ARI SÜTÜ

YAŞAM İKSİRİ

Kraliçe Arıyı besleyen,
Kraliçe Arıyı çok uzun ömürlü yapan,
Kraliçe Arınyı doğurgan yapan,
Kraliçe ve Yavru Arının tek besini..

Safran Abla

Safran Abla Safran Abla Safran Abla Safran Abla Safran Abla Safran Abla Safran Abla Safran Abla

Propolis

Polen

Safranlı Süzme Bal

ARI İMALATI

YAŞAM İKSİRİ

ARI SÜTÜ

ARI SÜTÜ GENEL BİLGİ
Genç arıların yutak bezlerinden salgıladığı enzimlere arı sütü denilmektedir. Genç arılar, “arı sütü” dediğimiz bu enzimi kraliçe arının ve yavru arıların beslenmesi için üretirler. Kraliçe arının hayatı boyunca beslenmesi arı sütü ile olmaktadır.
Kovanda arı sütünü sadece genç arılar yapabilir. Bir haftalık genç arılar süt yapımında en ideal olan arılardır. Bu üretimi yapan arılar; ne yeni doğmuş ve yavru kategorisinde olan, ne kovan dışına çıkma seviyesine gelmiş olan, nede kovan dışına çıkarak yıpranmış olanlardır. Bu nedenle arı sütü üretimi; arıların yaşamındaki 1. hafta sonrasında başlar ve onu takip eden süreçte arı gençliğini yitiresiye kadar (1-2 hafta) devam eder. Bir başka anlatımla arı sütü üretimi; genç arının kovan dışına çıkma etabına yada yutağı enzim üretmez hale gelinceye kadar sürmektedir.

Keskin kokulu, ekşimsi, jöle / jel kıvamında krem yada kremsi beyaz renkte bir arı enzimidir. Arı sütü; jel yapısıyla saf olarak satıldığı gibi tablet olarak yada polen ve propolis ile karıştırılmış olarakta satılmaktadır.
Arı sütü; çok az üretilmesi nedeniyle "Dünya’nın en nadide", mucizevi etkileri nedeniyle "Dünya'nın en yararlı", fiyatı nedeniylede "Dünya'nın en pahalı" sütü denilebilir.

Türkiye’de yılda 50 kg kadar üretilen arı sütünün kilosu yaklaşık 10.000 lira (1800-2000 $) civarındadır. Arı sütünün en çok üretildiği ülke Japonya'dır. Ülkemizde satılan arı sütünün büyük bir bölümüde bu ülkeden gelmektedir.

Kraliçenin ve yavruların beslenmesini sağlamak için genç arılarca üretilen bu besin maddesi, kovanın yaşam döngüsünü sürdürmesi açısından çok önemlidir. Kovanın yaşam döngüsünün devamlılığını sağlayan bu enzimden ihtiyaç fazlası olan veya özel üretim teknikleri ile ihtiyaç fazlası olarak ürettirilen bu enzim "arı sütü" olarak adlandırılır.
Kovandaki düzenin sürmesi, kovandaki arı üretiminin devam etmesi dolaysıyla arı kolonisinin devamlılığı ve sağlığı, arı sütünün devamlılığına bağlıdır. Bu ve bunun gibi hayati nedenlerle arı sütü; kraliçe arının yaşam kaynağıdır.

Normal Arılar 8 hafta civarında yaşarken, kraliçe arının 6 yıl civarında yaşaması yine arı sütü sayesinde olmaktadır.
"Arı sütü" dediğimiz enzimle beslenen Kraliçe arının beden büyüklüğü diğer arıların 2-3 katı büyüklüğüne ulaşır. Ayrıca; diğer tüm arılar kısır iken 'kraliçe arı', arı sütündeki enzimlerin katkısıyla doğurgan hale gelir. Öyle bir doğurganlaşır ki; günde kendisinin iki katına eşit olan ağırlıkta (1500 ile 3000 arası) yumurta üreterek hayvanlar arası rekoru elinde tutar.
Kraliçe arının beslenmesi dışında yavrularda ilk 2-3 günlerinde bu enzim ile beslenir. Kraliçe yani Ana arı olmayacak yavru arılar üç gün sonra polen ve bal ile beslenmeye geçerler.

