DİYET LİFİ

VÜCUDUN SIVI AMİRLERİ

KAÇAK BESİN AVCILARI

Hacminin yirmi katı sıvıyı
absorbe ederek,
Vücudun
Su ve Sıvı dengesini sağlayan
karbonhidrat yapılı doğal bileşikler.

Safran Abla

Safran Abla Safran Abla Safran Abla Safran Abla Safran Abla Safran Abla Safran Abla

VİTAMİN BÜFE

VİTAMİNLER

DETOKS

BESİNLER MİNERALLER


SU/SIVI ORGANİZATÖRÜ

SİNDİRİMİN SIVI REZERVUARLARI

GENEL TANIMI

DİYET LİFİ NEDİR?:

Diyet lifi; bitkisel besinlerin yapısında bulunan ve vucud tarafından hazmedilemeyen kendi hacminin yirmi katı kadar sindirim sistemi sıvısını absorbe (emmek, içine almak, soğurmak) eden karbonhidrat esaslı bitkisel yapılardır.

Mide sıvısını "emerek" asit seviyesini düzenlemesi yanında, absorbosyon (emme, özümseme) eylemi sonucu oluşan şişme ile mide boşluğunu doldurduğu için, tokluk hissi veren bitkisel bileşik yapılardır. Tahıllarda, sebzelerde ve meyvelerde bulunurlar.

Diyet lifleri vucud tarafından hazmedilemezler / sindirilemezler. Ama bir kısmı vücud içinde kendini meydana getiren bileşiklere ayrılırdıktan sonra vucuddan (çözünenlerin bir kısmı gaz oluşturular ve öyle atılırlar. Bakliyat yenildiğinde artan durum. Halk deyimi ile ağır makinalı durumu) atılırlar. Bu nedenle çözünürlükleri esas alındığında; lifler vucud içinde çözünen ve çözünmeyenler olarak iki gruba ayrılır.

Diyet lifinin sindirilememesinin sebebi bileşiminin vucud enzimlerine karşı dirençli bir yapıya sahip olmasındandır. Bu nedenle ya dışkı ile yada bağırsak gazları olarak dışarı atılırlar.

Çözünmeyen diyet lifleri bağırsak sağlığını koruması yanı sıra boşaltım kolaylığıda sağlar. Çözünür diyet lifleri ise, kandaki kolesterolün düşürülmesine ilaveten, glikozun bağırsaktaki absorbsiyon eyleminin (bir madenin bir başka madde yüzeyine bağlanması. Bağırsak yüzeyine glikozun bağlanmasını - glikozun bağırsak tarafından emilmesini önlemek gibi) azaltılmasını sağlar.

İki tür diyet lifi ağırlıklı olarak kendilerine has meyve sebzelerde yer alıyor gözükmelerine rağmen; diyet lifi bol olan / diyet lifi bakımından zengin olan sebze ve meyvelerde farklı oranlarda da olsa bir arada bulunurlar. Genel anlamdaki bu sınıflandırılmayı örneklersek; meyve, sebze, sert kabuklu yemişlerde, yulaf kepeğinde çözünür lif miktarı fazla iken, buğday kepeğinde çözünmeyen lif miktarı fazladır.

Çözünmeyen diyet lifleri hemiselüloz (bitki hücre çeperlerini oluşturan lif) ve lignin (bitkinin odunsu yapısını oluşturan lif) gibi selülöz ağırlıklı olurken, çözünen diyet lifleri ise nişasta kökenli lifleri içermektedir. Çözünmeyen diyet lifi ise kendisinin 20 katı kadar suyu absorbe eder (özümser, emmer) ama akıcılığını kaybetmez. Asla vizkoz yapı (Akışmaz, akışkanlığı olmayan. Akışkanlığı sıfır olan vizkoz aynı zamanda tekstilde sentetik ipliğin ham hali) oluşturmaz.

