GENEL BİLGİ:
Deniz, göl, akarsu, havuz, deniz çiftliği ayrımına girmeden, deniz mahsullerinin cinslerine girmeden (genel ortalaması alınarak) 'Balık' başlığı altında önemli özelliklerini sıralayacağımız balık eti; A vitamini, B grubu vitaminleri B1 (Tiamin), B2 (Riboflavin), B3 (Niasin), B6 (pridoksin), B-12 (siyakobalamin) vitamini, C vitamini (az miktarda), D vitamini, K vitamini, magnezyum, fosfor, iyot, demir, çinko, selenyum, kalsiyum (özellikle kılçıkları ile yenilebilen hamsi boyutlu küçük balıklarda) gibi mineraller ile doymamış yağlar grubunda yer alan amino asitler bütünlüğünde protein zengini besleyici bir besin kaynağıdır.
Doymamış yağlar arasında yer alan 'hayvansal omega-3 yağı' sadece balıklarda bulunur. Balıklar arasındaki yağ oranlarına bir genelleme yapılmak istenirse, beyaz etli balıkların yağ oranları az, daha koyu renge sahip olan (Ton, Somon, Sardalya gibi) balıklarda yağ asitleri (yağlar) daha fazladır.
Balık, sağlıklı vücuda sahip olmamız için yararlanmamız gereken bir besin kaynağıdır. Yaşadığı deniz ve su kaynaklarına bağlı olarak, mevsimsel zamanlarına bağlı olarak türleri ve taşıdıkları yararlıklar değişkenlik göstersede, balık çok yararlı bir besin kaynağıdır. Özellikle mevsiminde tüketilen balık, bahsedilen tüm faydaları bereberinde taşıyan bir besin kaynağıdır.
En önemli ve ayrıcalıklı faydası, vücudun üretemediği omega yağ asitleri bağlamındadır. Diğer hayvansal kaynaklı besinlerin aksine doymuş yağ yerine, doymamış yağ asitleri grubunda yer alan omega-3 yağı bulunur. En fazla balıkta bulunan son derece faydalı omega-3 yağının en zengin kaynağı balıktır. (Özellikle çiftlik ve havuzlar dışında yetişen ve doğal ortamlarında avlanmış olan soğuk su balıkları ve o balıklardan; özellikle somon, uskumru, sardalye ve ton balığı)
Balık; diğer etlere göre özel vitamin ve mineraller bakımından farklılık göstersede kelimenin tam anlamı ile zengin bir hayvansal gıdadır. Özetle; balık sadece iyi bir protein ve omega-3 yağ deposu değil aynı zamanda çok iyi bir vitamin ve mineral kaynağıdır.
Özellikle mevsiminde tüketilen balık, içerdiği yağ asitleri sayesinde bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi için son derece gerekli olan bir besindir. Balığın gribe ve enfeksiyonlara karşı vücudu koruduğu, yapılan çalışmalarla kanıtlanmıştır. Özellikle sezonunda balık, haftada 2 kez düzenli olarak tüketilmelidir.
Balık etinde bulunan D vitamini, kalsiyum emilimi sağlayarak, kemiklerin güçlenmesine, kansızlığın önlenmesine, A vitamini hemoglabin oluşumuna, demir ve diğer minerallerin oluşmasına / yapılanmasına ve metobolizma tarafından emilimine, kas aktivitelerini desteklenmesinde, göz sağlığını korunmasında, kansızlığın giderilmesinde, kansızlığın önlenmesine katkıları ile anemi hastalığını önlemektedir.
Balığın faydaları sadece vitaminsel bağlamda özetlenecek olursa; balıkta bulunan, özellikle B vitamin grubu, katarakt ve cilt bozuklukları gidermekte, bağışık sistemini kuvvetlendirmekte, halsizliği gidermekte, sindirim ve sinir sistemini geliştirip desteklemekte, migren, kalp hastalıkları, saç beyazlaması, yüksek kolesterol ve diyabeti önlemektedir.
FAYDALARI:
İçeriğindeki A vitamini ve omega-3 yağı ile göz sağlığında çok etkili olan balık, görme özelliğini ve hassasiyetini pozitif yönde etkileyerek göz yapısının korunmasına faydalı olur.
Balıklarda bol olarak bulunan omega-3 yağı gözleri ve görüşü kuvvetlendirmesi yanısıra sarı nokta hastalığına karşıda etkili olur. Sarı nokta (Göz renk ayrıştırma tabakasının sarı renk alarak körlüğe neden olması) hastalığının oluşmasına, ilerlemesine engel olur.
Balıkta bulunan özellikle B grubu vitaminler, gözlerde oluşacak katarakt (Göz bebeği arkasında görmeyi sağlayan saydam tabakanın matlaşması) riskini azaltır.
