GENEL BİLGİ:
Fındık; B grubu vitaminleri B1 (Tiamin), B2 (Riboflavin), B3 (Niasin), B6 (pridoksin) vitamini, B9 (folik asit), C vitamini, E vitamini, magnezyum, potasyum, fosfor, demir, çinko, bakır, selenyum, sodyum, manganez, kalsiyum gibi mineraller, diyet lifi ile doymamış yağlar grubunda yer alan (omega-3 ve omega-6 gibi) amino asitler bütünlüğünde protein zengini besleyici bir besin kaynağıdır.
Fındık, oleik yağ bakımından en zengin olan bir besin kaynağıdır. Yağı yapısal olarak zeytinyağına çok benzerlik gösterir. Fındık bağlamında fındık yağı incelendiğinde bu durum açıkca görülmektedir. Fındık yağında; en fazla oleik yağ asidinin bulunur. Oleik asitin ardından sırasıyla linoleik, palmitik, stearik ve linolenik yağ asitlerinin izler. diği belirlenmiştir. Oleik asidin (Alfaoleik ve beta-oleik asit olarak bulunan doymamış bitkisel yağ) yüksek oranda bulunması yağa dayanıklılık kazandırmaktadır. Fındık yağı, yapı olarak zeytinyağına en yakın yağ olarak tanımlanır.
Fındık yağındaki yağ asitleri bileşimininin kaynağını teşkil eden oleik asitinin (%80 oranında), kanda kolesterolün yükselmesini önlediği, kolesterolü %25-26 oranında düşürdüğü araştırmalar sonucu ortaya koyulmuş.
Fındık ayrıca bileşiminde bol miktarda bulundurduğu oleik asiti ile, kan şekerini düzenlediği, kalp-damar hastalıklarına karşı koruyucu etkiye sahip olduğu ve kalp hastalıklarında koruyucu olduğuda araştırmalar sonrasında ortaya çıkmış.
Organizmanın büyümesi ve sağlıklı gelişmesi için gerekli olan linoleik asit (omega-6 yağı), esansiyel bir yağ olup omega-3 yağı (alfalinoleik asit) gibi vücut tarafından üretilemez. Bu nedenden dolayı vücut metobolizması bu maddeyi gıdalar yoluyla almaktadır.
Fındık ve ondan üretilen fındık yağı, oleik asit ve linoleik asit gibi iki önemli yağ asidini bir arada, bileşiminde bulunduran nadir besinlerden birisidir.
Fındığın muhteviyatında yer alan omega-3 yağı ve E vitamini türü olan gama-tokoferol (tokol: yağda eriyen E vitamininde dahil olduğu yağların oluşturduğu bileşen, tokofel ise; bu bileşenlerin yer aldığı alfa ve beta başlangıç kodlu gruplardan biri) gibi elementler, kandaki ve damarlarda damarlarda biriken kolsetrolü temizler. Fındık bu içeriği ile insan yaşamının en çok tehdit edenlerden birini defederek kalp ve damar sağlığına iyi gelir.
Fındıkta sodyumun düşük magnezyum, kalsiyum ve potasyumun yüksek olması vücutta kan basıncının düzenlenmesinde rol oynamaktadır.
Fındığın tuz oranı, içme suyunda bulunan miktarlardan daha düşüktür. Bu nedenle tuz bakımından düşük beslenmelerde fındık avantaj teşkil etmektedir. Fındıkta tuz oranının çok küçük miktarlarda olması nedeniyle, yüksek tansiyon rahatsızlığı olan hastalarda da fındık tüketimi, 'tuz' bağlamında bir sorun oluşturmaz.
Fındıkta bulunan E vitamini, doğal antioksidan olduğundan, ürüne dayanıklılık sağlaması yanında beslenme açısından da büyük öneme sahiptir. Fındık yağı alfa-tokoferol bakımından da oldukça zengindir. Alfa-tokoferol (tokol: yağda eriyen E vitamininde dahil olduğu yağların oluşturduğu bileşen, tokofel ise; bu bileşenlerin yer aldığı alfa ve beta başlangıç kodlu gruplardan biri) insan vücudunda kas dokularının ve üreme sisteminin normal fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için önemlidir.