Bunlar dekstrinler (kabonhidrat grubu. Tutkal yapımında da kullanılan lif), inülin (şişkinlik hissi veren bitkinin kök ve saplarında bulunan lif) , kütikula / mumlar (hücrelerin dış yüzeyini oluşturan mumsu lif) , gum (suyla birleştiğinde jel oluturan lifler) , pektinler (bitkinin hücre duvarlarında bulunur. Jel yapımında da kullanılan lif) , betaglukanlar (ekmek mayası hücre duvarında bulunan lif) ve oligosakaritler (tahıl ve kurubaklagillerin kabuk -kepek- kısmında yer alan lif) gibi liflerdir.

Çözünür diyet lifi "su moloküllerini" birbirlerine bağlayarak oluşturduğu "jel" ile bağırsakların yüzeyini sıvar. Böylece bağırsakların glikoz ve inorganik tuz eminimi yavaşlatır. Aynı zamanda sindirim sisteminin emilim, son kontrol ve boşaltım etabı olan kalın bağırsağa ve son (anüs kapısına açılan renktuma) boşaltma noktasına atıklar içinde gelen (jelleşen liflerin sıvadığı bağırsaklardan) diyet lifi, absorbe (hacminin 20 katı kadar emdiği, soğurduğu, hacmine dahil ettiği) ettiği sıvı ile (dışkının hacmi büyür ama katılığı / yoğunluğu azalmış olur) dışkı / fekal tahliyesini kolaylaştırır.

İnce bağırsaktan sıvı olarak gelen atıklar; kalın bağırsağın dışkı içindeki sıvıyı ve inorganik tuzları (yoksa vücud tıpkı ishal olaylarındaki gibi kolayca susuz kalabilir) emmesiyle katı ve koyu bir renge dönüşür. katı ve koyu bir renge dönüşen dışkının kolayca tahliyesini sağlayan yine bitkisel diyet lifleridir.

Kabızlığı önleyen en önemli unsurdur. Emdiği sıvı ile içine dahil olduğu dışkıları katılaştırmaz. Dışkıların hacmini emdiği sıvılarla genişlettiğinden, sisteme boşaltma emrini verdiren bir rol oynar. Dışkı / fekal transfer süresini kısaltır.

Kalp hastalıklarının ve bazı kanser türlerinin önlenmesi açısından en çok adı geçen beslenme biçimidir. Sağlıklı yaşam için beslenmenin olmazsa olmazı konumundadır. Sağlıklı bir vücuda yönelik beslenme için bu kadar önemli olmasının bir nedenide tokluk hissi vererek bizleri aşırı yemekten alıkoymasıdır.

İştah kabartan, ağız sulandıran, albenisi olan yedikce yetirten sayısız gıdalardan bu yolla bizleri uzak tutmasıda cabası. Kimyasal katkılı sağlıksız gıdaları, abur cubur sınıfına giren gıdaları çok fazla tüketmemizin önünde engel olduğu isminden de anlaşılan diyet lifleri.

Sağlıklı yaşam için vazgeçilmezlerden olan diyet lifi, elbette başlı başına çözümler üretip sorunları gideren bir etken malzeme değildir. Ne kadar doğal olsun olmasın; takviye, düzenleyici, antioksidan, kuvvet verici, bağışıklık kazandırıcı,….. bileşimleri metobolizmamıza enjekte etsekte, yedirsekte sağlıklı yaşamak için bazı şeylere riayet etmemiz gerekiyor.

Aşırı tüketmeyi sadece kilo olarak değerlendirmemeli. Vücudun bu tüketime tepki olarak ortaya çıkarttığı hastalıklar yanı sıra metobolizmayı yorduğuda göz ardı edilmemeli. Aşırı tüketimin; başta mideyi , karaciğeri, bağırsakları ve bu bağlamda bütün vücudu yorduğu bilinmeli. Organ yaşlılığına sebep olduğu unutulmamalı.

DİYET LİFİNİN KARBONHİDRAT METOBOLİZMASI ÜZERİNE ETKİLERİ:

Bilindiği gibi kolay sindirilebilir karbonhidratlar, glukoz absorbsiyonunu hızlandırmakta ve kan şekerinin artmasına neden olmaktadır. Lifçe zengin gıdalar, glukozun absorbsiyonunu (emilmesini) azaltması nedeniyle karbonhidrat metabolizmasına etki etmekte, bu nedenle kandaki şeker seviyesini dengede tutmaktadır.

