TİROİD

ENERJİ DÜZENLEYİCİ DEPOLAYICI
Triodotironin (T3) Tiroksin (T4)

HORMON BEZİ

Safran Abla Safran Abla Safran Abla Safran Abla Safran Abla Safran Abla Safran Abla Safran Abla

TİROİD GENEL TANIM

HİPOTİROİD BESLENME

HİPERTİROİD BESLENME

HAŞİMATO BESLENME

GUATR-GAVES-NODUL

FITIK BEL BOYUN AĞRI


TİROİD ve HASTALIKLARI

GENEL TANIMLAMA

TİROİD BEZİ ve İŞLEVİ:

Tiroid bezi, boyunda Adem Elması denilen kıkırdağın altında, kelebeğe benzeyen bir şekle sahip hormon bezidir. Vücudun enerji kullanması ve depolamasıyla ilişkili olan 'tiriodotironin (T3; 3 bağı olan iyot) hormonuna' meydana getiren 'Tiroksin (T4; 4 bağı olan iyot) isimli hormonunu' üretmektedir.

T1, T2, T3 formundaki trioid hormonlarının hepsi dönüşmüş T4 hormon formudur. Tirioid bezince T4 formunda üretilen hormon, kan sistemi ile dokulara ulaşan T4 hormonu, dokularca depolanır. Vücudun ihtiyaç hissettiği durumlarda gerekli tiroid formuna dönüşerek (aktifleşerek) metobolik eksiklikleri tamamlar ve sistemi güçlendirir.

Beynin alt tabanı seviyelerinde burun kökünün hemen arkasında yer alan kemik yapısının içine yerleşik, fındık büyüklüğündeki 'Hipofiz bezinin' ürettiği TSH (Tiroid uyarıcı hormon) hormonları, T4 hormonlarının üretiminin belirleyicisi durumundadır.

Tiroid hormonu eksikliğinde; Tiroid bezini uyararak hormon üretime geçmesini sağlayan TSH hormonunun tiroid bezine ulaşması ile Tiroid bezi T4 hormonu üretmeye başlar. Triodin ürettiği T4 hormonu aktif olmayan bir hormondur. İşlevi Aktif T3 hormonunu ortaya çıkarmaktır.

Kan dolaşımına girerek vücud içinde yayılıma geçen T4 hormonu, dokulara ulaştığında form değiştirerek aktif yapıya (T3 hormonuna) dönüşüyor. Beyin Hipofezi bezi tarafından üretilerek Tiroid bezini uyaran TSH (Tiroid uyarıcı hormon) hormonunun salgılattığı aktif olmayan T4 hormonu, dokulara ulaşması ile aktif olan T3 hormonuna dönüşmüş oluyor.

T4 hormonu aktif olmayan, T3 hormonu aktif olan tiroid hormonu kabul edilmesinin başlıca nedeni, dönüşüme kadar sadece organlara doğru kan dolaşım sistemi içinde yol alan hormon, dokulara ulaştığında aktif hale geçerek (T3 hormonuna dönüşmesi) hücreler-çekirdek-DNA bağlantısını gerçekleştiriyor.

Çekirdek içinde bulunan DNA ile bağlanabilmesi için gerekli ilk adımı atarak, çekirdeğinin yüzeyinde bulunan çekirdek reseptörü (alıcısı) küçük deliğin/kapının üzerine yerleşiyor. Bu delikten DNA alıcısı ile bağlantısını gerçekleştiren aktif T3 tiroid hormonu metobolizmanın çalışmasını hızlandırmış oluyor. (Tiroid bezi ve ürettiği hormonlar için: Vücudun enerji kullanması ve depolaması işini üstlenmiş olan metobolizma yapısının hızlandırıcısı / çalıştırıcısı denilebilir)

Metabolizmanın çalışmasını kontrol eden ve yaşamsal fonksiyonlar için gerekli olan tiroit hormonları eğer düzensiz salgılanırsa ciddi rahatsızlıklara yol açabilmektedir.

Tiroid hormonu normal değerlerden daha fazla salgılanırsa metabolizma hızlanır ve hipertiroidi hastalığı gelişir. Eğer daha az salgılanırsa bu duruma da hipotiroidi denir, metabolizma hızı azalır ve hipotiroidi hastalığı ortaya çıkar. Diğer tiroidsel rahatsızlıkların oluşumunda, gelişiminde ve bünyesinde bu temel faktörler yer alır.