Balık etinin karekteristik özelliklerinden biride özellikle; kilo vermeye, kolesterolün ve tansiyonun kontrol altına alınmasına yardımcı olmaktadır.
Kırmızı ete göre, çok daha az miktarda doymuş yağ ile kolesterol içeren, kalp dostu olan balığın içeriğindeki omega-3 yağ asitleri kötü kolesterolü (LDL) düşürürken iyi kolesterolü (HDL) artırır.
Balıktan alınan kolesterolün kötü kolestrolü (LDL) desteklemeyip, tam tersine iyi kolestrol (HDL) üzerinde etkinlik göstererek kolestrolü düşme yönünde takviye eder. Balık aynı zamanda, vücudun ürettiği yada beslenme ile geçen kötü kolestrol (LDL) üretimini engelleyip seviyesini düşürmesi dolaysıyla, kalp hastalıkları gelişme riskini de azaltan besinler arasında anılır.
Balık, içerdiği kalsiyum minerali ve D vitamini zenginliği ile kemikleri de güçlendirir. Ton ve sardalya gibi balıkları ile kılçıklarıyla beraber yenilebilecek boyuttaki küçük balıklar, kalsiyum ve fosfor açısından iyi bir kaynak olduğundan, kemik ve iskelet yapısını güçlendirir.
Bu sayede, çocuklarda büyüme sürecinde kemik gelişimine ve kemik sağlığını korumada etkin olan balık, gelişme çağını tamamlamış yetişkinlerde de kemikleri kuvvetlendirir. Kadınlarda menopoz döneminde, insanların yaşlılık döneminde ve kalsiyum eksikliğine bağlı olarak daha çok ortaya çıkan kemik erimesi (osteoporoz) sorunun azalmasında etkili olur. Kemik sağlığını korurken kuvvetli bir iskelet yapılanmasına, içerdiği kalsiyum mineralleri ile katkıda bulunur. Bu özelliği ile kemik erimesi sorunu yaşayanların, menopoz dönemindeki kadınların ve her cinsten yaşlıların bol bol balıki tüketmeleri önerilmektedir.
D vitamini ve zengin kalsiyum içeriği sayesinde kemikler gibi dişleride güçlendirmeye yardımcı olur. Dişleri güçlendirme işlevi ile dolaylıda olsa, sindirim sistemine yardımcı olur.
Omega-3 yağ asitleri hücreler ve hücreler bağlamında dokuların zarara uğramasına neden olan etkenlerin, minimize edilmesini hatta yok edilmesini sağlar. Bu yönüyle balıktan alınan omega-3 yağ asidi, anti-inflamatuar (iltihap önleyici) özelliği taşıyan güçlü besindir. (Özellikle; romatoid artrit / iltihaplı romatizma hastalarında görülen seyrin azaltılmasında, ağrıların giderilmesinde çok faydalı olur)
Omega-3 yağı gibi selenyum mineralide, artrit (vücut tarafından üretilen eklemlerde oluşan iltihap) oluşumlarından, yayılmalarından korur.
Balıkta bulunan selenyum minerali aynı zamanda, tiroid bezlerinin hormon üretimini destekler ve tiroid bezinin yapısını düzenler.
Balığın ihtiva ettiği selenyum zenginliği, cilt kırışıklığını önlemede, saçlara sağlık katmada çok etkilidir.
Ayrıca balık bünyesindeki selenyum ile sinir hücrelerini dolaysıyla sinir sistemini güçlenir. Balığın içeriğindeki selenyum, sinirlilik, stres, gerginlik, asabi halleri giderici özelliği ile rahat uyku uyunulmasına yardımcı olur.
Balığın bileşiminde bolca bulunan balık yağı (DHA: balık yağı. Balık yağı alınırken o sıvı içinde bulunan balık yağının miktarını belirten kısaltma), aynı zamanda nörolojik (beyin, beyin sapı, omirilik ve sinir sistemleri) gelişimin sağlıklı gelişiminde son derece etkidir.
Özellikle somon, uskumru ve ton balığı gibi yüksek oranda omega-3 yağ asitlerini barındıran balıklar başta olmak üzere, balık deprasyona karşı büyük fayda sağlayarak, stresi, gerginlikleri asgari düzeye indirir.