Fındığın bünyesinde bulunan Tokoferoller (Tokol: yağda eriyen E vitamininde dahil olduğu yağların oluşturduğu bileşen, tokofel ise; bu bileşenlerin yer aldığı alfa ve beta başlangıç kodlu gruplardan birini işaret ederken, Tokoferoller tanımı grubun tamamı kapsar) özellikle katı ve sıvı yağlarda antioksidan etki gösteren, insan sağlığı için yararlı bileşiklerdir. İçeriğini oluşturan bileşimleri ile aralarında kalp damar rahatsızlıklarının da bulunduğu pek çok hastalığa engel teşkil etmekle kalmaz, kanda meydana gelen lipit oksidasyonunu (oksitlenip kötücül olmasını) azaltarak kalbin çalışmasını rahatlatmaktadır. Fındık böylece; yağların oksidasyonunu (serbest radikallerin oluşumunu) ve hücrenin oksijenli bileşiklerle tahribini önler.
Fındık; vücutta karbonhidrat, protein ve yağ metabolizmasının düzenleyicisi durumundaki B1 (Tiamin) vitamini, B2 (Riboflavin) vitamini ve B6 (pridoksin) vitamini için kaynak olması yanısıra, antioksidan E vitamini bakımından bitkisel yağlardan sonra en iyi kaynaklardan birisidir.
FAYDALARI:
Fındık içeriğinde bulundurduğu, protein, lif, E vitamini, B1 vitamini, B5 vitamini ve fosfor başta olmak üzere vücudun enerji ihtiyacına kaynaklık eden bir besin kaynağıdır. Enerji işlevselliğinde anahtar rol oynayan fosfor minerali, bir molekülün bir başka moloküle (şeker - yağ - şeker dönüşümü gibi) dönüşümü için hep fosfor gerekmektedir.
Bu nedenle "bir avuç fındık her derde devadır" denilmesine sevk etmiştir insanları. Olaysıyla alınan fazladan bir avuç fındık, enerjinin serbestleşmesine fazladan katkıda bulunur. Bu fazladan enerji serbestliği beyin metobolizmasına yansıyarak düşünme, zeka işlevselliğini artırdığı gibi, enerji çokluğu vücut metobolizmasına da yansıyarak daha enerjik gün geçirilmesini sağlar.
Fındığın (1 avuç 50 gr) vücutta oluşturduğu enerji fazlalığı (organların talepleri dışında) elbette kendisine gideceği, kendisini yakarak vücudu rahatlatacağı işlevler arayacaktır. Bu spor gibi aktiviteler olabileceği gibi, çok hareketlilikle sınırlı kalan hayat akışıda olabilir.
Afrodizyak bir madde olmamasına rağmen cinsel aktiviteleri öne cikartılmasına sebep olan fındık, bu enerji fazlalığını sağlamasından dolayı cinsel gücü artıran besin olarak yaşam döngüsü içindeki yerini almıştır. Enerji artımı ve kan dolaşımını hızlandırması cinsel aktivitenin oluşması için bedeni hazır hale getirir.
Bu yönüyle fındık, sadece yetişkinlere değil, gelişme çağındaki çocuklara; kaliteli bir beslenme imkanı, halsizliği yok eden bir hareketlilik, güçlü metobolizma gelişimi, organların doğru çalışması yönündeki katkılarıyla enerji dolu sağlıklı bir yaşam süreci verir.
Fındık içerdiği magnezyum minerali, kemik yapılanması için çok önemli olan kalsiyum miktarının vücutta dengeli olarak kalmasında ve dağılımının düzenlenmesinde çok önemli bir rol oynar. Fazla miktarlarda alınan yada yoğunlaşması dengeli olmayan kalsiyum, kaslarda gerilimlere neden olur. Vücuda giren kalsiyumun kalmasına ve çıkmasına denge getiren magnezyum bu yönüyle, kemik gelişimine, sağlam iskelet oluşmasına ve en önemlisi kemik erimelerine karşı bir yararlı bir mineraldir.
Gerek kalsiyum gibi kemikleşme iddiası olan minerallerin, gerek sinirsel travmalarla, gerekse ağır-yorucu bedensel faaliyetlerle ortaya çıkan gerilimlerin, kasılmaların ilacı yine magnezyumdur. Magnezyum, özellikle spordan sonra ortaya çıkan kramların, spazmların, gerginliklerin önüne geçer. Kas gerginliğini azaltır ve kas yorgunluğunu ve ağrıları önlemek için mücadele etmesinin yanısıra, kasları dinlendirerek (işlevlerine kavuşturarak) kas gücünü artırmaya da yardımcı olur.