İlaç olarak kullanımından Kozmetiğe kadar geniş bir yelpaze içinde kullanıla Arı sütü sağlık açısından tedavi edici, besleyici ve koruyucu olarak çok faydalı bir üründür.
Arı sütü buzdolabında (5 derece) 2-3 ay boyunca saklanabildiği gibi; -20 derecelerde dondurularak aylarca saklanabilmektedir.

ARI SÜTÜ NASIL ELDE EDİLİR?
40-50 Arı kovanından bir sezon boyunca (Arıların bir bal yapma sezonu boyunca) ancak 1 kilo kadar elde edilebiliyor. Polen kaynaklarının güçlü olduğu zaman dilimlerinde yapılan arı sütü üretimlerinde, bir hücreden ortalama 200 mg civarında arı sütü alınabilmekte. Bu on hücreden 2 gram arı sütü demektir. 500 hücreden ise ancak 1 kilo kadar arı sütü alınabilir. On üretim hücresinini bir kovanda olduğu kabul edildiğinde, ortaya 1 kilo için 40-50 kovan sayısı çıkar.

ARI SÜTÜNÜN FAYDALARI:
Beden sağlığı açısından, metobolizma işlevselliği açısından özellikle, bağışıklık sistemini kuvvetlendirme açısından; 50-60 yaşından sonra alınması çok faydalıdır.
Tüm Dünya’da olduğu gibi ülkemizde de kanserle mücadelede yaygın olarak kullanılmaktadır.
Kansere hastalığına yakalanmış olan kişilerde önleyici tedavi aracı olarak kullanılmaktadır. Kanser hücrelerinin büyüme hızını yavaşlattıcı özelliği arı sütünü revaçta kılmaktadır.
Arı sütü, yapısal ve ortam özelliklerine göre, kanser riski taşıyanlarda kanser oluşumunu önleyici bir özelliğe sahip olan arı sütü, doğal olarak tüm insanlarda kanser panzehiri görevi görmekte. Bu nedenle senede bir kez olsun arı sütü kullanılması yada kliniksel terim ile 'arı sütü kürü' uygulanması tavsiye edilmektedir.

'Arı sütü kürü' bağışıklık sistemini güçlendirdiği, bakteri ve mikrop oluşumunu veya birikimini önlediği, bünyedeki bakteri ve mikropları yok ettiği bilinmekte.
MS gibi çok iddi hastalıklarda Propolis ile birlikte kullanıldığında önleyici ve iyileştirici yada katalizör tedavi olarak çok iyi sonuçlar vermekte.

KISIRLIK:
Kraliçe arının kısırlığını giderip doğurganlığını artırması özelliğiyle, kısırlık sorunu olan çiftler üzerinde pozitif yönde etkisi vardır. Arı sütünün hücre yenileyici özelliği ile erkeklerde sperm sayısını artırdığı, damar yapısını güçlendirdiği, kan basıncını düzenlediği, hormonal yapıyı beslediği bilinmekte. Bu işlevselliği sayesinde erkekten kaynaklanan sorunların giderilmesine direk katkıda bulunarak, çocuk sahibi olmada sorun yaşayanlara çocuk sahibi olabilme imkanı vermektedir. Ayrıca; bayanlarda da hormonal yapıyı düzenlemekte ve rahimden kaynaklanan sıkıntıları gidererek çocuk sahibi olma yolunda katkılarda bulunmaktadır.
Çocuk sahibi olma tedavileri sırasında bay ve bayanın aynı anda eşzamanlı olarak arı sütünü kullanması etkiyi artırmakta, tedavi edici özelliğini katlamaktadır. Dünya’da ve ülkemizde kısırlık tedavisinde kullanılan arı sütü bu yönüyle çok faydalı bir doğal üründür.

KALP - DAMAR:
Arı sütü, kalp ve damar sistemini (kardiyovasküler) destekleyen bir yapıyı içeriğinde barındırmaktadır. Özellikle damar tıkanmalarının önüne geçmekte ve damar tıkanıklıklarını gidermede faydalı olmaktadır. Bu yönüyle arı sütü, kalp ve damar hastalıkları için faydalı bir üründür.
Arı sütü, kolestrol plaklarının oluşumunu önlemesi oluşmuş olan plakları temizlemesiyle kolestrole karşı tedavi edicidir. LDL kollestrol seviyesini düşüren arı sütü bu tür şikayeti olanlarca kullanılması gereken faydalı bir üründür. Kolestrol plaklarını temizlemesiyle açılan damarlar sayesinde kan akışını dolaysıyla tansiyonu dengede tutmaktadır. Damarların açılması ile kalp üzerindeki baskıyı azaltır, daha az çalışan kalp ile kan akışını düzenler. Kan akışının düzenli olması, aynı zamanda tansiyon düzgünlüğü ve dengesini sağlar.