DİYET LİFİ BAKIMINDAN ZENGİN BESİNLER....

TAHILLAR: Başta yapısının %90 lif olan (Pişmiş ekmeği meydana getiren %30-35 oranındaki su ağırlığı çıktıktan sonra) saf olduğu kabul edilen kepekli ekmekler. (Pişirilirken kaybolan lif oranıda elbette bu %90'ın içindedir. %90 oranı ham un içindeki miktarla ilgilidir)

İçlerine dahil edildikleri malzemelere bağlı olarak değişim gösteren oranlara sahip olsada, önemli miktarda diyet lifi ihtiva eden kepekli krakerler, bisküviler ve benzer ürünler.

Yine ekmek ve ürünleri halinde kullandığımız yulaf, arpa türevi ekmekler,

Mısır, tahıl gevreği gibi kahvaltılık ürünler

Anadolu insanının sofralarında baş tacı olan bulgur.

KURUBAKLAGİLLER: Nohut, mercimek, kuru fasulye, barbunya,...

KURUYEMİŞLER: Fındık, fıstık, badem, leblebi, kabak çekirdeği, ay çekirdeği,….

MEYVELER: Elma, karpuz, armut, çilek, turunçgiller, incir, kayısı, şeftali, erik, kuru meyveler,...

SEBZELER: Brokoli, lahana, havuç, mısır, bezelye, fasulye, kabak, patlıcan, bamya,...

DİYET LİFİ ZENGİN BESİNLERİN ÖNLEDİĞİ HASTALIKLAR;

Göğüs ve kolon kanseri,

Kalp ve damar hastalığı,

Kabızlık,

İBS / İrritable (sinir sistemi, endişe, korku, stres kökenli) bağırsak sendromu,

Diyabet (Pankreasın yeterli insülin üretememsi ile oluşan kronik hastalık),

Divertikül (Kalın bağırsak duvarında oluşan eldiven parmağı şeklindeki çıkıntılar, bağırsak zar tabakası / mukoza fıtığı),

Safrataşı,

Yüksek kolesterol,

Obezite,

X sendromu (Genetik hastalık. X krozomu üzerinde bulunan bir genin çalışmamasıyla ortaya çıkan zihinsel özürlülük nedeni).

DİYET LİFİNİN ÜRETİMDE KULLANILDIĞI ALANLAR;

Toplumsal gelişmeleri ve istekleri (diyet gibi. Sağlıklı yaşam isteği nedense ikinci planda) göz önüne alarak yeni pazarlar oluşturma çabasına girmişlerdir. Sağlıklı yaşam için diyet lifi talep etmek ancak hastalık pençesine yada rahatsılıklar çıktığında istenen bir şey olsa gerek. Diyet lifi ile sağlıklı yaşam boyutu; lifin zayıflama için kullanılması ile ortaya çıkan bir kazanç olarak gözükmekte. Sağlıklı yaşam için takviye, ne yazıkki diyet isteminden sonra gelmekte ve her nekadar "sağlıklı yaşam için uyguluyorum" denilsede, "diyetin yapmanın" türevi olarak kazanç hanesine kendiliğinden yazılmakta.

Diyet lifinin vücud üzerindeki etkilerinden hareket eden üreticiler, gıda üretimlerinde de kullanmaya özen göstermişlerdir. Diğer karbonhidratlara göre daha düşük enerji barındırması, ürünlerinin "diyet" etiketli olarak ön plana çıkmasına olanak vermiştir. Böylece lif içerikli ürünler yaygınlaşmış hemen hemen her üretimde kullanılır olmuştur. Bisküvilerde, yoğurtlarda, gofretlerde, tahıl ürünlerinde, kahvaltılık gevreklerde,… "diyet" rumuzu altında kullanılmakta.

