SAFRANLI KREM
SAFFRON CREAM

Cilde yumuşaklık verir, gençleştirir.
Cilt hasarlarını yok eder, cildi besler.
Yanıkları, yaraları iyileştirir. Ağrıları azaltır.
Egzama, sivilce, akne, leke ve sedefi giderir.
Erken yaşlılık çizgilerini, renk kayıplarını önler.
Kas, beden sızılarına karşı fayda gösterir.

Safran Abla

Safran Abla Safran Abla Safran Abla Safran Abla Safran Abla Safran Abla Safran Abla Safran Abla

BİTKİLERİN KRALİÇESİNDEN!..

SAFRAN ÖZÜ-YAĞI KATKILI

SAFRANLI KREM


SAFRAN YAĞI / EXTRANT

KANTARON YAĞI

SAFRAN BAHARATI

BEL BOYUN, KAS AĞRI TEDAVİ

KREM ve SAFRAN KREMİ

KREM NEDİR?

Cilde yumuşaklık vermek, cilde bakım yapmak, cildi beslemek, cildin hasarlarını çizgilerini (kısmen) örtmek, derinlikleri doldurmak ve cildi güneş, soğuk gibi dış etkilerden korumak, cildin su kaybını önlemek (cilt üzerinde oluşturduğu ince bir film tabakası sayesinde) ihtiyacı ile kullanılan vitamin, mineral, yağ, bitki ektrantı,.. vb. katkılı güzel kokulu kozmetik. Kremin genel yapısında taşıyıcı madde olarak; vazelin, gliserin, balmumu, badem yağı, lanolin gibi uçuculuğunu, tutunmasını, sürülmesini, kalıcılığını ve hücre içlerine sirayetini kolaylaştıran ve sağlayan, yağ içerikli yağ tutan maddeler vardır.

Kremin; hücre yenilemesini, beslemesini sağlayan vitaminler, mineraller ve bitki ekstrantları (özleri) ve koku amaçlı esanslar kremin muhteviyatını oluşturur.

YAĞLI ve YAĞSIZ (özleri)(Su ağırlıklı) KREMLER

Cidin yağlı olup olmamasına, kullanma şartlarının uygun olup olmamasına, çalışma ve bulunma şartlarının zorunluluklarına, iklimsel yapıya, yaşa bağlı (Yaş ilerledikce, cild hücrelerinin yağa ihtiyacı arttığı unutulmamalıdır) olarak bu kremler sürekli yada dönemsel değişimli kullanılabilir.

Aslında su bazlı kremler ve yağ bazlı olanlar arasında sadece basit bir temel fark vardır, bu da ürün içeriklerine bakınca kolayca anlaşılabilir. Su bazlı bir nemlendiricinin içerik listesinde su (Aqua) ilk sırada yer alır; yağ (Oil) bazlı bir nemlendirici ise içerik listesinde "yağ" olarak tanımlanmış ya da yağ olarak bilinen bir etken madde yazar. Bunun dışında her iki bazda da olan ürünlerin içeriğinde benzer veya ortak etken maddeler yer alabilirler.

"Kremin, su bazlı veya yağ bazlı olması aralarındaki, daha doğrusu terkiplerindeki yağ ve su oranlarının farklı olmasından dolayıdır. Tamamen yağ yada su esaslı olmalarından dolayı değildir. Ne; nemli tutan , deri gözeneklerini temizleyen ve hücre beslemelerini sağlayan "su", nede kalıcılığı, uçuculuğu, parlaklığı ve kayganlığı sağlayan, cilt üzerinde koruyucu film oluşturan "yağ" kremin yapısından tamamen eksik olmaz. Fiziksel bu etkilerin yanında her ikisininde kremin oluşumuna katkıları olamazsa olmazlardır. Bu iki yapı malzemesinin taşıdığı mineraller, yağlar, vitaminler ve cilt bağlamında verdiği katkılar kremi faydalı yapan unsurlardır.

Kremlerde yağ ile suyun birbirlerine oranı, onları o baskın özellikleri ile kategorize ettirir. Her ikiside ciltteki su ve epidermal (cilde ait / deriden. epiderm:İçinde deriye rengini veren pigmentleri barındıran üst deri) yağlarla harmanlanarak nemlendirme, besleme ve koruma işlevlerini yerine getirmekte. Yağlı kremlerde; yağın suya oranı 60/40 iken su esaslı kremlerde bu oran tam tersinedir (40/60)

'Su' (yağsız) bazlı krem ile 'yağ' bazlı / kategorisinde olanlar arasındaki bu temel farkı; ürün içeriklerine bakınca kolayca görebiliriz. Su bazlı bir kremin içerik listesinde 'su', yağ bazlı bir kremin içerik listesinde ise "yağ" olarak tanımlanmış bir etken madde ilk sırada yer alır. Bunun dışında kalan etken maddeler kremin özelliklerine bağlı olarak her ikisinde de yer alabilir.