Tiroid hastaları ilaç tedavilerinin yanı sıra bazı gıdalardan uzak durup, bazılarını beslenme listelerine alarak yaşamlarına devam etmek durumundadırlar. Tüketilen gıdalar tiroid bezinin salgıladığı hormon seviyelerini etkiler. Hormon seviyesinin azalması yada çoğalmasıda hastalığı artırdığından, beslenmelerine dikkat etmek zorundadırlar.

Örneklemek gerekirse; keten tohumu, hindistan cevizi, balık ve yeşil mercimek gibi yiyecekler tiroid bezinizin daha iyi çalışmasını sağlarken, kafein, tütün ve alkol içeren ürünlerlerle, şeker ve şeker yoğunluğu taşıyan yiyecekler tiroid bezi için zararlıdır. Bunların tüketimine dikkat edilmeli, zorunluluk taşımayanları mümkünse hiç tüketilmemelidir.

Tiroid hastalığı için su çok önemlidir. Günde 2-2,5 litre civarında (bedensel büyüklüğe bağlı) su tüketilmelidir ama sulardaki klor ve florun fazla olması tiroid bezine zarar vereceğinden, içilen suyun mineral yapısına dikkat edilmelidir. Bazı minerallerin fazla olması iyot hastalığını ilerletir hatta guatra neden olur.

Hem tiroid hastalığından korunmak, hem tiroid hastalığının tedavisi için iyotlu tuz tüketilmeli ama hastalığın farklı türlerinde ve farklı türlere dönüşmemesi için hem tuz, hemde iyot alımına dikkat edilmelidir. Tiroid hastalıklarından korunmak için çok faydalı olan iyotlu tuzlar, bu hastalığa yakanmış olanlar için hastalığı şiddetlendiricisi konumunda olabilirler.

T4 hormonunun T3’e çevrilmesinde faydalı olan selenyum ve selenyumlu yiyecekler mutlaka beslenme listemizde olmalı ama yüksek miktarlara çıkılmamalı. Yüksek dozda selenyum alındığında, T3 -T4 hormon dengesizliği ortaya çıkar, Hipofiz bezinin ürettiği TSH (Tiroid uyarıcı hormon) ve T4 hormonu artar, T3 hormonu azalır, kilo alınır hormonu azalır. çinko, E vitamini ve B6 vitamini içeren gıdaların yeteri kadar yenmesi tiroid sağlığı için büyük önem taşır.

Kabızlık problemi olan hipotroidi hastaları çok sutüketmeleri yanı sıra lifli-bol posalı yiyeceklerle kendini korumalı ama çok fazla lifli yiyecek kullanımının, diğer yiyeceklerle alınan (Tiroid bezinin ürettikleri değil) tiroid hormonlarının emilimini engelleyeceğide bilinmelidir. Dolaysıyla lif içeren yiyeceklerinde tüketimi dengeli olmalıdır.

Yine aynı şekilde tiroid tedavisi için çok önemli olan Çinko, E ve B vitamini içeren gıdalarda da aynı duyarlılıkları göstermek gerekir. Dengeli ve yeterli miktarlarda tüketilmeli "yararlıdır" denilerek aşırıya kaçılmamalıdır. Doktor tavsiyelerine göre hareket edilmelidir.

TİROİD HASTALIKLARI:

Hipotiroid: Tiroid bezinin az hormon salgılaması,
Hipertiroid: Tiroid bezinin aşırı hormon salgılaması,
Guatr: Tiroit bezinin dışa büyümesi. (Tiroid bezinin büyümesi her zaman fonksiyon bozukluklarına yol açmadığı gibi, trioid büyümesi guatr ilede ortaya çıkmayabilir)
Gaves Zehirli Guatr: Zehirli tiroid yada zehirli hipertiroid türü tiroid hastalığı.
Nodül: Tiroid bezi içersinde bölgesel (iç) büyüme.