Fındığın muhteviyatında yer alan omega-3 ve omega-6 yağı ve E vitamini kandaki ve damarlarda damarlarda biriken kolsetrolü temizler. Fındık bu içeriği ile insan yaşamının en çok tehdit edenlerden birini defederek kalp ve damar sağlığına iyi gelir.
Fındık kalp sağlığını koruyan sağlıklı yağlar içeriyor. Oleik asit (doymamış yağ) için iyi bir kaynak fındık, kötü kolesterol (LDL) seviyesinin düşürülmesine iyi kolesterolün (HDL) seviyesini yükseltmeye fayda sağlıyor.
Fındığın kolesterolün düşürülmesinde ve kalp krizi riskini azaltmada yardımcı olduğu, içerdiği yüksek kalsiyumdan ötürü kemikleri ve dişleri güçlendirmede yardımcı olduğu, insana günlük yaşamda enerji verdiği belirtilmektedir.
Fındık, damar içi yağlanmaları (kolestrol) giderip, damar çeperlerini temizleyip damar iç kesitini genişletmesi, dolaysıyla kan akış yolunu rahatlatması sonucu olarak kan akışkanlığını sağlayarak kan basıncını düşürür. Böylece kalp, kan pompalamakta zorlanmaz, normal ritmini korur (ritim bozukluklarını önler), ana ve tali arterler işlevselliklerini korur. Dolaysıyla kan rahatca dokulara ulaşarak kalp ve damar hastalıkları riskini azaltır.
Fındık; kalp krizi ve felcin en önemli oluşturucularından olan kan pıhtılaşmasını (omega-3 yağının içerdiği alfa-linolenik asit) engeller. Böylece kan dolaşımının düzenli ve düzgün olmasını (ritmin bozulmasını önler) sağlayarak, kalp hastalıklarına yakalanma riskini azaltır.
Kalp ve damar (kardiyovasküler sistem) dostu durumundaki fındık aynı zamanda kandaki trigliserid yani serbest yağ oranlarının düşürür. Kanın akışkanlığını sağlayarak damar içinde kanın pıhtılaşma, koyulaşma riskini yok eder. İnme gibi, kan pıhtısı ile tıkanma gibi rahatsızlıklardanda korumuş olur.
Fındıktaki omega grubu yağlar, kalp ve damar sağlığını koruyucu özelliğine bağlı olarak kan şekerinin düzenlenmesine yardımcı olur. Kan basıncını düzenlemekle hipertansiyon sorunu olanlarda tansiyonun yükselmesini önler. Kan şeker seviyesini, kan basıncını düzenlemede etkili olan omega grubu yağlar, bu haliyle kalp yetmezliği risklerinimve kalp hastalıklarını minimize etmiş olur.
Fındık, içeriğindeki antioksidanlar ile kalp hastalıklarına neden olan zararlı maddeleri yok etmeklede, kalp sağlığına hizmet eder. Böylece kalbin hastalıklara yakalanma riskini önemli ölçüde azaltmış olur.
Fındığın gerek ihtiva ettiği yağların beslemesi gerekse vücutta enerji üretimine sağlaması yönüyle, beyin sağlığına katkısı oldukça fazladır. Fındık içeriğinin ona kattığı zenginliklerle; beyin metobolizmasını enerjilendirip beslemesini, hafızanın kuvvetlenmesini, zeka gelişimini destekler.
Çeşitli vitamin, mineraller, lifler ve yağlar barındıran fındık, beyin fonksiyonlarının gelişimini destekleyerek, düşünce, organ yönetimi, öğrenme, zeka gelişim sağlığımızı şekillendirebilen son derece faydalı bir besindir.
Fındığın içeriğindeki B6 (pridoksin) vitamini; elektrik sinyallerinin işlevselliğini artırarak ve sinir sisteminin düzgün şekilde çalışmasını sağlayan en önemli bir faktörlerdendir. Ayrıca B6 (pridoksin) vitamini; sinirin kılıfı olan miyelinin oluşması, sinir sistemimizin sağlıklı bir şekilde işlev gösterebilmesi için gerekli olan seratonin, melatonin ve epinefrin gibi hormonların salgılanması işlevlerinde büyük bir pay sahibidir.