Her iki sınıf krem bir başka deyimle nemlendiriciler; cildi yumuşatan "emolient" (Seramid -su tutucu amino asit özellikli 'lipid ailesine / canlıların yapısında olan organik yağlar' ait molekül. Su kaybına / cilt kurumasına ve enfeksiyonlara / akne oluşumuna karşı korur.) sınıfı maddeler içerir.

Cildi yumuşatan, nemli kalmasını sağlayan emolient sınıfına ait maddelerin başında elbette E vitamini ve Bitkisel Skualan (ciltte bulunan hücre yenilenmesini sağlayan doymamış yağ oranı yüksek hidrokarbon / Amino asit ) sayılabilir. Bu maddenin yapısına bulunan izopernoid, hücre zarına yapışarak vücudu koruyan, zararlı madde girişine engel olup yaşamasına izin vermeyen iyi bir antioksidan maddedir.

(Antioksidan madde: Yağların oksidasyonunu yavaşlatarak kalıcı olmalarını önleyen maddeler. Oksidasyonlanma ile oluşan molüküler yapılar olan "RADİKALLER / zararlı maddeler" ile savaşan maddeler Vücuddaki kimyasal süreçte oluşan oksitlenme ile damar yağlanması gibi ortaya çıkan serbest radikallerin meydana gelmesini önleyen ve onlarla savaşan bileşimler, mineral yapılar. RADİKALLER / Zararlı maddeler: Hidrojen peroksit gibi.., Besinlerin yüksek sıcaklıkta işlenmeleriyle oluşan lipit peroksit gibi. Bunlar vücudun yaşlanmasına, kemiklerin zayıflamasına, saç ağarmasına ve dökülmesine, cildin yaşlanmasına- kırışmasına- matlaşmasında, kalp krizi riskinin artmasında, farklı kronik dejaratif rahatsızlıklarda, eklem ağrılarına, ve değişik kanser türlerinin oluşmasında etkin rol oynayan maddelerdir),

Bu maddelerin yanısıra; cildin havadaki nemi yakalayıp  hapsetmesini ve kullanmasını sağlayan, su tutucu "humektan", Bitkisel polisakkarit, Gliserin, Bal, Pantenol adı verilen maddeler içerirler.

Emolient krem:aşırı kuru ve tahriş olmuş cildi iyileştirici yönde düzenleyen etkiye sahip krem yapısı

Humektan: cildin en alt tabakalarından yada atmosferde bulunan nemi çekerek tende tutabilen higroskopik (nem çeker) madde.

Bitkisel polisakkarit: doğal çoklu şeker yapılanması ile oluşan karbonhidrat. Nişasta gibi.

Pantenol: B5 vitamin türevi. Kullanıldığı yüzeyde şeffaf bir film oluşturur.

Gliserin: Bitkisel yağlı maddelerden sabunlaşma yoluyla elde edilen çok iyi su tutucu madde.

İzoprenoid: hücre zarına yerleşip vücudu koruyan antioksidan madde

Yağlı-yağsız kremlerde kullanılan diğer ortak etken maddeler ise; nemi cilde hapsetmeyi kolaylaştıran, antioksidan özellik gösteren ve deriyi güneş ışınlarının yakıcılığından, çevresel koşulların yarattığı hasardan koruyan maddeler olabilir.

Yağlı kremler deri gözeneklerindeki yağlarla (yağlı ciltlerde bu durum daha üst seviyede) birleşip vucudun nefes alma, beslenme ve dışarı atma pencerelerini tıkayacağı yetmezmiş gibi cildi kirlenmiş ve bakımsız göstereceği endişesi oluşturabilir. Özel isteklere cevap veren kıvam artırıcı, kalınlaştırıcı özellikli kremler ile rastgele yağların kullanıldığı kremlerde duyulan endişe, haklılık payını artırsada, yağlı ciltler dışında bu sakınca iyi ve doğru seçilmiş yağ (bitkisel özellikleri nedeniyle)< ile yapılan kremler bu gibi endişelerin yersiz olduğunu gösterir.

Su bazlı kremlerin uzun vadede her zaman cildinize daha fazla nem kazandırabilirler. Bu katkının geri dönüşümü deri yaşlanması belirtilerinin ortaya çıkmasını geciktirmesi görülebilir. Su bazlı kremler ayrıca cilde hafiflik verdikleri ve gözenekleri tıkama olasılıkları daha düşük olduğu, kullanım kolaylığı tanıdığı için tercih edilir.

Genç görünen parlak bir cilt yapısı gereği bünyesinde mutlaka yağ içerir. Bu nedenden dolayı kullanılan krem seçilirken uygun yağ oranına sahip krem tercih edilmelidir. Cilt temizliği sık peryotla yapılan bir deri üzerinde yağ minumum seviyelerde, gözeneklerde açık olacağından tamamen yağsız krem kullanma yerine, cilt temizliğine hassasiyet gösterilmelidir. Temiz bir cildin istekleri göz önüne alınarak krem seçimi ve uygulaması yapılmalıdır. Unutmayın ki; ilerleyen yaşla birlikte azalan yağı da, cilt kuruluğunuda nemle birlikte tamamlamak gereklidir.