ETKİN OLAN MADDELER:

Tiroidin sağlıklı çalışması için beynin TSH üretmesi, bunun tiroid bezini uyararak T4 ve T3 üretilmesi ve sonrasında hücrelerin metabolik hızlarının aktive edilmesi için 10 besin maddesi başlıca rol oynuyor.

PROTEİN
İYOT
SELENYUM
ÇİNKO
MAGNEZYUM
E Vitamini
B2 ve B12 Vitamini
C Vitamini
D vitamini
A Vitamini

BESLENME KRİTERLERİ:

İyotlu tuzda dahil olmak üzere bazı ürünler hem faydalı hem zararlılar listesinde yer alabilir. Bunun nedeni bazı tiroid hastalıklarının hormon azlığından bazı tiroid hastalıklarının ise hormon fazlalığından baş gösterip, hastalık derecesini yükseltmesindedir. Doktorun ilaç tedavisi ile amaçladığı kandaki hormon seviyesini düzenleme amacına uygun olması için önerilen beslenme listeleri kendi içlerinde çelişkili duruma düşebiliyor.

Hastalığın bazı türlerinde hormon sayısını yükseltmek gerekirken, bazı türlerinde düşürmek gerekiyor olması, GENEL TİROİD HASTALIĞI kategorisi için önerilen 'kullan-kullanma' listelerinde çelişkili gibi gözüken besin tavsiyelerini ortaya çıkarabiliyor. Burada esa olan doktorun tayin ettiği yada doktora onaylatılan besinleri kullanmaktır. Önerilen tüm besinler; doktor reçeteleri ile sağlanan tedaviyi kolaylaştırıcı olarak ele alınmalıdır.

TÜM TİROİD HASTALIKLARI İÇİN:

Tiroid hastalıklarında; özellikle omega-3 ve diğer doymamış yağların tiroid fonksiyonlarını düzenleyici etkileri vardır. Bu nedenle trioid hastalıklarında; balık tüketmek çok faydalı bir beslenme türüdür.

Protein eksikliğini hayvansal kaynaklardan giderip dengeli beslenmeyi tamamlayabilmek için; Tavuk eti (doymuş yağ içeren deri hariç), hindi (doymuş yağ içeren deri hariç) ve yağsız kırmızı et tüketilmeli.

Protein eksikliğini bitkisel kaynaklardan giderip dengeli beslenmeyi tamamlayabilmek için; başta yeşil mercimek olmak üzere kurubaklagiller tüketilmeli.

Lif oranı yüksek, E Vitamini ve Çinko minerali bakımından zengin olan Keten tohumu beslenmeye ilave edilebilir. (Günde 1-2 yemek kaşığı taze öğütülmüş keten tohumu; salatalara karıştırılarak, sebze yemeklerine ve çorbalara piştikten sonra katılarak tüketilebilir). Yine çinkoca zengin badem çeşitli şekillerde tüketilebilir.

Tiroid T4 hormon ve TSH (Tiroid uyarıcı hormon. Tiroid bezinin çalışmasını düzenleyen Hipofiz bezinin ön lopunda üretilerek salgılanan, peptid yapıda hormondur. Beynin tabanında, burun kökünün hemen arkasındaki kemik yapısının içinde bulunan fasulye/fındık büyüklüğündeki salgı bezi) hormonları, 'Selenyum' minerali eksikliğinde yükselişe geçer.

Selenyumca eksik beslenmede; T4 ve TSH hormonları yükselişe geçip hipertiroid hastalığını tetiklerken, tiroid T3 hormonunu düşürerek Hipotiroid hastalığınıda tetikler. Selenyumca eksik beslenme sonucu bir tiroid rahatsızlığının çıkma olasılığı oldukca yüksektir. Selenyum eksikliği tiroid hastalığının tetikcisi, oluşturucusu ve geliştiricisi olabilir. Bu nedenle Selenyum minerali de tiroid hormonu için önemli rol oynamaktadır. (Selenyum için balık, karides, dana karaciğeri, hindi ve dana eti, mercimek, mantar, susam, ceviz, ay çekirdeği tüketilmelidir) 

Hipotiroid (hormon eksikliği) hastalığında, iyot ve selenyum eksikliği aynı anda gerçekleşmişse, hastalık şiddeti daha da artar..

