TOKSİN MIKNATISI

BENTONİT KİLİ


Toksin maddeleri, ödemleri, kiloları
Düşman bellemiş..
Vücut sağlığını, beden dinçliğini, ruh dinginliğini
Dost edinmiş....
....doğal mineral oluşumlu Bentonit Kil.


Safran Abla
Safran Abla Safran Abla Safran Abla Safran Abla Safran Abla Safran Abla Safran Abla Safran Abla

SAFRAN ABLA

BİLGİ SAYFALARI

DETOKS

DETOKS BÜFE

AYAK-BANYO DETOKSU

EPSOM TUZU

VİTAMİNLER

VÜCUDUN ZEHİR TOPLAYICISI

TOKSİN MIKNATISI

GENEL BİLGİ:
Bentonit; 19. yüzyılda ABD Wyoming Elaleti’nde Ford Benton’da işletilmeye başlanan killere verilen bir addır. İyon değişme özelliği yüksektir. Büyük plastiktik özelliği taşıdığında sürüldüğünde yağsı bir görünüşle yayılır ve yüzeye yapışır. Yapışma yüzeyi ile dışta kalan yüzey arası bir torba gibi davranarak oldukça çok suyu emerek şişer (kütle kuru haldeki yoğunluğu 1,7-1,8 gr/cm3, kuru toz halinde ise 0,85-0,95 gr/cm3 kadar olur) Alkali, yarı alkali, toprak alkali türleri vardır. Kalsiyum bentonitlere, halk dilinde ağartma toprağı, pekmez toprağı denilmektedir.

Halk arasında kil yeme alışkanlığı kapsamında yaygın olarak tüketilen killerdir. Zararsızlığı nedeniyle, gıda kodeksi içinde (Elbette gerekli kıstaslar ve kurallar çerçevesinde. Aspest içermeyenler. Formüle edilmiş, bir seri genel ve çok özel gıda güvenliği, standartlar kapsamında) yer almıştır.

Sağlık bakımından risk taşımadığı bilinen kil, Türkiye’de özellikle üzüm yetiştirilen yerlerde pekmez toprağı olarak kullanılır. (Aspest içermeyenleri. Onların solunması bile zararlıdır) Ayrıca; yerleşim yerlerine, çöp alanlarına, ilaç kalıntılarına, hastanelere, kimyasal üretim ve kullanım yerlerine, metal kirliliği olan sanayii bölgelerine, hara ve hayvan çiftliklerine, tarım ilaçlamasına peryodik olarak maruz kalan yerlere yakın kil kaynakları kullanılmamalıdır.

KULLANIM ALANLARI

Toksinleri bağlayabilme ve sonrasında bunları vücut dışına atabilme özelliği gösterebilmesi onu sağlık içinde kullanılmasını sağlamıştır. Homotetik özelliği ile vücudu denge durumuna getirmeye yardımcı olur. Detoks için herhangi bir kil değil sadece simektit (şişme ve ardından büzülme olayının en fazla olduğu kil-mineral sınıfı) grubundan olan 'Kalsiyum Bentonit' kil kullanılmalıdır.

Emme (tutulma) ve emilme (yüzeye tutunma) özelliği oldukça iyi olan bentonit kilinin pH seviyesi 9 ve 9’un üstündedir. Bu özelliği sayesinde, vücut pH’ını asitik seviyeden taşıyarak hafif alkali tutmaya yardımcı olur. Böylece; vücudun kan akışını, oksijen seviyesini ve hücre onarım hızını arttırmayıda sağlar.

Vücuda yararlı çok sayıda ve çeşitli iz mineralleri (kalsiyum, potasyum, magnezyum vs.) barındırır. Pozitif yüklü maddeler (bakteri, toksin, virüs gibi) için negatif yüklü elektrik çekim özelliği gösterir.

Balçık, jöle kıvamına geçtiğinde çekim gücü kapasitesinin çok fazla artar. Nano boyutta levhamsı parçacık yapısı nedeniyle yüzeysel elektriksel çekim gücünün yüksek olmasına bağlı olarak hacimsel olarakta, pozitif yükleri kuvvetlice çekme gücü gösterir.


KULLANILDIĞI ALANLAR:

ANTİ-TOKSİN DETOKS (Vücutta biriken toksin maddelerin dışarı atılması)
Vücutta çevre koşullarından, alınan gıdalardan, solunan havadan alınan ve vücutta birikerek sağlıklı yaşamı tehdit eden toksin maddeleri (zehirli maddeleri, bakterileri ve parazitleri) dışarıya atılmasında kolaylık getirir.