Beyni enerjilendirmesiyle, beyin metobolizmasını zenginleştirmesiyle beyin işlevselliğini sağlıklı ve sürekli modda tutan fındığın; alzheimer hastalığına iyi geldiği, zeka gelişimini desteklediği, öğrenme yeteneğini artırdığını, hafızanın güçlenmesini sağladığı, anksiyetenin azalmasına katkı sağladığı araştırmalarla görülmüş.
Beden sağlığının ruh sağlığına pozitif etkileri bilindiğine göre fındık, "ruhsal ve bedensel sağlıklı olabilmek için mutlaka tüketilmelidir" sonucuna ulaşmak hiçte zor değil. Bedensel enerji eksikliği hissedenlerin, gelişme çağında olanların, ağır işlerde çalışanların, doğal performans takviyesi isteyenlerin, beslenme listelerini tamamen sağlık üzerine kurmuş olanların mutlaka tüketmesi gereken besinlerdendir.
Beyin sağlığına ve eneji dolu olmasına içeriği ile katkıda bulunan fındığın, zenginliklerinden olan omega-3 yağı ve diğer yağ bileşiklerinin faydalarından biri de hafızayı güçlendirmesi, zihinsel düşünceyi kuvvetlendirmesidir.
Fındık içeriğindeki yüksek yağ bileşikleri ve diyet lifleri sayesinde tokluk hissi oluşturarak kilo kontrolüne yardımcı olur. Fındık, kalori bakımından yüksek olsada günde 1 avuç (20-25 gr) fındık tüketimi iştah kontrolünü sağladığından kilo vermeyi kolaylaştırır. Sağladığı mineral ve yağ asitleri ile açlık asitlerini nötürülize edip iştahı keserken, besliyiciliği ile de metobolizmanın ihtiyacını karşılar. Sindirimi sırasında verdiği kaloriden daha çoğunu metobolizmaya yaktıran fındık, bu yönü kilo verdirici besinler arasında yerini alır.
Kilo ve iştah kontrolüne tokluk verme ile yardım eden fındık, dolaylıda olsa tip-2 diyabet riskini ve ilerlemesini azaltır. Fazla kilo, yüksek şeker ve diyabet riskini de beraberinde getiriyor olması diyabet tip-2 riskini yükseltir. Diyabet riskini azaltan omega grubu yağlar, yetişkinlerde ve gençlerde diyabet riskini önemli ölçüde azalttığı gibi, diyabet hastalığına karşı da koruma sağlar. Hastalığa yakalanmış olanlardaki insülinin işlevini artırarak diabet tip-2 hastalığı sorunlarına karşı fayda sağlar.
Diyabet hastalığında karşılaşılan en sık sorun kan şekerinin yükselmesini, fındık dengelediğinden diabet hastaları rahat etmekle kalmaz, aynı zamanda kalp hastalıkları risklerinide minimuma indirmiş olurlar.
Fındığın bünyesindeki E vitamini, kandaki kırmızı kan hücrelerinin parçalanmasını önleyerek kansızlığın çoğalmasını önlüyor. Aşırı kansızlıktan kaynaklanan anemi hastalığının riskini azaltıyor.
Fındık, içerdiği yağ asitleri ve vitaminleri sayesinde bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi için son derece gerekli olan bir besindir. Balığın gribe ve soğuk algınlıklarına, halsizlikle kendini belirgin yapan enfeksiyonlara karşı vücudu enerjilendirerek korur. Kan yapısının ve kan dolaşımının dengelenmesine katkıda bulunarak oluşturduğu bağışıklık kalkanı ile; ateş, soğuk algınlığı ve diğer hastalıkların oluşma riskini azaltıyor.
Fındık, beta-sitosterol gibi bileşiklerinde olduğu flavonitler (ajan - casus madde. Kanserli hücreleri daha ilk anda farkedip metobolizmayı uyaran) olarak bilinen fitokimyasalları ve kanserli hücre oluşumuna zemin oluşturan serbest radikallerle (kalıcı, oksitlenmiş yağlar) mücadele eden antioksidanları içermekte. Bu mineral ve bileşimlerle elde edilmiş koruyucu güç; kanserli hücreleri daha başlangıç aşamasında yok edebilmektedir. Bu çerceve içersinde fındık, meme ve prostat kanseri riskini azalttığı, kanser gelişimini yavaşlattığı ve ilaçla tedavi sırasında fayda sağladığı görülmüş. Ayrıca, içeriğindeki antioksidanlarla birlikte hareket eden yada türevleri flavanoidler UVA/UVB (Zararlı güneş ışınları. Daha az tehlike arzeden %95 UVA ve çoğu ozon tabakasınca emilen ve bulutlardan ve camdan geçemeyen büyük tehlike arzeden %5 UVB) ışınların sebep gösterildiği cilt kanserine karşıda etkili olduğu bilinmekte.