En iyi yumuşatıcı, yağın ve suyun özelliklerini bir arada tutabilen krem emülsiyonlarıdır. Yumuşak cilt için su, en iyi yumuşatıcı maddedir. Su en iyi yumuşatıcı malzemedir ama tek başına olduğunda hemen buharlaşır ve cildi tekrar istenmeyen pozisyona getirir. Yumuşaklığı sağlayan suyun kalıcılığını temin edebilmek içinde suyun buharlaşma hızını kontrol eden, süreye ve şartlara bağlayan iyi bir yağa ihtiyaç vardır. Su ve seçilecek bazı yağlı maddeler, kremden beklenen yumuşatıcı etkisini cilde nakleden maddelerin en önemlileridir.

Bunlar; suda ve yağda çözülebilenler olarak kabaca sınıflandırılabilirler. Suda çözünebilen yumuşatıcı maddeler olarak; sorbitol, gliserin, propilen glikol, polioksietilen sorbitol, polietilen glikoller kullanılırken, yağda çözünebilen yumuşatıcı maddeler olarak vazelin, katı vazelin, parafin, yağ asidleri kullanılabilir.

ÖZETLE: Tekrarlı kullanılmalarından, uçucu ve buharlaşıcı olmalarından, ölü hücreler ve istenmeyen maddelerle karışarak yok olmalarından, hücreleri besler özelliklerde olmalarından, dıştan gelen partiküllere ve hava kirliliğine karşı tutucu olmalarından dolayı; kremin yararı geçici faydalardır denilebilir. Kullanma yöntemlerine bakıldığında da bunun böyle olması şarttır. Yoksa deri üzerinde kılıf olarak kalırlar. Bu nedenle; güzelliği öne çıkartıcı, kusurları örtücü, cilt sağlığı sağlayıcı, hücre besleyici, yaşlanmayı geciktirici, nemlendirici, canlılık verici, ağrı kesici, kas gevşetici, anestezik etkileyici, anti-bakteriyel, anti-mikrobiyal, kaşıntı önleyici, ateşlenmeyi önleyici vb. etkiler için kullanılabilecek mükemmel bir malzemedir.

YAN ETKİLERİ:

Krem yapılanmasında da her maddede olduğu gibi, bazı bünyelerde ortaya çıkabilecek olan alerjik durumlar, kızarıklıklar, kaşıntılar, tahrişler,..vb sıralanabilir. İçeriğindeki bazı kimyasalların, o maddeye hassas bünye ve vücudlardaki tepkisi olarak ortaya çıkan belirtilerde uzmanlara danışmak hatta alerjik yapıya sahip olanların kullanmadan önce doktora danışmaları gerekmektedir.

KULLANIMDAKİ BELLİ BAŞLI KREM KATEGORİLERİ:

'BB' SINIFI KREM

Kremin özelliklerini belirten "BB’nin" açılımı "blemish balm / kusur yada leke kremi", bazı kaynaklarda "BB" kısaltması "Beauty Balm / güzellik kremi" olarak karşılık bulsada genel kabul "blemish balm / kusur yada leke kremi" yönündedir. görmektedir.

40-50 yıl önce Almanya'da bir takım tedavilerden ve deri rahatsızlıklardan kalan izleri örtmek için geliştirilen merhemdir (merhem kıvamında krem). Tedaviler sonrasında hastalarının kullanması için bu merhem sadece cildi pürüzsüzleştirip korumakla kalmayıp, aynı zamanda kızarıklıkları da kapattığıda görülmüş. Bu buluntuların ve sonuçların verdiği işıkla, ürün "blemish balm" adıyla pazarlanmaya başlanmış.

BB kremler çoğunlukla güneş kremi içerdiğinden UV ışınlarının ciltteki etkisini azaltır. (Elbetteki; cildi tam anlamıyla korumak için, tene uygun gerçek bir güneş kremi kullanmak gerekir)

BB Krem’in Cilde Etkileri: Her markanın kendine özgü özellikleri olsada genel etkileri ve ana kullanım amaçları aynıdır. Cildi nemlendirir, parlatır, matlığı giderip görünümü canlandırır, güneşe karşı koruma sağlar, ciltte oluşan derinlikleri kısmen örter, kızarıklıklara ve ufak lekelere karşı etkilidir. Non-komedojenik (komedojenik: ciltteki gözenekleri tıkayan, akne, siyah nokta, sivilceler oluşturabilen özellikliğe sahip maddeler. Non-komedojenik:ciltteki gözenekleri tıkamayan, gözenekleri tıkayan maddelerden arındırılmış) olması sayesinde gözeneklerinizi tıkamaz.

BB krem, sıvı fondötene yakın bir kıvama sahiptir. Dolaysıyla CC kremlerden biraz daha ağırdır. BB kremler, izleri kapatıyor ama yaşlanma belirtilerini geriye çeviremiyor. Geriye çeviremiyor ama cildin eşit tonda ve sağlıklı görünmesi için gereken uzun süreli bakımıda sağlıyor.