Bentonit detoksu; vücudun toksin, kimyasal kalıntı, bakteri, virüs, ağır metal (cıva ve kurşun gibi) ve serbest radikallerden arındırılmasında, diş temizliğinde, ağız yaralarında, baş ağrısı, beden ağrısı, göz yorgunluğunda, erken yaşlanma, kırışık, çatlak ve selülitlerde, egzama ve sedef hastalıklarında, deri hastalıkları, sivilce, böcek sokmaları, siğil ve mantar gibi cilt sorunlarında, enfekte yaralar, kaşıntı ve yanmalarda, kemik ve kas hasarı, romatizmal rahatsızlıklarda, kronik bel ağrıları, yumuşak doku ve hareketsiz kalma durumlarında, sindirim sistemi ve bağırsak rahatsızlıklarında (Reflü, ülser, kusma, ishal vb.), parazitler ile mücadele ve kolon temizliğinde, karaciğer problemlerinde, bağışıklık sistemin güçlendirmede, radyasyon ışımalarının olumsuz etkilerini engellemede ve etkilerini azaltmada, AIDS, kuş gribi ve insan gribinde kullanılmaktadır.
(Antioksidan madde: Yağların oksidasyonunu yavaşlatarak kalıcı olmalarını önleyen maddeler. Oksidasyonlanma ile oluşan molüküler yapılar olan "RADİKALLER / zararlı maddeler" ile savaşan maddeler Vücuddaki kimyasal süreçte oluşan oksitlenme ile damar yağlanması gibi ortaya çıkan serbest radikallerin meydana gelmesini önleyen ve onlarla savaşan bileşimler, mineral yapılar. RADİKALLER / Zararlı maddeler: Hidrojen peroksit gibi.., Besinlerin yüksek sıcaklıkta işlenmeleriyle oluşan lipit peroksit gibi. Bunlar vücudun yaşlanmasına, kemiklerin zayıflamasına, saç ağarmasına ve dökülmesine, cildin yaşlanmasına- kırışmasına- matlaşmasında, kalp krizi riskinin artmasında, farklı kronik dejaratif rahatsızlıklarda, eklem ağrılarına, ve değişik kanser türlerinin oluşmasında etkin rol oynayan maddelerdir),

TOKSİN KAYNAKLI RAHATSIZLIKLAR:
Çoğu Kanserler türleri; Kas Krampları ve kasılmaları, Yorgunluk, Romatizmal rahatsızlıklar, Genetiksel Bozukluk, Kısırlık, Ayak Kokusu, Beyin Hasarları ve merkezi sinir sistem hasarından kaynaklanan Serebral Palsi (Beyin felci), Parkinson Hastalığı, Alzheimer Hastalığı, Kronik Baş ağrısı, Karın Ağrısı, Mide Bulantısı, Kusma, Zehirlenme, Cild problemleri, Geçmeyen Yaralar, İşitme Kaybı, Görme Kaybı,  Konuşma Zorluğu,.....vb

FAYDALI OLDUĞU HASTALIKLAR:
Vücudun kimyasal, toksin, bakteri, virüs, aflatoksin ve serbest radikallerden arındırılmasında,
Kronik bel ağrıları, miyozit, tendinit, fibromiyalji sendromları, yumuşak doku ve hareketsiz kalma durumlarında,
Sindirim sistemi ve barsak rahatsızlıklarında (Reflü, ülser, kusma, ishal vb.), parazitler ile mücadele ve kolon temizliğinde
Karaciğer problemlerinde, bağışıklık sistemin güçlendirmede,
Diş ve diş eti temizliğinde, ağız yaralarında,
Civa ve kurşun gibi ağır metallerin vücuttan atılmasında ve Otizm ile mücadelede,
Baş ağrısı, göz yorgunluğunda,
Erken yaşlanma, kırışık ve selülitlerde,
Egzema ve sedef hastalığı gibi ciddi deri hastalıklarında,
Sivilce, böcek sokmaları, siğil ve mantar gibi cilt sorunlarında,
Enfekte yaralar, kaşıntı ve yanmalarda,
AIDS, kuş gribi ve insan gribinde
Radyasyon ışımalarının olumsuz etkilerini engellemede ve etkilerini azaltmada,


BENTONİTİN İŞLEYİŞİ:

AIDS (HIV virüsü), kuş gribi ve insan gribinde
Bentonit kilini diğer killerden ayıran özelliği çok miktarda su emebilmesi. Bu emme sonucu oluşan süspansiyon (şişmiş kil hamurunun) ile oluşan iyonlaşmanın diğer kil çeşitlerine göre (Negatif - yük) maksimum seviyelerde olmasıdır. Bu iyonlaşma fazlalığı; Bentonit kilini taşıdığı mineraller faydası dışında, sağlık açısından çok önemli bir konuma oturtmaktadır. Partiküler anlamda bile hacim olarak zararlılara karşı, onların büyüklükleri yanında çok büyük yüzeylere ulaşmakta. Bu büyüklüğe ulaşması (Kütle büyüklükleri çekim - itim güçlerini artırır) onu; hedef dairesindeki maddeleri çekebilme yada itebilme kontrolü (aktif güç) yapmaktadır. Zararlı iyonları kendi üzerinde toplayabilmesi yada onları uzaklaştırabilmesi bu özelliğinden dolayıdır. Burada söz konusu olan zararlıların hepsi Pozitif yani bentonite göre ters yüklü oldukları için; vücutta bulunan tüm toksit maddeler deri dışına çekilir. Bentonit; süspansiyon haline geldiğinde ortama çok yoğun miktarda Negatif (-) yüklü iyon salmasıdır

Solunan havadan, içilen suydan, alınan gıdalardan ister istemez bünyeye dahil edilen, maruz kalmaktan kaçınamadığımız; virüs, toksin, bakteri, ağır metal kalıntıları ve radyasyon gibi tüm maddeler; Pozitif (+) yüklü iyonlar halindedir

Bentonit, partüküler halde bile hacimce büyük olduğundan yani çekim kuvveti daha fazla olduğundan, kendinden daha az çekim kuvvetine sahip zararlı iyonları üzerinde toplar. Negatif yüklü bentonit iyonları, pozitif iyonlara sahip toksin maddeleri bir mıknatıs gibi kendi üzerine çeker.

Detoks olarak kullanımlarda cild üzerine sürülmüş olan çözelti halindeki kil veya banyo detoksu ile deri tarafından tutulan kil; ters yüklü zehirli maddeleri deri dışına çekerek bedenden uzaklaştırır. Durulanıldığında tüm zararlı maddeler bedenden temizlenmiş olur.

Bu durum Bentonit kili farklı yollardan (Pekmez gibi yiyeceklerle. Kil çözeltisi içme; doktor izni ve kontrolünde olmalı) alındığındada, sindirim sisteminde de olan şeyler aynıdır. Kil sindirim sistemi boyunca zararlı iyonları üzerine çeker ve onları boşaltım sisteminden dışarıya çıkarır.

BENTONİTİN SAĞLIKTAKİ ROLÜ:

Detoks Etkisi: Toksinleri kendi üzerinde toplayarak bunları vücut dışına atabilmesi.

Dengeleme: Homotetik özelliği ile vücudun denge durumuna gelmesine yardımcı olması.

PH seviyelendirme:Vücut alkali düzeyini PH 9 gibi düzenleyerek, vücut PH seviyesinin hafif alkali mertebesinde olmasına yardımcı olması.

Kişiye canlılık verme ve organizmayı canlandırma: Vücudun kan akışını, oksijen seviyesini ve hücre onarım hızını arttırmasına yardımcı olması.

Mineral transferi yapabilme: Vücuda yararlı çok sayıda ve çeşitli iz mineralleri (kalsiyum, potasyum, magnezyum vs.) ile takviye etmesi.

Elektriksel çekim yapma: Pozitif yüklü parçacıklar için Negatif yüklü elektrik çekim özelliği gösterebilmesi, jöle kıvamına getirildiğinde yada geldiğinde (vücud içinde emilimlerle) hacimsel çekim gücü kapasitesinin çok fazla artarak, zararlı maddeleri mıknatıs gibi çekmesi. Yine aynı şekilde levhasal parçacık yapısı ile yüzeysel pozitif (+) yöndeki elektriksel çekim gücünün yüksek olması nedeniyle, yüzeysel çekim kuvvetinin zararlı partükellere göre çok olması.

Elektriksel çekim gücünü artırma: Nano boyut parçacık yapısı ve buna bağlı olarak hacimsel olarak ta pozitif yükü çekme gücü gösterebilmesi.