İNSÜLİN - DİYABET
Kan akışkanlığının ve düzenliliğinin sağlaması yanı sıra, insülin gibi kandaki şekeri yakarak enerjiye dönüştürerek, bünyenin eksik insülin (yetersiz) üretmesinin ortaya çıkan eksikliği giderir ve insülin noksanlığı nedeniyle nükseden diabet hastalığının iyileşmesi yönünde katkıda bulunur. Bu nedenlede vücudun insülin ihtiyacı azalmış olur.

SOLUNUM SİSTEMİ
Arı sütü üst solunum yolları rahatsızlıklarına karşı çok etkili olmaktadır. Astım, Bronşit ve nefes darlığı çeken hastaları tedavi edici, önleyici özellikleri içeriğinde barındıran arı sütü, aynı zamanda Akciğerleri temizleyip balgam söktürücü etki göstermektedir.

ÇOCUK GELİŞİMİ
Büyüme ve gelişme dönemindeki çocukların ihtiyaç duyduğu enzim ve mineralleri barındıran besleyici arı sütü, bu yönüye sağlıklı çocuklar için çok fayda sağlamaktadır.

KAS-KEMİK
Kas, kemik, iskelet gelişimi yanısıra diğer bedensel gelişimler üzerinde de pozitif etkileri vardır.
Arı sütü , zihinsel gelişimede önemli katkılar sağlamaktadır.

KULLANIM ŞEKLİ
Sağlıklı insanların, sağlıklı kalabilme amacıyla sistemli bir biçimde kullanması gereken üründür.
Arı sütü; jel, krem halinde saf olarak satıldığı gibi tablet olarak yada polen ve propolis ile karıştırılarak hazırlanmakta ve sunulmaktadır.

Arı sütü saf olarak kullanılabileceği gibi su, süt, pekmez ve bal ilede tüketilebilmektedir. Az miktardaki su, süt, pekmez içinde çözündürerek kullanmak özellikle çocuklarda damak tadı seviyesinde pek hoşa gitmemekte ve tatlandırıcı katkılara talep doğurmaktadır. Bu nedenle çözücü olarak kullanılan sıvı bol miktarda olmalıdır.
Biraz ekşi olan arı sütünü, damağa uygun tada ulaştırmak için en ideal katkı baldır. Hem bal ile doğallık zinciri bozulmamış, hem arının başka bir ürünü bünyeye alınmış, hemde balın koruyucu özelliği sayesinde arı sütü korunmuş olmuştur.

Bir tatlı kaşığı bal üstüne (yada bal + arı sütü + bal sıralaması ile hazırlanan) bir kaç damla arı sütü koyarak direk dil altına uygulamak en tesirli yöntemdir. Harici bir kapta karıştırıp öyle kullanmak arı sütünün harmanlandığı kabın çeperlerine bulaşarak kalması, alınan dozun bir kısmının zayi olmasına neden olacağından tavsiye edilmez.

KULLANIM DOZU
Arı sütü saf olarak tek başına alınacaksa en iyi ve tesirli kullanımı, arı sütünü dil altına koymaktır. 5-10 saniye içersinde kılcal damarlarca emilebilmesi için yutulmadan beklenmeli ve sonra yutulmalıdır..

Yetişkinlerde 2 gram çocuklarda ise yarısı kadar ölçüsü baz alınmalı.
Kiloya, boya, yaşa bağlı olmakla birlikte yetişkinlerde, koruma amaçlı peryodik alımlarda ortalama 500 mg (0,5 gr) hastalık ve rahatsızlık dönemlerinde 1 gr önerilmekte

5-7 yaş ve üzeri çocuklarda ise doktor tavsiyesine göre yukarıdaki dozlar yaş aralığına göre ayarlanmalı ve yaklaşık dörtte biri (125-150 mg) yarısı (250-300 mg) oranlarında kullanılmalıdır. 5 yaş altı çocuklarda ise mutlaka doktora danışılmalı ve öyle kullanılmalıdır.