BB kremler, yüz yıkadıktan sonra cilde uygulayabilir. Kuru ciltlerde "BB" kreminden önce nemlendirici sürmek gerekebilir. Yoğun bir kapatıcılık gerektiğinde, "BB" kremden sonra fondöten uygulanabilir. Eğer fondötenli uygulama istenmiyorsa, BB kremi ile yapılacak tazemeler kapatma etkisini kalıcı yapabilir.

'CC' SINIFI KREM:

Kremin özelliklerini belirten "CC’nin" açılımı "colour correcting / renk eşitsizliklerini giderici" yada "complexion correcting / cilt dengeleyici" olarak tanımlanıyor.

Güneş koruma faktörü (GKF / SPF) ve antioksidan özellikleri taşıyan CC sınıfı krem, son derece ince yapılı olması yanısıra içerinde barındırdığı pigmentler sayesinde derideki renk eşitsizliklerini, renk farklılıklarını giderir. Ciltteki renk eşitsizliklerini (Kızarıklıklar, sarılıklar, leke ve yorgun görünüm kaynaklı) yok etmesi sayesinde cilt rengini, ana cilt rengi etrafında ama aydınlanmış halde yansıtır. Böylece CC kremler, fondöten kullanmadan cilt rengini eşitleyerek güzel bir görünüm aksettiriyor.

Derideki epidermi (epiderm:İçinde deriye rengini veren pigmentleri barındıran üst deri) tabakasında bulunan pigmetleri (deriye renk veren) ve özelliği gereği içeriğinde bulunan pigmentlerle ten rengini belirgenleştirerek cilde işliyor. Bu nedenle; içeriğindeki renk pigmentleri cildin kendi tonuna uyum sağlayarak çalıştığı için krem renksizde olabiliyor

CC kremler, nemlendirici özelliği ile kuru bölgelerin gün boyu nemli kalmasını sağlıyor ve ayrıca SPF (Sun Protection Factor) / GKF (Güneş koruma faktörü) içeriği ile güneşin zararlı etkilerine karşı koyduğundan, koruyucu tabaka oluşturduğundan güneş leke oluşumunu da engelliyor.

CC kremler, doğal görünümlü parlaklığın kontrol altında tutulduğu, daha sağlıklı ve doğal bir görünüm elde etmek isteyenlerin tercih ettiği bir ürün denilebilir. CC kremler içeriğinde barındırdığı maddeler (Q10, Pro Filaggrin, Syn-Coll)sayesinde, ince çizgiler ve kırışıklıkların görünümünü azaltarak genç görülmeye katkıda bulunur.

CC krem, BB kreme göre daha hafif olduğundan bazı şartlarda, bazı dönemlerde, bazı ortamlarda BB kremler ağır gelir. Bu gibi nedenlerle (BB krem kullananlar bile) ince yapılı CC kremler, örneğin yaz aylarında (cildin özel istekleri yoksa) özellikle tercih edilir.

DİĞER KREM SINIFLANDIRMALARI:

CC kremler (Colour Correcting / renk eşitsizliklerini giderici" yada "Complexion Correcting / cilt dengeleyici), BB kremler (Blemish Balm / kusur yada leke kremi yada Beauty Balm / güzellik kremi), DD kremler (Daily Defense), EE kremler (Extra Exfoliation: Ek, ilave olarak cilt üzerinden ölü hücreleri döken / pullaşmayı döken / pişikleri yok eden / bebekler ve hassas ciltler için) ve PP (Pink Perfect: mükemmel pembe / Pembe mükemmellik) kremler… olarak sıralanabilir.

KREM, MERHEM, LOSYON, JEL YAPISAL FARKLILIKLARI:

Krem türü malzemelerin genel yapısı su ve yağ özellikli maddelerden oluşmaktadır. İki faz üzerinde oluşmuş bu tür malzemelerin farklılıklarıda, doğal olarak içeriklerindeki yağ ve su oranlarının değişkenlikleri ile sınıflandırılır.

Örneğin; losyonda yağlı fazın sulu faza oranı 20/80 civarında, kremde yağlı fazın sulu faza oranı 40/60 civarında, merhemde yağlı fazın sulu faza oranı 60/40 civarında, jellerde ise yağlı fazın sulu faza oranı 80/20 civarında şekillenir. (oranlar fikir vermesi için. Takribi)

MERHEMLER:

Merhemi kremden ayıran en büyük özellikleri, kullanma amaçları, içerdiği maddeler ve kıvamıdır denilebilir. Krem güzelleşmek, kusurları örtmek bandında kozmetik bir karışım olarak kullanılmakta iken, her ne kadar benzer yararlılıkları minumum seviyede gösteriyor olsada merhem; yaraları tedavi etmek, ağrıları gidermek, kasları yumuşatmak, deri üzerindeki istenmeyen döküntüleri-oluşumları yok etmek yanında, beraberinde cilde bakım yapıp hücreleri besleyen deva niteliğinde bir terkiptir.