BENTONİT KİLİNİN YİYECEKLERDE KULLANIMI

Geleneksel pekmez üretiminde; üzümler önce sıkılıp şırası elde edilir. Ardından şırayı durultmak, süzmeyi kolaylaştırmak ve şıranın ekşiliğini gidermek amacıyla pekmez toprağı koyulur. Pekmez yapımında kilin kullanılması (Pekmez toprağı, Beyaz kil. CaCo3 bileşenli kil) insanlığın teseadüfen farkına vardığı bir şeyle başlayıp bilinçli kullanımla devam ediyor olmalı.

Pekmez toprağını oluşturan Kalsit / kalsiyum kökenli kil ile yapılan pekmez (kaynatılan üzüm şırasının) düzeyinin, farklı topraklardan imal edilmiş kaplarda yapılanlara göre, daha güzel sonuçlar vermesi insanları arayışa itmiş olmalı. Aradaki farkın kaptaki toprak cinsinden kaynaklandığının bilincine erişenler, bakır çağından sonra başlayan metal kap-kacak kullanma devri ile aynı sonucu elde edebilmek için; bu toprağı pekmez yapımında kullanır olmuşlardır.

Yada metal kap-kacak ile yapılan pekmezlerde ortaya çıkan sevilmeyen sonuçlar, insanları arayışa itmiş ve pekmez yapımında kil kap-kacak faktörünün rolünü tespit etmiş olmalılar. Modernlikten vaz geçemeyip metal kap kullanma ısrarları, kap yapımında kullandıkları kili pekmez yapımında kullanmayla sonuçlanmış olmalı.