Kullanım alanları su tutma kapasitesi sebebiyle, çorbaların topaklanmasının önüne geçebilmek için "hazır çorba" paketlerinin terkibinde kullanılır olmuş. Ayrıca, yine aynı sebepten dolayı çeşitli sosların yapımında kullanılmaktadır.

Bağırsakta bir değişime uğramayan, bileşikler haline gelmeyen, fermente olmayan "diyet lifleri"; başta kalsiyum ve demir olmak üzere bazı minerallerin emilimini zorlaştırabilmekte. Yine "diyet lifinin" başta E ve D vitamini olmak üzere bazı vitaminlerin vucuddaki yararlılığını negatif yönde etkileyebilir

Bazı durumlarda fazla olan vitamin ve minerallerin vucuddan atılmasına engel olabiliyor. Örneğin "diyet lif" içeriği zengin beslenme "D" vitamini atılımını artırdığı için, vejeteryanlarda D vitamini eksikliği görülebilmektedir.

UYARI: bitkisel ürünler, bitki yağları ve bitki özlerinin kullanımıyla ortaya çıkması muhtemel yan etkiler ve bu etkilerden kaynaklanabilecek zararlar hakkında bilgilendirme notu.
.... Sitemiz sayfalarında yer alan bilgiler; konusunda uzman sayılan kişi ve kurumların yayınlarından derlenmekte ve ürün başlıkları altında toplanarak sizlere sunulmaktadır.
Makalelerden derlenen yazılar faydayı duyurabilmeyi, fayda sağlayabilmeyi amaçlayan bilgi içerikli yayınlardır. Dolaysıyla, bilgilendirme dışında ve bilgi verme seviyesinin üstünde kabul edilmemesi gereken detay yazılardır.
Yazılarda aktarılan bilgiler, önerilenler yada tavsiye edilen uygulamalar tedavilerde kesinlikle kullanılması önerilen REÇETE-VARİ /direktifleryazılar olarak algılanmamalıdır.
Keyfe-kader çay-tonik-katkı-bakım-masaj-tadlandırıcı... gibi kullanımların dışında kalan rahatsızlıklara çare olarak kullanmadan önce tıbbi destek aranmalı dolaysıyla doktora danışılmalıdır.
Yazılarda yer alan tavsiyelerin doğrulukları sorgulanmalıdır. Önerilen bitki ve ürünlerin gerek bitki elde ediliş yöntemleri gerekse üretimleri hakkında bilgiler edinilmelidir. Bilgiler; atadan kalma yöntemlerle alınıp-verilmemeli, bitki çeşitlenmelerindeki ve üretimlerindeki yeni gelişmeler çerçevesinde bilgilerin güncellenmesi gerekmektedir.
Yazılar daha ziyade rahatsızlıklarda fayda sağlayan yada sağlayabilecek bilgiler olarak kabul edilip, asıl tedavilere yardımcı, rahatsızlıkları önleyici, tedavileri destekleyici, vücüt değerlerini dengeleyici, eksikleri tamamlayıcı, organizmaları işlevlerine kavuşturucu, bünye bağışıklığını takviye edici, fiziksel ve mental aktiviteleri kolaylaştırıcı, vitamin ve mineral aktarıcı doğal katkıların tanıtımı olarak görülmelidir.
Doktor tavsiyesine her zaman başvurulmalı, doktor kontrolündeki tahlil sonuçlarına göre hareket edilmelidir.
Her madde ve onların sentezlenmesi ile oluşturulan en iyi ilaç bile, dozu ayarlanmadığı sürece zehre dönüşebilir.
Yılan zehiri ve diğer zehirli metaryellerde ilaç yapımında kullanılıyor. Doğada en zehirli bitkilerden de ilaç elde ediliyor. Panzehir üretimlerinde de yine o maddeler kullanılıyor.