Merhemin koyu ve yağlı yapısı ona kozmetikten çok medikal bir uygulama alanı oluşturur. Genel tanımlamayla merhemler; anestezik, antibakteriyel, antimikrobiyal, antidepresif, antioksidan ve yara iyileştirici özellik taşırlar. Cide bakım yapmak, cildi beslemek, birtakım istenmeyen oluşumları giderme yönünde de etkileri vardır.

Deri üzerindeki tatbik alanları lokal boyuttadır. Uygulama sonrası deri tarafından kolayca emilmemeleri, içerdikleri aktif maddelerin, etkin bileşimlerin etki süresini uzatarak maksimum verime ulaşmalarını sağlar.

LOSYONLAR:

Genelleme yapıldığında kremle losyonun yumuşatıcı sınıfta olduğu görülür. Losyonda krem gibi cilde yumuşaklık kazandırıken cildi nemlendirir ve bakımını yapar. Bu nedenle losyonlar yumuşatı olarak kullanıldığı gibi sadece nemlendirme amacıyla da kullanılabilir. Yumuşatıcı yada nemlendirici olarak kullanılması sadece kişi özelliklerine ve tercihlerle ile ilgi bir seçenektir. Tercihlerini etkileyen faktörler olarak; cilt kuruluğu, cilt sertliği, cildin yağ derecesi, kullanılan ortam, mevsimsel ihtiyaçlar sayılabilir. Bu tercihler losyonun kullanım amacı dışında; krem yada losyon kullanım kararınıda etkiler. Kişi bu faktörler ışığı altında, yaptığı gözlemlere dayanarak seçimini yapmalı.

Kremle losyon arasındaki farklardan en önemlilerden biride; uygulandktan sonraki dayanım süreleridir. Losyon deri tarafından çok çabuk emildiğinden günde birkaç defa uygulama tekrarı yapmak gerekirken, kıvamlı olması nedeniyle emilme süresi daha uzun olan kremin bir kez uygulanması yeterli olur. Bir diğer fark ise krem gibi kaygan ve ışık yansıtır (parlaklık vermemeleridir) olmamalarıdır.

Diğerleri gibi içerik olarak su ve yağdan oluşan bu hafif yumuşatıcılar, deri sıcaklığı ile karşılaştıklarında derinin sıcaklığını emerek etkin hale geçtiklerinden (ozmoz ve buharlaşma) ısı kaybı yaşayan tende bir serinlik oluşturur. Cilde serinlik vermelerinden ötürü losyonlar yaz mevsiminde yada sıcak ortamlarda rağbet görür.

JELLER:

Krem ve merhemlerden daha koyu yapıda olan jeller, içeriklerindeki alkol türevleri ile deri tarafından çabuk emilme ve ferahlatma özelliğine sahiptirler. Çabuk emilme özellikleri;

Jellerin çabuk emilme özelliği, etkin maddelerin hasarlı dokuya çok çabuk nüfus ederek, ağrıların çok kısa sürede dinmesini sağlar. Bu özelliğinden dolayı jeller; alınan darbe, burkulma, ezilme, kas tutulmaları ve eklem ağrılarında, ..vb tercihan kullanılır.

Darbe, bere, kas kasılmaları, soğuk algınlığı gibi oluşan ağrılara karşı lokal uygulamlarla sağlığımız içinde yer edinmiştir. Rahatsızlığın olduğu bölgeye sürülen jel, o anda onu sürülen bölgede soğukluk, serinlik oluşturur. Jelin içeriğinde yer alan alkol türevleri, buharlaşırken vücudun ısısını alıyor olması, sürülen bölgedeki ısı kayıplarından dolayı serinliği hissettirir.

son

SAFRAN KREMİ

Bitkilerin kraliçesi olark kabul gören safran, mucizevi doğal şifa kaynağıdır. Safran; Çay, kolonya, lokum, sabun, ... gibi biçimlerde ve yemeklere, tatlılara, şerbetlere, bal türü yiyeceklere katılarak kullanıldığı gibi safran yağı, safran ekstransı, safran kremi olarakta kullanılmaktadır /faydalanılmaktadır.

Güçlendirici, kuvvet verici, rahatlatıcı, tedavi edici, koruyucu, vb gibi sağlığa faydaları olan safran aynı zamanda çok iyi bir cilt bakım ürünü olarakta faydalarını yansıtır. Cilt bakımı, cilt beslemesi, cilt hastalıkları gibi pek çok konuda kendini gösterir.

Antifungal (Anti Mantar. Mantar tedavisinde kullanılan ve Farmokolojik Ajanlar olarak nitelendirilen etkin madde) içeriği ciltte istenmeyen görüntüler oluşturan AKNE, LEKE ve SİYAH NOKTALARIN tedavisini mümkün kılar.