OLASI YAN ETKİLERİ:
Bu sayfalarda tanıtılmaya çalışılan Arı sütü ve türevleri kesinlikle ilaç değildir. Tıbbi tedavilerin alternatifi olamaz, Tıbbi tedavilerin önüne geçemez. Tıbbi tedavilere destek veren vücudu kuvvetlendiren üründür.
Sağlıklı insanların, sağlıklı kalabilme amacıyla sistemli bir biçimde kullanması gereken ürünlerdir.

Arı sokmasına alerjisi olanlar, 5-6 yaşından küçük çocuklar vede hamile ve emziren (bebeğe, çocuğa besin aracılığı yaptıklarından) anneler ve ürün bileşenlerinden birine alerjisi olanlar bu ürünü ya! Doktor kontrolü ve müsadesi ile almalı yada hiç almamalıdır.
İlk kullanımda ciltte kızarıklıklar, kaşıntılar, döküntüler oluşuyorsa, kalp çarpıntısı veya mide bulantısı oluyorsa, ağız-boğaz şişmesi görülüyorsa arı sütü ve ürünlerinin tüketimi bırakılmalı ve doktora başvurulmalıdır.
Not1: Arı sütü buzdolabında (5 derece) 2-3 ay boyunca saklanabildiği gibi; -20 derecelerde dondurularak aylarca saklanabilmektedir.