Dozu ayarlanmamış "su" da can alabiliyor. Hayatın kaynağı sayılan suyun, aşırı alımında ve saflaştırıldığında zehire dönüşüp ölümle sonuçlanabilen durumlara yol açtığı gibi, en yararlı bitkilerde her ne koşulda ve her ne tarifte olursa olsun, kontrolsüz ve aşırı tüketimleriyle vücutta yan etkiler meydana getirebilmektedir. Vücutta bazı alerjik etkilere neden olabilmektedir.
Bu nedenle her bitki fasılalı ve kontrollü olarak dikkatlice tüketilmelidir. Dikkat edilmezse, kronik rahatsızlıklar göz önüne alımmazsa, bünyede olan diğer hastalıkları, tetikleyebileceği göz önüne alınmalıdır. Eğer bu riskler hesap edilmez yada eldeki bilgilere göre hareket edilirse faydalı olan bitkiler, sağlığı etkileyen zararlı bitkiler konumuna gelebilir.
Her aşırı yüklenmeler gibi fazla vitamin alımıda organizmaya, organlara zarar verebilir. (Ihlamur, adaçayı çok rahatlatıyor, kasları gevşetiyor diye fazlaca alındığında en azından kalp kapakcıklarını ve mide kapakcığını yumuşatır, cinsel uyarımları geciktirebilir...vb..)
Bu nedenle, derlenerek yayınlanan yazılar ve tavsiyeler doktor reçetesi gibi görülmemelidir. Özellikle, kronik rahatsızlıkları olanlar doktora danışarak kullanmalıdır.
Farklı farklı hastalıklardan tedavi görenler, sürekli ilaç kullananlar, kronik hastalıklarla mücadele edenler, alerjik hassasiyeti olanlar mutlaka doktora danışmalıdır.
Özellikle, bitki yağları, extrantları, detoks halleri yoğunlaştırılmış bitki özleri olduğundan, bitki sıvısı olmaktan uzaklaşıp neredeyse ilaç konsantresi konumuna yaklaşmaya başlamıştır. (ilaç ve hap dozajlamasından elbette kat ve kat uzaktır. Ama aşırı tüketimle bu fark azalır. Organlarda olan başka bir hastalığı tetikleyebilir ya da tedavisine sekte vurabilir. Bu nedenle aşırı tüketimden ve süreklilikten kaçınmalı. Kullanıma haftada bir kez olsun ara verilmeli ve kişilerden kişilere değişse de yarar sağladığı tespit edilen oranlarda kalınmalıdır) Sürekli kullanımlar için doktora mutlaka danışmalıdır.
Sürekli kullanımlar yerine fasılalı ve aşırıya kaçmadan alınmakla yetinmeyip, vücutta fiziki değişiklikler gözlendiği gibi mental değişiklikler de gözlenmelidir.
Alerjik bünyeye, kronik rahatsızlıklara sahip olanlar ile sürekli ilaç kullananlar daha dikkatli olmalı ve bu nedenle mutlaka doktora danışılmalıdır. Kullanılan ilaçların etkisini azaltmamak, hesaplanmayan sonuçlarla karşılaşmadan bitkilerden yararlanabilmek için.

SAFRANLI YAŞAMA DAVET EDİYORUZ...

'Sağlıklı yaşama' katkımız olursa ne mutlu bize...

En pahalı baharat olması, değerinden, kıymetinden, etkisinden ve faydasından olan safran; tüm bu özellikleri göz önüne alındığında, karşılığını kat ve kat ödeyen bir baharattır.
Etkisine bakıldığında 'pahalı' kavramının göreceli olduğu anlaşılır. Safranın, 50-80 lira (4-5 $) gibi bir fiyata satılan 1 gramıyla en az 50 fincan çayı 'sağlık iksiri' olarak içebilirsiniz.
Kahvehane çayının yarı fiyatına içebilen 'safran', sizce pahalı olabilir mi? Karşılığını veremese! 'o fiyatlara' ulaşamayacağı gibi, ekimide yapılamaz.
Fiyatını saptayan faktörlerin başında; etkisinin vazgeçilmezliği, dekardan ~0,5 kg elde edilmesi ve üretimdeki meşakkatin derecesi gelmektedir.


Safran Abla