Safranın kendisi cilt sağlığı açısından önemli maddeler, bileşikler içerir. Hücrelere nüfuz ederek besleme özelliğinden dolayı deri dokusuna ait hücreleri dolgun ve canlı tutar. Dolgun hücrelerde, bedenin pürüzsüz ve yumuşak cilt dokusuna kavuşmasını sağlar. İyi bir cilt bakımı: nem oranını sağlamak, yağ seviyesini dengede tutmak, istenmeyen lekeleri yok etmek, cildi aydınlık göstermek üzerine kuruludur.

İyi bir cilt bakımının ilk merhalesi; cildi üzerindeki ölü hücreleri atmak, cilt üzerindeki kalıntıları ve istenmeyen yağ oluşumlarını temizlemektir. İkinci merhalesi ise; cilt üzerindeki kusurları örtmek, cildi aydınlık hale getirmek ve dış etkilere karşı korumaktır.

Safranlı krem ciltteki su ve epidermal (cilde ait / deriden. epiderm:İçinde deriye rengini veren pigmentleri barındıran üst deri) yağlarla harmanlanarak nemlendirme, besleme ve koruma işlevlerini yerine getirmekte. Bu nedenle, kremin cilt üzerindeki etkisini çoğaltıp işini kolaylaştırmak için, cildi mümkün olduğunca bir ön temizliğe tutmak gerekir.

İyi temizlenmiş yada duştan sonra temiz hale gelmiş cilde uygulama yapmak, hem kullanılan krem miktarından, hemde alınan sonuçtan pozitif yönde yarar sağlar. Çünkü iyi temizlenmemiş ciltte krem; derinlemesine nüfus edemiyeceği gibi deri üzerinden yok edilmesi istenen partikül-yağ birikimleri için, çok daha fazla miktarlarla beklenileni yerine getirebilecektir.

CİLT BAKIM ve SAĞLIĞINDA SAFRAN YKREM UYGULAMASI:

Safran kreminin içeriğinde bulunan etkin maddeler cilt ve vücud sağlığı içinde çok önemlidir. Cildin temizlenmesi, genç kalması, ölü hücrelerin temizlenmesi, matlığın giderilmesi yanı sıra yaralar ve istenmeyen lekeler içinde önleyici ve tedavi edici özellikleri beraberinde sunar.

Safran kreminin içeriği CİLT sağlığı açısından önemli maddeler, bileşikler içerir. Hücrelere nüfuz ederek besleme özelliğinden dolayı deri dokusuna ait hücreleri dolgun ve canlı tutar. Dolgunlaşmış ve deri sıkılığını oluşturan hücrelerde; bedenin pürüzsüz ve yumuşak cilt dokusu yanı sıra güzel görünümüde beraberinde sunar.

Safranın bünyesinde bulunan antifungal (Anti Mantar. Mantar tedavisinde kullanılan ve Farmokolojik Ajanlar sınıfı etkin madde) içeriğinin vermiş olduğu özelliği ile ciltte istenmeyen görüntüler oluşturan AKNE, LEKE ve SİYAH NOKTALARIN tedavisini direk uygulama yada maske uygulamaları ile yerine getirir.

Safran krem ayrıca; yüz dokusunu geliştirmek, kırışıklıkları gidermek, lekeleri yok etmek, teni genç tutmak, deriyi sıkılaştırmak ve pürüzsüz hale getirmek için; yüz ve cilt maskesi olarakta kullanılabilir.

Safran krem; SPF (Sun Protection Factor) / GKF (Güneş koruma faktörü) içeriği ile güneşin zararlı etkilerine karşı tabaka oluşturur. Bu perdeleme ile; ellerde, yüzde istenmeyen güneş leke oluşumunu engeller. Doğal UV koruması sağlamasının yanısıra cildi aydınlık bir cilde kavuşturur.

Bitkisel özler ve farklı uçucu yağların karışımı ile elde edilen safran kremi; cildi yumuşatan "emolient" (Seramid -su tutucu amino asit özellikli 'lipid ailesine / canlıların yapısında olan organik yağlar' ait molekül. Su kaybına / cilt kurumasına ve enfeksiyonlara / akne oluşumuna karşı korur) sınıfı maddeler içerir.

Cildi yumuşatan, nemli kalmasını sağlayan emolient sınıfına ait maddelerin başında elbette E vitamini ve Bitkisel Skualan (ciltte bulunan hücre yenilenmesini sağlayan doymamış yağ oranı yüksek hidrokarbon / Amino asit) sayılabilir. Bu maddenin yapısına bulunan izopernoid, hücre zarına yapışarak vücudu koruyan, zararlı madde girişine engel olup yaşamasına izin vermeyen iyi bir antioksidan maddedir.