UYARI: bitkisel ürünler, bitki yağları ve bitki özlerinin kullanımıyla ortaya çıkması muhtemel yan etkiler ve bu etkilerden kaynaklanabilecek zararlar hakkında bilgilendirme notu.
.... Sitemiz sayfalarında yer alan bilgiler; konusunda uzman sayılan kişi ve kurumların yayınlarından derlenmekte ve ürün başlıkları altında toplanarak sizlere sunulmaktadır.
Makalelerden derlenen yazılar faydayı duyurabilmeyi, fayda sağlayabilmeyi amaçlayan bilgi içerikli yayınlardır. Dolaysıyla, bilgilendirme dışında ve bilgi verme seviyesinin üstünde kabul edilmemesi gereken detay yazılardır.
Yazılarda aktarılan bilgiler, önerilenler yada tavsiye edilen uygulamalar tedavilerde kesinlikle kullanılması önerilen REÇETE-VARİ /direktifleryazılar olarak algılanmamalıdır.
Keyfe-kader çay-tonik-katkı-bakım-masaj-tadlandırıcı... gibi kullanımların dışında kalan rahatsızlıklara çare olarak kullanmadan önce tıbbi destek aranmalı dolaysıyla doktora danışılmalıdır.
Yazılarda yer alan tavsiyelerin doğrulukları sorgulanmalıdır. Önerilen bitki ve ürünlerin gerek bitki elde ediliş yöntemleri gerekse üretimleri hakkında bilgiler edinilmelidir. Bilgiler; atadan kalma yöntemlerle alınıp-verilmemeli, bitki çeşitlenmelerindeki ve üretimlerindeki yeni gelişmeler çerçevesinde bilgilerin güncellenmesi gerekmektedir.
Yazılar daha ziyade rahatsızlıklarda fayda sağlayan yada sağlayabilecek bilgiler olarak kabul edilip, asıl tedavilere yardımcı, rahatsızlıkları önleyici, tedavileri destekleyici, vücüt değerlerini dengeleyici, eksikleri tamamlayıcı, organizmaları işlevlerine kavuşturucu, bünye bağışıklığını takviye edici, fiziksel ve mental aktiviteleri kolaylaştırıcı, vitamin ve mineral aktarıcı doğal katkıların tanıtımı olarak görülmelidir.
Doktor tavsiyesine her zaman başvurulmalı, doktor kontrolündeki tahlil sonuçlarına göre hareket edilmelidir.
Her madde ve onların sentezlenmesi ile oluşturulan en iyi ilaç bile, dozu ayarlanmadığı sürece zehre dönüşebilir.
Yılan zehiri ve diğer zehirli metaryellerde ilaç yapımında kullanılıyor. Doğada en zehirli bitkilerden de ilaç elde ediliyor. Panzehir üretimlerinde de yine o maddeler kullanılıyor.
Dozu ayarlanmamış "su" da can alabiliyor. Hayatın kaynağı sayılan suyun, aşırı alımında ve saflaştırıldığında zehire dönüşüp ölümle sonuçlanabilen durumlara yol açtığı gibi, en yararlı bitkilerde her ne koşulda ve her ne tarifte olursa olsun, kontrolsüz ve aşırı tüketimleriyle vücutta yan etkiler meydana getirebilmektedir. Vücutta bazı alerjik etkilere neden olabilmektedir.
Bu nedenle her bitki fasılalı ve kontrollü olarak dikkatlice tüketilmelidir. Dikkat edilmezse, kronik rahatsızlıklar göz önüne alımmazsa, bünyede olan diğer hastalıkları, tetikleyebileceği göz önüne alınmalıdır. Eğer bu riskler hesap edilmez yada eldeki bilgilere göre hareket edilirse faydalı olan bitkiler, sağlığı etkileyen zararlı bitkiler konumuna gelebilir.
Her aşırı yüklenmeler gibi fazla vitamin alımıda organizmaya, organlara zarar verebilir. (Ihlamur, adaçayı çok rahatlatıyor, kasları gevşetiyor diye fazlaca alındığında en azından kalp kapakcıklarını ve mide kapakcığını yumuşatır, cinsel uyarımları geciktirebilir...vb..)
Bu nedenle, derlenerek yayınlanan yazılar ve tavsiyeler doktor reçetesi gibi görülmemelidir. Özellikle, kronik rahatsızlıkları olanlar doktora danışarak kullanmalıdır.
Farklı farklı hastalıklardan tedavi görenler, sürekli ilaç kullananlar, kronik hastalıklarla mücadele edenler, alerjik hassasiyeti olanlar mutlaka doktora danışmalıdır.
Özellikle, bitki yağları, extrantları, detoks halleri yoğunlaştırılmış bitki özleri olduğundan, bitki sıvısı olmaktan uzaklaşıp neredeyse ilaç konsantresi konumuna yaklaşmaya başlamıştır. (ilaç ve hap dozajlamasından elbette kat ve kat uzaktır. Ama aşırı tüketimle bu fark azalır. Organlarda olan başka bir hastalığı tetikleyebilir ya da tedavisine sekte vurabilir. Bu nedenle aşırı tüketimden ve süreklilikten kaçınmalı. Kullanıma haftada bir kez olsun ara verilmeli ve kişilerden kişilere değişse de yarar sağladığı tespit edilen oranlarda kalınmalıdır) Sürekli kullanımlar için doktora mutlaka danışmalıdır.
Sürekli kullanımlar yerine fasılalı ve aşırıya kaçmadan alınmakla yetinmeyip, vücutta fiziki değişiklikler gözlendiği gibi mental değişiklikler de gözlenmelidir.
Alerjik bünyeye, kronik rahatsızlıklara sahip olanlar ile sürekli ilaç kullananlar daha dikkatli olmalı ve bu nedenle mutlaka doktora danışılmalıdır. Kullanılan ilaçların etkisini azaltmamak, hesaplanmayan sonuçlarla karşılaşmadan bitkilerden yararlanabilmek için.

SAFRANLI YAŞAMA DAVET EDİYORUZ...

'Sağlıklı yaşama' katkımız olursa ne mutlu bize...

En pahalı baharat olması, değerinden, kıymetinden, etkisinden ve faydasından olan safran; tüm bu özellikleri göz önüne alındığında, karşılığını kat ve kat ödeyen bir baharattır.
Etkisine bakıldığında 'pahalı' kavramının göreceli olduğu anlaşılır. Safranın, 50-80 lira (4-5 $) gibi bir fiyata satılan 1 gramıyla en az 50 fincan çayı 'sağlık iksiri' olarak içebilirsiniz.
Kahvehane çayının yarı fiyatına içebilen 'safran', sizce pahalı olabilir mi? Karşılığını veremese! 'o fiyatlara' ulaşamayacağı gibi, ekimide yapılamaz.
Fiyatını saptayan faktörlerin başında; etkisinin vazgeçilmezliği, dekardan ~0,5 kg elde edilmesi ve üretimdeki meşakkatin derecesi gelmektedir.


Safran Abla