Sağlıklı ideal yaşamın birinci kuralı sağlıklı ve dengeli beslenme ise ikinci kuralıda düzenli spor, egzersiz yapmak ve hareketli olmaktır. Metobolizmanın daha iyi çalışması, tiroid hormonuna karşı doku duyarlılığının artması, hastalığın verdiği isteksizliği, halsizliği yenmesi için gerekli olan enerjiye sahip, kasları güçlü bir vücud için mutlaka bu tür aktivitelerde bulunmak gerekir.

Yaşamın içinde yer alan stres noktalarını hayatımızdan çıkarmak, sükun ve sakinlik verici ortamları, konuları, seçimleri, işleri kendimize daha yakın bulmalıyız. Stresten uzak kalmaya çalışmalıyız ki; stres birçok hastalık gibi tiroid sebeplerini açığa çıkarıp tetikleyemesin.

Tiroid hastalıklarının bedende sorun olarak ortaya çıkarttığı en önemli belirtilerden biride ödem oluşumudur. Bu nedenle doğru beslenme, spor gibi aktivitelerin yanı sıra bol miktarda su (Bedensel hacme / kiloya / yaşa bağlı olarak 2-3 litre gibi) üketilmelidir.

ÖNEMLİ MİNERALLER:

SELENYUM: Tiroid bezinin ürettiği T4 hormonunun, dokularda T3 hormonuna dönüşmesinde önemli rol oynayan dolaysıyla kanda depolanan T4 hormonu ile organların kullandığı T3 hormon miktarlarını ayarlayan 'deiyotinaz enzimini' oluşturan minerallerden biri olan selenyum, hipotiroid hastalığının oluşumunda, tedavisinde ve hormon denge seviyesinde etken bir faktördür. Kandaki düzeyinin normalde 85 mg/lt olması gereken selenyumu, erkekler günde 75 mg, kadınlar ise 60 mg alarak dengede tutabilir.

Proteinden fakir beslenenlerde selenyum eksikliği kendini gösterir. Dolaysıyla bu eksikliğe bağlı olarak tiroid bezinin salgıladığı T4 hormonu, T3 hormonuna dönüşemediğinden, tiroid bezi yeterli üretim yapmış olsa bile hormonların dağılımı ve etkisi vücudda yeterince etkili olamaz.

Bir dilim tam buğday ekmeğinde 10 mg selenyum vardır. Bu nedenle beyaz ekmek yerine tam buğday ekmeği yenmelidir. Uygun miktarlarda tüketilen; ceviz, kırmızı et, hindi eti, karaciğer, balık ve kabuklu deniz ürünleri, kepekli unlar (Kansızlığa sebep verebileceğinden dolayı kepekli ürünler tercih dışı bırakılabilir), süt ürünleri, hindi, dana eti, mercimek, mantar, susam, ay çekirdeği sebze ve meyveler ve yumurta gibi besinlerle selenyum ihtiyacı karşılanabilir. Fazla miktarlarda alınan kadmiyumca zengin gıdalar selenyumu vücudan dışarı atar.

Selenyumun fazla alınması T3 hormonu dönüşümde ters etki yapacağından bu besinler uygun miktarlarda sistematik olarak alınmalıdır. Aşırıya kaçmadan, öğün dengeleri gözeterek alınmalıdır. (Günlük 400 mg üstü zararlı) Selenyum eksikliğinde vücutta E vitamini, T3 hormon miktarlarını ayarlayan 'deiyotinaz enzimi' azalır ve tiroid bezi iltihabi daha sık görülür.

Yüksek dozda selenyum alınırsa T3 -T4 hormon dengesizliği ortaya çıkar, Hipofiz bezinin ürettiği TSH (Tiroid uyarıcı hormon) ve T4 hormonu artar, T3 hormonu azalır, kilo alınır hormonu azalır ve TSH (Tiroid uyarıcı hormon) hormonu artarak hafif tiroid yetmezliği gelişir ve kilo alınır.

TUZ: Yemeklerde kullanılan tuzun iyotlu veya iyotsuz olması bazı hastalar veya kişiler için büyük önem taşımaktadır. Tiroit bezinin dışa büyümesi olan guatrın oluşmasında en büyük etken; o coğrafyayı içine alan toprak ve suda yeterli iyot olmamasıdır. Bu nedenle guatrla en pratik mücadele (önleyici) yöntemi olarak tuzlar iyotlu hale getirilmiştir. (Ağustos 1999).