(Antioksidan madde: Yağların oksidasyonunu yavaşlatarak kalıcı olmalarını önleyen maddeler. Oksidasyonlanma ile oluşan molüküler yapılar olan "RADİKALLER / zararlı maddeler" ile savaşan maddeler Vücuddaki kimyasal süreçte oluşan oksitlenme ile damar yağlanması gibi ortaya çıkan serbest radikallerin meydana gelmesini önleyen ve onlarla savaşan bileşimler, mineral yapılar. RADİKALLER / Zararlı maddeler: Hidrojen peroksit gibi.., Besinlerin yüksek sıcaklıkta işlenmeleriyle oluşan lipit peroksit gibi. Bunlar vücudun yaşlanmasına, kemiklerin zayıflamasına, saç ağarmasına ve dökülmesine, cildin yaşlanmasına- kırışmasına- matlaşmasında, kalp krizi riskinin artmasında, farklı kronik dejaratif rahatsızlıklarda, eklem ağrılarına, ve değişik kanser türlerinin oluşmasında etkin rol oynayan maddelerdir)

Bu maddelerin yanısıra; cildin havadaki nemi yakalayıp  hapsetmesini ve kullanmasını sağlayan, su tutucu "humektan" (Cildin en alt tabakalarından yada atmosferde bulunan nemi çekerek tende tutabilen higroskopik -nem çeker madde). Bitkisel polisakkarit (Bitkisel polisakkarit: doğal çoklu şeker yapılanması ile oluşan karbonhidrat. Nişasta gibi) Gliserin (Bitkisel yağlı maddelerden sabunlaşma yoluyla elde edilen çok iyi su tutucu madde), Bal, Pantenol (B5 vitamin türevi. Kullanıldığı yüzeyde şeffaf bir film oluşturur) İzoprenoid (hücre zarına yerleşip vücudu koruyan antioksidan madde) adı verilen maddeler içerirler.

Tekrarlı kullanılmalarından, uçucu ve buharlaşıcı olmalarından, ölü hücreler ve istenmeyen maddelerle karışarak yok olmalarından, hücreleri besler özelliklerde olmalarından, dıştan gelen partiküllere ve hava kirliliğine karşı tutucu olmalarından dolayı; kremin yararı geçici faydalardır denilebilir. Kullanma yöntemlerine bakıldığında da bunun böyle olması şarttır. Yoksa deri üzerinde kılıf olarak kalırlar. Bu nedenle; güzelliği öne çıkartıcı, kusurları örtücü, cilt sağlığı sağlayıcı, hücre besleyici, yaşlanmayı geciktirici, nemlendirici, canlılık verici, ağrı kesici, kas gevşetici, anestezik etkileyici, anti-bakteriyel, anti-mikrobiyal, kaşıntı önleyici, ateşlenmeyi önleyici vb. etkiler için kullanılabilecek mükemmel bir malzemedir.

YAN ETKİLERİ

Yan etkileri ise; krem yapılanmasında da her maddede olduğu gibi, bazı bünyelerde ortaya çıkabilecek olan alerjik durumlar, kızarıklıklar, kaşıntılar, tahrişler,..vb sıralanabilir. İçeriğindeki bazı kimyasalların, o maddeye hassas bünye ve vücudlardaki tepkisi olarak ortaya çıkan belirtilerde uzmanlara danışmak hatta alerjik yapıya sahip olanların kullanmadan önce doktora danışmaları gerekmektedir.

