketimleriyle vücutta yan etkiler meydana getirebilmektedir. Vücutta bazı alerjik etkilere neden olabilmektedir.
Bu nedenle her bitki fasılalı ve kontrollü olarak dikkatlice tüketilmelidir. Dikkat edilmezse, kronik rahatsızlıklar göz önüne alımmazsa, bünyede olan diğer hastalıkları, tetikleyebileceği göz önüne alınmalıdır. Eğer bu riskler hesap edilmez yada eldeki bilgilere göre hareket edilirse faydalı olan bitkiler, sağlığı etkileyen zararlı bitkiler konumuna gelebilir.
Her aşırı yüklenmeler gibi fazla vitamin alımıda organizmaya, organlara zarar verebilir. ("Ihlamur, adaçayı çok rahatlatıyor, kasları gevşetiyor" kabulü ile aşırıya kaçıldığında; en azından kalp kapakcık ve mide kapakcığı kaslarını yumuşattığı gibi cinsel organların kaslarını etkileyerek sertleşmeleri ve kasılmaları etkiler...vb..)
Bu nedenle, derlenerek yayınlanan yazılar ve tavsiyeler doktor reçetesi gibi görülmemelidir. Özellikle, kronik rahatsızlıkları olanlar doktora danışarak kullanmalıdır.
Farklı farklı hastalıklardan tedavi görenler, sürekli ilaç kullananlar, kronik hastalıklarla mücadele edenler, alerjik hassasiyeti olanlar mutlaka doktora danışmalıdır.
Özellikle, bitki yağları, extrantları, detoks halleri yoğunlaştırılmış bitki özleri olduğundan, bitki sıvısı olmaktan uzaklaşıp neredeyse ilaç konsantresi konumuna yaklaşmaya başlamıştır. (ilaç ve hap dozajlamasından elbette kat ve kat uzaktır. Ama aşırı tüketimle bu fark azalır. Organlarda olan başka bir hastalığı tetikleyebilir ya da tedavisine sekte vurabilir. Bu nedenle aşırı tüketimden ve süreklilikten kaçınmalı. Kullanıma haftada bir kez olsun ara verilmeli ve kişilerden kişilere değişse de yarar sağladığı tespit edilen oranlarda kalınmalıdır) Sürekli kullanımlar için doktora mutlaka danışmalıdır.
Sürekli kullanımlar yerine fasılalı ve aşırıya kaçmadan alınmakla yetinmeyip, vücutta fiziki değişiklikler gözlendiği gibi mental değişiklikler de gözlenmelidir.
Alerjik bünyeye, kronik rahatsızlıklara sahip olanlar ile sürekli ilaç kullananlar daha dikkatli olmalı ve bu nedenle mutlaka doktora danışılmalıdır. Kullanılan ilaçların etkisini azaltmamak, hesaplanmayan sonuçlarla karşılaşmadan bitkilerden yararlanabilmek için.

SAFRANLI YAŞAMA DAVET EDİYORUZ...

'Sağlıklı yaşama' katkımız olursa ne mutlu bize...

En pahalı baharat olması, değerinden, kıymetinden, etkisinden ve faydasından olan safran; tüm bu özellikleri göz önüne alındığında, karşılığını kat ve kat ödeyen bir baharattır.
Etkisine bakıldığında 'pahalı' kavramının göreceli olduğu anlaşılır. Safranın, 50-80 lira (4-5 $) gibi bir fiyata satılan 1 gramıyla en az 50 fincan çayı 'sağlık iksiri' olarak içebilirsiniz.
Kahvehane çayının yarı fiyatına içebilen 'safran', sizce pahalı olabilir mi? Karşılığını veremese! 'o fiyatlara' ulaşamayacağı gibi, ekimide yapılamaz.
Fiyatını saptayan faktörlerin başında; etkisinin vazgeçilmezliği, dekardan ~0,5 kg elde edilmesi ve üretimdeki meşakkatin derecesi gelmektedir.


Safran Abla

© 2018- Yapım.....Fotoğraf, Metin, Grafik M&N Safran Tasarım.