Elbette bu mücadele türü, guatr hastalığının ortaya çıkışını engellemeye yeterli değildi. Üstüne üstlük bazı kişilerde aşırı iyot alınması nedeniyle zararlı yan etkiler ortaya çıkmakta ve hastalıklara neden olmaktaydı.

Örneklemek gerekirse; tuzların iyotlu hale getirilmesiyle, hipertiroidi (aşırı tiroid üretimi) denilen diğer tiroid hastalığı ile hipertiroidin bir türevi olan 'Gaves' hastalığı (Zehirli tiroid yada zehirli hipertiroid türü tiroid hastalığı) sıklıkla görülmeye başlanmıştır.

Tiroid bezi az çalışan hastalarda da (Hipotiroidisi olanlarda) iyotlu tuz, bu hastalığın daha da şiddetlenmesine neden olabilmekte.

İYOTLU TUZ YEMESİ GEREKENLER: Vücudun enerji kullanması ve depolamasına yön veren tiroid bezinin yeterli hormon salgılayabilmesi için günlük en az 150 mg (ortalama beden) iyotun gıdalar ve suyla alınması gerekir. Eğer yeteri kadar iyot alınmazsa, iyot eksikliğine dayanan hastalıklar ortaya çıkar.

Bu nedenle, iyot eksikliği kaynaklı hastalıkları önleyebilmek için; önceden bilinen bir tiroid hastalığı olmayan çocuklar, erişkinler ve gebe kadınlar iyotlu tuz yemelidir. Tiroid hastalığı olanlar ve hastalıktan şüphesi olanlar, yaptıracakları tahlillere dayanarak hangi tuzun kullanılıp kullanılmayacağını öğrenebilirler. Hipotiroid hastalarının, özellikle ilaçlarla dengeyi kurmuş olanlarında, iyotlu tuz hastalığı normal seyrinden saptırabilmektedir.

Hamile ve emziren anneler iyot konusunda çok hassas olmalıdırlar. Çocuk yeterli miktardaki iyotu anne sütüyle alamazsa, beyin gelişimi zayıf olmaktadır. Bu nedenle çocuğun emdiği sütte bulunan iyot, beyin gelişimi için çok önemlidir. Dolaysıyla; emziren annelerin iyotlu tuz kullanmaları veya takviye (doktor kontrolünde) iyot alımını yeteri kadar yapmaları gerekir.

İYOTSUZ TUZ YEMESİ GEREKENLER: Hipertiroid (tiroid bezi çok çalışanlar), nodül (Tiroid bezinin içindeki bölgesel iç büyümesi), Haşimato (Tiroid bezi iltihabı), hastalığı olanlar iyotsuz tuz yemelidirler. Bu hastalar iyotlu tuz kullandıklarında hastalıkları şiddetlenmekte. (Hipotiroid hastalarının bazı durumlarında iyotlu tuz, hastalığı yönlendirebilmekte ve tedaviyi bozabilmektedir. Özellikle ilaçlarla dengeyi kurmuş olanlarda)

İyotlu tuz yiyen nodüler guatrlı bir hastada alınan iyot, nodulun fazla çalışmasına neden olmakta ve "hipertiroidi" dediğimiz tiroid bezinin aşırı çalışmasıyla (terleme, çarpıntı, zayıflama, sinirlilik, ellerde titreme ile kendini gösterir) karakterize bir hastalığa neden olmaktadır.

Yine anti-TPO antikoru kanlarında yüksek olan kişiler iyotlu tuz yediklerinde tiroid bezinin az çalışmasına neden olmaktadır. Bu tür hastalığı olanlar da özellikle iyotsuz tuz yemelidirler.

İyotsuz tuz tüketimi için tuzlar paket etiketlerine bakılarak alınmalı yada kaya tuzu kullanılmalıdır. Tedbir ve koruma olarak ailede iyotsuz tuz kullanan birey varsa, iyot ihtiyacı olan kişileri mahrum bırakmamak için yemekler tuzsuz pişirilmeli ve herkes kendi tuzunu kullanmalıdır. Bu yöntemle; hamileler, emziren anneler ve dolaysıyla bebekler, gelişme yaşındaki çocuklar ile tiroid hastalıklarına maruz kalmamış kişiler korunarak onların iyot ihtiyaçları giderilmiş olur.