son

SAYFA BAŞI- GRUP MENÜ


UYARI: bitkisel ürünler, bitki yağları ve bitki özlerinin kullanımıyla ortaya çıkması muhtemel yan etkiler ve bu etkilerden kaynaklanabilecek zararlar hakkında bilgilendirme notu.
.... Sitemiz sayfalarında yer alan bilgiler; konusunda uzman sayılan kişi ve kurumların yayınlarından derlenmekte ve ürün başlıkları altında toplanarak sizlere sunulmaktadır.
Makalelerden derlenen yazılar faydayı duyurabilmeyi, fayda sağlayabilmeyi amaçlayan bilgi içerikli yayınlardır. Dolaysıyla, bilgilendirme dışında ve bilgi verme seviyesinin üstünde kabul edilmemesi gereken detay yazılardır.
Yazılarda aktarılan bilgiler, önerilenler yada tavsiye edilen uygulamalar tedavilerde kesinlikle kullanılması önerilen REÇETE-VARİ /direktifler yazılar olarak algılanmamalıdır.
Keyfe-kader çay-tonik-katkı-bakım-masaj-tadlandırıcı... gibi kullanımların dışında kalan rahatsızlıklara çare olarak kullanmadan önce tıbbi destek aranmalı dolaysıyla doktora danışılmalıdır.
Yazılarda yer alan tavsiyelerin doğrulukları sorgulanmalıdır. Önerilen bitki ve ürünlerin gerek bitki elde ediliş yöntemleri gerekse üretimleri hakkında bilgiler edinilmelidir. Bilgiler; atadan kalma yöntemlerle alınıp-verilmemeli, bitki çeşitlenmelerindeki ve üretimlerindeki yeni gelişmeler çerçevesinde bilgilerin güncellenmesi gerekmektedir.
Yazılar daha ziyade rahatsızlıklarda fayda sağlayan yada sağlayabilecek bilgiler olarak kabul edilip, asıl tedavilere yardımcı, rahatsızlıkları önleyici, tedavileri destekleyici, vücüt değerlerini dengeleyici, eksikleri tamamlayıcı, organizmaları işlevlerine kavuşturucu, bünye bağışıklığını takviye edici, fiziksel ve mental aktiviteleri kolaylaştırıcı, vitamin ve mineral aktarıcı doğal katkıların tanıtımı olarak görülmelidir.
Doktor tavsiyesine her zaman başvurulmalı, doktor kontrolündeki tahlil sonuçlarına göre hareket edilmelidir.
Her madde ve onların sentezlenmesi ile oluşturulan en iyi ilaç bile, dozu ayarlanmadığı sürece zehre dönüşebilir.
Yılan zehiri ve diğer zehirli materyaller de ilaç yapımında kullanılıyor. Doğada en zehirli bitkilerden de ilaç elde ediliyor. Panzehir üretimlerinde de yine o maddeler kullanılıyor.
Dozu ayarlanmamış "su" da can alabiliyor. Hayatın kaynağı sayılan suyun, aşırı alımında ve saflaştırıldığında zehire dönüşüp ölümle sonuçlanabilen durumlara yol açtığı gibi, en yararlı bitkilerde her ne koşulda ve her ne tarifte olursa olsun, kontrolsüz ve aşırı tüketimleriyle vücutta yan etkiler meydana getirebilmektedir. Vücutta bazı alerjik etkilere neden olabilmektedir.
Bu nedenle her bitki fasılalı ve kontrollü olarak dikkatlice tüketilmelidir. Dikkat edilmezse, kronik rahatsızlıklar göz önüne alımmazsa, bünyede olan diğer hastalıkları, tetikleyebileceği göz önüne alınmalıdır. Eğer bu riskler hesap edilmez yada eldeki bilgilere göre hareket edilirse faydalı olan bitkiler, sağlığı etkileyen zararlı bitkiler konumuna gelebilir.
Her aşırı yüklenmeler gibi fazla vitamin alımıda organizmaya, organlara zarar verebilir. ("Ihlamur, adaçayı çok rahatlatıyor, kasları gevşetiyor" kabulü ile aşırıya kaçıldığında; en azından kalp kapakcık ve mide kapakcığı kaslarını yumuşattığı gibi cinsel organların kaslarını etkileyerek sertleşmeleri ve kasılmaları etkiler...vb..)
Bu nedenle, derlenerek yayınlanan yazılar ve tavsiyeler doktor reçetesi gibi görülmemelidir. Özellikle, kronik rahatsızlıkları olanlar doktora danışarak kullanmalıdır.
Farklı farklı hastalıklardan tedavi görenler, sürekli ilaç kullananlar, kronik hastalıklarla mücadele edenler, alerjik hassasiyeti olanlar mutlaka doktora danışmalıdır.
Özellikle, bitki yağları, extrantları, detoks halleri yoğunlaştırılmış bitki özleri olduğundan, bitki sıvısı olmaktan uzaklaşıp neredeyse ilaç konsantresi konumuna yaklaşmaya başlamıştır. (ilaç ve hap dozajlamasından elbette kat ve kat uzaktır. Ama aşırı tüketimle bu fark azalır. Organlarda olan başka bir hastalığı tetikleyebilir ya da tedavisine sekte vurabilir. Bu nedenle aşırı tüketimden ve süreklilikten kaçınmalı. Kullanıma haftada bir kez olsun ara verilmeli ve kişilerden kişilere değişse de yarar sağladığı tespit edilen oranlarda kalınmalıdır) Sürekli kullanımlar için doktora mutlaka danışmalıdır.
Sürekli kullanımlar yerine fasılalı ve aşırıya kaçmadan alınmakla yetinmeyip, vücutta fiziki değişiklikler gözlendiği gibi mental değişiklikler de gözlenmelidir.
Alerjik bünyeye, kronik rahatsızlıklara sahip olanlar ile sürekli ilaç kullananlar daha dikkatli olmalı ve bu nedenle mutlaka doktora danışılmalıdır. Kullanılan ilaçların etkisini azaltmamak, hesaplanmayan sonuçlarla karşılaşmadan bitkilerden yararlanabilmek için.

SAFRANLI YAŞAMA DAVET EDİYORUZ...

'Sağlıklı yaşama' katkımız olursa ne mutlu bize...

En pahalı baharat olması, değerinden, kıymetinden, etkisinden ve faydasından olan safran; tüm bu özellikleri göz önüne alındığında, karşılığını kat ve kat ödeyen bir baharattır.
Etkisine bakıldığında 'pahalı' kavramının göreceli olduğu anlaşılır. Safranın, 50-80 lira (4-5 $) gibi bir fiyata satılan 1 gramıyla en az 50 fincan çayı 'sağlık iksiri' olarak içebilirsiniz.
Kahvehane çayının yarı fiyatına içebilen 'safran', sizce pahalı olabilir mi? Karşılığını veremese! 'o fiyatlara' ulaşamayacağı gibi, ekimide yapılamaz.
Fiyatını saptayan faktörlerin başında; etkisinin vazgeçilmezliği, dekardan ~0,5 kg elde edilmesi ve üretimdeki meşakkatin derecesi gelmektedir.


Safran Abla

© 2018- Yapım.....Fotoğraf, Metin, Grafik M&N Safran Tasarım.