Birçok sebze, meyve ve baharatta olduğu gibi herhangi bir bitkinin kanser hastalığını birebir tedavi ettiği söylenemez. Tümünde geçerli olduğu gibi, kanser tedavisi sırasına yardımcı yiecekler olarak fayda sağlayabilirler: İlaçların verdiği dozları tutturabilmek için yan etkileri göz ardı edilse bile (tamamen yarar sağlayacağı kabul edilerek) kilolarca tüketilmeleri (yanlış terkiplerin olabileceği kabul edilerek) gerekmekte.
Zehirin ana tabanı proteinlerdir. Protein olmazsa metobolizma çalışmayacağı gibi hücre oluşumuda olmaz. Hal böyle iken, yılan, böcek sokması ile vücuda alınan protein tabanlı zehir insanları öldürür. İşin garip tarafı, zehirlere karşı verilenlerde o hayvanların zehirinden türetilen panzehirlerdir. Demekki burada maddenin cinsi değil, miktarı ön plana çıkar. Tıpkı salgınlara karşı, o salgını oluşturan mikrobun (dozu ayarlanmış, sersemletilmiş) kendisinin aşı olarak uygulanması gibi. Hayat kaynağı olan su, aşırı fazla tüketildiğinde, toksin etkisi gösterebilmektedir.
Bu çercevede değerlendirildiğinde bitkiler birebir kanser tedavicisi değil, kanser oluşumunun önüne geçen, kanser faktörlerini yok eden, kanser riskini azaltan (doğal beslenme) ve ilaçla tedavisi sırasında katkılarda bulunuyorlar. Özetle; doğal beslenme her biri farklı kanser türlerine (sindirim, emilim şekil, taşıdığı vitaminler ve mineraller ve yağ asitleri farklılıklarına göre) hitap etselerde, düzenli doğal beslenme metabolizmanın kansere karşı direncini arttırıyor.
Fındıktaki yüksek lif içeriği, bağırsak sağlığı için oldukça yararlı bir rol üstleniyor. Yüksek lif tüketimi bağırsak hareketlerini aktif hale getirip, sindirim sisteminin işini kolaylaştırdığından, günlük yeterli miktarlarda çiğ fındık tüketimi kabızlığın tedavisinde kullanılabiliyor.
Fındğın içeriğinde bulunan antioksidanlar, cilt bağlamında faaliyet gösteren, cilt dokusu üzerinde gelişen zararlı serbest radikallerle mücadele ederek, cildin daha sağlıklı görünmesine, gelişmesine yardımcı oluyor. Aynı zamanda UVA/ UVB ışınlarının neden olduğu deri kanserine karşı koruma kalkanı oluşturması yanısıra, cilt sağlığına bünyesindeki yağlarla bulunduğu katkıları ile deri hücrelerini besliyor. İçeriğindeki flavanoid bileşimler aracılığı ile yaşlı hücrelerden haberdar olup onların yenilenmesine katkıda bulunuyor.
Fındık bünyesindeki E vitamininin de desteğiyle yıpranmış hücreleri, ölü hücreleri yok ederek, daha sağlıklı ve daha genç görünümlü bir cilt sağlıyor. Hücreleri beslemesi, ölü ve yıpranmış hücreleri yok ediyor olması ilede, yaşlanma belirtisi sayılan kırışıklıkları minumuma indirip, kırışma hızını yavaşatıp yaşlanmanın önüne de geçmiş oluyor.
Fındık, hamilelik döneminde enerji vermesi, kan dolaşımı, kalp sağlığı gibi faydalar sağlamasının yanında barındırdığı vitamin ve minerallerle metobolizmanın ve bebeğin ihtiyacını karşılamada çok yardımcı olur. Gerek anne karnındaki gerekse emzirme aşamasındaki bebeğin, mineral ihtiyacını karşıladığı gibi iyi bir beyin yapılanması üzerinde de etkili olur. Elbetteki herşeyin dengede ve yeterli olması üzerinde büyük bir hassaiyet gösteren hamilelik aşamasında aşırı alımlardan kaçınılmalı, hatta "bu faydalıdır o halde tüketmeliyim" yerine mutlaka doktora danışılmalıdır.