ÇİNKO: Çinko tiroid hormonu salgısında, hormon depolanmasında ve birbirlerine dönüşümlerinde denge unsurulunu oluşturan bir mineraldir. Çinko eksikliğinde tiroid hormon metabolizması bozulduğu gibi kanda depolanan T4 hormonu dolaysıyla ondan oluşan T3 hormonu üretimide azalır.

Çinko, T4 hormonunun T3 hormonuna dönüşümünü sağlayan enzimini (diyotinaz enzimi) meydana getiricilerinden olduğundan, dokulara ulaşan T3 hormonu ciddi miktarlarda düşer. Hipotiroid (hormon düşüklüğünün başlıca tetikleyicisi) hastalığını ortaya çıkarır.

Bu nedenle çinkodan zengin olan peynir, yumurta sarısı, süt ve süt ürünleri, tavuk, et, balık, ceviz, badem, kepekli ve tam tahıllar, kuru fasulye gibi gıdalarla beslenmek tiroid sağlığımız için gereklidir.

son

UYARI: bitkisel ürünler, bitki yağları ve bitki özlerinin kullanımıyla ortaya çıkması muhtemel yan etkiler ve bu etkilerden kaynaklanabilecek zararlar hakkında bilgilendirme notu.
.... Sitemiz sayfalarında yer alan bilgiler; konusunda uzman sayılan kişi ve kurumların yayınlarından derlenmekte ve ürün başlıkları altında toplanarak sizlere sunulmaktadır.
Makalelerden derlenen yazılar faydayı duyurabilmeyi, fayda sağlayabilmeyi amaçlayan bilgi içerikli yayınlardır. Dolaysıyla, bilgilendirme dışında ve bilgi verme seviyesinin üstünde kabul edilmemesi gereken detay yazılardır.
Yazılarda aktarılan bilgiler, önerilenler yada tavsiye edilen uygulamalar tedavilerde kesinlikle kullanılması önerilen REÇETE-VARİ /direktifleryazılar olarak algılanmamalıdır.
Keyfe-kader çay-tonik-katkı-bakım-masaj-tadlandırıcı... gibi kullanımların dışında kalan rahatsızlıklara çare olarak kullanmadan önce tıbbi destek aranmalı dolaysıyla doktora danışılmalıdır.
Yazılarda yer alan tavsiyelerin doğrulukları sorgulanmalıdır. Önerilen bitki ve ürünlerin gerek bitki elde ediliş yöntemleri gerekse üretimleri hakkında bilgiler edinilmelidir. Bilgiler; atadan kalma yöntemlerle alınıp-verilmemeli, bitki çeşitlenmelerindeki ve üretimlerindeki yeni gelişmeler çerçevesinde bilgilerin güncellenmesi gerekmektedir.
Yazılar daha ziyade rahatsızlıklarda fayda sağlayan yada sağlayabilecek bilgiler olarak kabul edilip, asıl tedavilere yardımcı, rahatsızlıkları önleyici, tedavileri destekleyici, vücüt değerlerini dengeleyici, eksikleri tamamlayıcı, organizmaları işlevlerine kavuşturucu, bünye bağışıklığını takviye edici, fiziksel ve mental aktiviteleri kolaylaştırıcı, vitamin ve mineral aktarıcı doğal katkıların tanıtımı olarak görülmelidir.
Doktor tavsiyesine her zaman başvurulmalı, doktor kontrolündeki tahlil sonuçlarına göre hareket edilmelidir.
Her madde ve onların sentezlenmesi ile oluşturulan en iyi ilaç bile, dozu ayarlanmadığı sürece zehre dönüşebilir.
Yılan zehiri ve diğer zehirli metaryellerde ilaç yapımında kullanılıyor. Doğada en zehirli bitkilerden de ilaç elde ediliyor. Panzehir üretimlerinde de yine o maddeler kullanılıyor.