Vücut için çok önemli bir yere sahip olan proteinlerin elde edildiği kaynağın ve ürünün kalitesi ve doğallığıda çok önemlidir. Protein kalitesi açısından en önde gelen besin kaynaklarından biride, deniz balığıdır (özellikle açık denizlerden elde edilenler). Her ne kadar çevresel kirlenme nedeniyle, alanları ve kaliteleri gittikce azalan (hangi besin kaynağı tehdit altında değilki. Eğer tehdit olmasa 'organig gıda' diye bir kategori oluşur muydu?) bir besin grubunu oluşturuyor olsalarda, balıklar kaliteli protein yağlarına (göreceli olarak) haiz grup içinde yer alır. Protein, hücrelerin onarılması ve yeni dokuların yapımı için önemli göreve sahiptir. Bu yüzden protein bakımından zengin olan balık mutlaka tüketilmelidir.
Vücut sağlığı için hatta vücudun oluşabilmesi için şart olan en küçük yapı taşlarımızdan hücrelerin onarılmasında, oluşmasında bir başka anlatımla, organların yenilenmesinde ve istenen yöndeki işlevselliğinde protein olmazsa olmaz durumundadır. Tüm bu zorunlulukların reçetesi olarak balık tüketilmesi gereken bir besin kaynağıdır.
Özellikle mevsiminde tüketildiğinde çok iyi kalitede protein sunan balık, bu yönüyle yeni ve sağlıklı hücre oluşumunu destekleyerek, vücudun bağışıklık sistemini destekler ve ayakta tutar. Sezonunda tüketilen balık; mevsim hastalıklarına, soğuk algınlıklarına, gribe karşı özellikle mevsimsel savunmasını yapar.
Balığın içeriğindeki B6, B12 vitaminleri yanısıra, beyin sağlığı açısından oldukça faydalı olan iyot mineralini ve omega-3 yağınıda içerir. Bu zenginliği nedeniyle; düzenli balık tüketimi, gerek beyin sağlığı gerekse zihin ve fiziki sağlığı korumanın reçetesidir. Gelişme çağındaki çocukların zeka gelişimini ve öğrenme kabiliyetlerini destekler. Onların oluşturduğu toplulukların zeka ortalamasını yükseltir.
Hamilelik döneminde (özellikle ilk 3 ayında) balık tüketimi bebeklerin algılama, öğrenme becerilerini yükseltmekte, tutma, yürüme, kavrama gibi fiziksel fonksiyonlarında ilerlemeler sağlamaktadır.
Bebek ve çocuklarda algılama seviyesini yükselten, zeka gelişimini destekleyen balığın bileşimindeki balık yağı (DHA: balık yağı. Balık yağı alınırken o sıvı içinde bulunan balık yağının miktarını belirten kısaltma), aynı zamanda çocuğun, nörolojik (beyin, beyin sapı, omirilik ve sinir sistemleri) gelişimini destekler.
Balık, alzheimerle mücadele etmekte son derece yararlar sağlayan bir besin kaynağıdır. Düzenli balık tüketip dengeli beslenmeye özen gösterenler arasında alzheimer hastalığı oldukça azdır. Alzheimer hastalığına karşı balık içerikli beslenmeye geçmek, hastalığın gelişmesine, ilerlemesine karşı fayda sağlıyacaktır. Balık yağının ve omega-3 yağ asidi alzheimer riskini düşürmesi yanısıra ilerlemesini de önler.
Balığın zenginliklerinden omega-3 ve diğer yağ bileşiklerinin faydalarından biri de hafızayı güçlendirmesi, zihinsel düşünceyi kuvvetlendirmesi ve alzheimer hastalığının yol açtığı hafıza kaybını önlemede çok aktif olmasıdır.
Balık, içeriğindeki hücreleri yenileyen kaliteli bol proteinler ve hücreleri besleyen yağ bileşikleri sayesinde genç kalmayı sağlayan besinler arasında yerini alır. İşte balıktaki bu yağ türü ve yağ asidi, hücreleri yeniliyor. Balık, içeriğndeki yağ asitlerinin kalitesi ve türü ile hücrelerin yapıtaşları olan amino asitleri neredeyse yeniden yapar. Balığın bünyesindeki kaliteli proteinleri, sindirim sırasında amino asitlerce parçalanarak, hücrelerin kendilerini yenilemelerinde inşaa malzemesi olurlar. Büyüme, gelişme ve yaşam süreci içinde yeterince protein alınamazsa, vücudunuzun yaşlanma hızıda doğal olarak artar. Yaşlanma sürecini yavaşlatarak görüntülerde kırışıklardan uzak kalmak, dinç bir beden ile yaşamı noktalamak isteyenler balık tüketmeye gayret göstermelidirler.
Balıktaki omega-3 gençlerde diyabet riskini önemli ölçüde azalttığı gibi, hastalığına karşı koruma sağlar. Hastalığa yakalanmış olanlardaki insülinin işlevini artırarak diabet tip-2 hastalığı sorunlarına karşı fayda sağlar.