UYARI: bitkisel ürünler, bitki yağları ve bitki özlerinin kullanımıyla ortaya çıkması muhtemel yan etkiler ve bu etkilerden kaynaklanabilecek zararlar hakkında bilgilendirme notu.
.... Sitemiz sayfalarında yer alan bilgiler; konusunda uzman sayılan kişi ve kurumların yayınlarından derlenmekte ve ürün başlıkları altında toplanarak sizlere sunulmaktadır.
Makalelerden derlenen yazılar faydayı duyurabilmeyi, fayda sağlayabilmeyi amaçlayan bilgi içerikli yayınlardır. Dolaysıyla, bilgilendirme dışında ve bilgi verme seviyesinin üstünde kabul edilmemesi gereken detay yazılardır.
Yazılarda aktarılan bilgiler, önerilenler yada tavsiye edilen uygulamalar tedavilerde kesinlikle kullanılması önerilen REÇETE-VARİ /direktifleryazılar olarak algılanmamalıdır.
Keyfe-kader çay-tonik-katkı-bakım-masaj-tadlandırıcı... gibi kullanımların dışında kalan rahatsızlıklara çare olarak kullanmadan önce tıbbi destek aranmalı dolaysıyla doktora danışılmalıdır.
Yazılarda yer alan tavsiyelerin doğrulukları sorgulanmalıdır. Önerilen bitki ve ürünlerin gerek bitki elde ediliş yöntemleri gerekse üretimleri hakkında bilgiler edinilmelidir. Bilgiler; atadan kalma yöntemlerle alınıp-verilmemeli, bitki çeşitlenmelerindeki ve üretimlerindeki yeni gelişmeler çerçevesinde bilgilerin güncellenmesi gerekmektedir.
Yazılar daha ziyade rahatsızlıklarda fayda sağlayan yada sağlayabilecek bilgiler olarak kabul edilip, asıl tedavilere yardımcı, rahatsızlıkları önleyici, tedavileri destekleyici, vücüt değerlerini dengeleyici, eksikleri tamamlayıcı, organizmaları işlevlerine kavuşturucu, bünye bağışıklığını takviye edici, fiziksel ve mental aktiviteleri kolaylaştırıcı, vitamin ve mineral aktarıcı doğal katkıların tanıtımı olarak görülmelidir.
Doktor tavsiyesine her zaman başvurulmalı, doktor kontrolündeki tahlil sonuçlarına göre hareket edilmelidir.
Her madde ve onların sentezlenmesi ile oluşturulan en iyi ilaç bile, dozu ayarlanmadığı sürece zehre dönüşebilir.
Yılan zehiri ve diğer zehirli metaryellerde ilaç yapımında kullanılıyor. Doğada en zehirli bitkilerden de ilaç elde ediliyor. Panzehir üretimlerinde de yine o maddeler kullanılıyor.
Dozu ayarlanmamış "su" da can alabiliyor. Hayatın kaynağı sayılan suyun, aşırı alımında ve saflaştırıldığında zehire dönüşüp ölümle sonuçlanabilen durumlara yol açtığı gibi, en yararlı bitkilerde her ne koşulda ve her ne tarifte olursa olsun, kontrolsüz ve aşırı tüketimleriyle vücutta yan etkiler meydana getirebilmektedir. Vücutta bazı alerjik etkilere neden olabilmektedir.
Bu nedenle her bitki fasılalı ve kontrollü olarak dikkatlice tüketilmelidir. Dikkat edilmezse, kronik rahatsızlıklar göz önüne alımmazsa, bünyede olan diğer hastalıkları, tetikleyebileceği göz önüne alınmalıdır. Eğer bu riskler hesap edilmez yada eldeki bilgilere göre hareket edilirse faydalı olan bitkiler, sağlığı etkileyen zararlı bitkiler konumuna gelebilir.
Her aşırı yüklenmeler gibi fazla vitamin alımıda organizmaya, organlara zarar verebilir. (Ihlamur, adaçayı çok rahatlatıyor, kasları gevşetiyor diye fazlaca alındığında en azından kalp kapakcıklarını ve mide kapakcığını yumuşatır, cinsel uyarımları geciktirebilir...vb..)
Bu nedenle, derlenerek yayınlanan yazılar ve tavsiyeler doktor reçetesi gibi görülmemelidir. Özellikle, kronik rahatsızlıkları olanlar doktora danışarak kullanmalıdır.
Farklı farklı hastalıklardan tedavi görenler, sürekli ilaç kullananlar, kronik hastalıklarla mücadele edenler, alerjik hassasiyeti olanlar mutlaka doktora danışmalıdır.
Özellikle, bitki yağları, extrantları, detoks halleri yoğunlaştırılmış bitki özleri olduğundan, bitki sıvısı olmaktan uzaklaşıp neredeyse ilaç konsantresi konumuna yaklaşmaya başlamıştır. (ilaç ve hap dozajlamasından elbette kat ve kat uzaktır. Ama aşırı tüketimle bu fark azalır. Organlarda olan başka bir hastalığı tetikleyebilir ya da tedavisine sekte vurabilir. Bu nedenle aşırı tüketimden ve süreklilikten kaçınmalı. Kullanıma haftada bir kez olsun ara verilmeli ve kişilerden kişilere değişse de yarar sağladığı tespit edilen oranlarda kalınmalıdır) Sürekli kullanımlar için doktora mutlaka danışmalıdır.
Sürekli kullanımlar yerine fasılalı ve aşırıya kaçmadan alınmakla yetinmeyip, vücutta fiziki değişiklikler gözlendiği gibi mental değişiklikler de gözlenmelidir.
Alerjik bünyeye, kronik rahatsızlıklara sahip olanlar ile sürekli ilaç kullananlar daha dikkatli olmalı ve bu nedenle mutlaka doktora danışılmalıdır. Kullanılan ilaçların etkisini azaltmamak, hesaplanmayan sonuçlarla karşılaşmadan bitkilerden yararlanabilmek için.

SAFRANLI YAŞAMA DAVET EDİYORUZ...

'Sağlıklı yaşama' katkımız olursa ne mutlu bize...

En pahalı baharat olması, değerinden, kıymetinden, etkisinden ve faydasından olan safran; tüm bu özellikleri göz önüne alındığında, karşılığını kat ve kat ödeyen bir baharattır.
Etkisine bakıldığında 'pahalı' kavramının göreceli olduğu anlaşılır. Safranın, 50-80 lira (4-5 $) gibi bir fiyata satılan 1 gramıyla en az 50 fincan çayı 'sağlık iksiri' olarak içebilirsiniz.
Kahvehane çayının yarı fiyatına içebilen 'safran', sizce pahalı olabilir mi? Karşılığını veremese! 'o fiyatlara' ulaşamayacağı gibi, ekimide yapılamaz.
Fiyatını saptayan faktörlerin başında; etkisinin vazgeçilmezliği, dekardan ~0,5 kg elde edilmesi ve üretimdeki meşakkatin derecesi gelmektedir.


Safran Abla