Dozu ayarlanmamış "su" da can alabiliyor. Hayatın kaynağı sayılan suyun, aşırı alımında ve saflaştırıldığında zehire dönüşüp ölümle sonuçlanabilen durumlara yol açtığı gibi, en yararlı bitkilerde her ne koşulda ve her ne tarifte olursa olsun, kontrolsüz ve aşırı tüketimleriyle vücutta yan etkiler meydana getirebilmektedir. Vücutta bazı alerjik etkilere neden olabilmektedir.
Bu nedenle her bitki fasılalı ve kontrollü olarak dikkatlice tüketilmelidir. Dikkat edilmezse, kronik rahatsızlıklar göz önüne alımmazsa, bünyede olan diğer hastalıkları, tetikleyebileceği göz önüne alınmalıdır. Eğer bu riskler hesap edilmez yada eldeki bilgilere göre hareket edilirse faydalı olan bitkiler, sağlığı etkileyen zararlı bitkiler konumuna gelebilir.
Her aşırı yüklenmeler gibi fazla vitamin alımıda organizmaya, organlara zarar verebilir. (Ihlamur, adaçayı çok rahatlatıyor, kasları gevşetiyor diye fazlaca alındığında en azından kalp kapakcıklarını ve mide kapakcığını yumuşatır, cinsel uyarımları geciktirebilir...vb..)
Bu nedenle, derlenerek yayınlanan yazılar ve tavsiyeler doktor reçetesi gibi görülmemelidir. Özellikle, kronik rahatsızlıkları olanlar doktora danışarak kullanmalıdır.
Farklı farklı hastalıklardan tedavi görenler, sürekli ilaç kullananlar, kronik hastalıklarla mücadele edenler, alerjik hassasiyeti olanlar mutlaka doktora danışmalıdır.
Özellikle, bitki yağları, extrantları, detoks halleri yoğunlaştırılmış bitki özleri olduğundan, bitki sıvısı olmaktan uzaklaşıp neredeyse ilaç konsantresi konumuna yaklaşmaya başlamıştır. (ilaç ve hap dozajlamasından elbette kat ve kat uzaktır. Ama aşırı tüketimle bu fark azalır. Organlarda olan başka bir hastalığı tetikleyebilir ya da tedavisine sekte vurabilir. Bu nedenle aşırı tüketimden ve süreklilikten kaçınmalı. Kullanıma haftada bir kez olsun ara verilmeli ve kişilerden kişilere değişse de yarar sağladığı tespit edilen oranlarda kalınmalıdır) Sürekli kullanımlar için doktora mutlaka danışmalıdır.
Sürekli kullanımlar yerine fasılalı ve aşırıya kaçmadan alınmakla yetinmeyip, vücutta fiziki değişiklikler gözlendiği gibi mental değişiklikler de gözlenmelidir.
Alerjik bünyeye, kronik rahatsızlıklara sahip olanlar ile sürekli ilaç kullananlar daha dikkatli olmalı ve bu nedenle mutlaka doktora danışılmalıdır. Kullanılan ilaçların etkisini azaltmamak, hesaplanmayan sonuçlarla karşılaşmadan bitkilerden yararlanabilmek için.

SAFRANLI YAŞAMA DAVET EDİYORUZ...

'Sağlıklı yaşama' katkımız olursa ne mutlu bize...

En pahalı baharat olması, değerinden, kıymetinden, etkisinden ve faydasından olan safran; tüm bu özellikleri göz önüne alındığında, karşılığını kat ve kat ödeyen bir baharattır.
Etkisine bakıldığında 'pahalı' kavramının göreceli olduğu anlaşılır. Safranın, 50-80 lira (4-5 $) gibi bir fiyata satılan 1 gramıyla en az 50 fincan çayı 'sağlık iksiri' olarak içebilirsiniz.
Kahvehane çayının yarı fiyatına içebilen 'safran', sizce pahalı olabilir mi? Karşılığını veremese! 'o fiyatlara' ulaşamayacağı gibi, ekimide yapılamaz.
Fiyatını saptayan faktörlerin başında; etkisinin vazgeçilmezliği, dekardan ~0,5 kg elde edilmesi ve üretimdeki meşakkatin derecesi gelmektedir.


Safran Abla