BESİNLER
DEVALAR

DOĞANIN ŞİFA HAZİNELERİ

Safran Abla Safran Abla Safran Abla Safran Abla Safran Abla Safran Abla Safran Abla Safran Abla


Maydanoz, Dereotu, Nane

Tarçın, Zencefil, Zerdeçal

Sarmısak, Soğan, Ceviz, Fındık

Yağ, Süt, Yoğurt, Sirke, Su

Kırmızı Et, Tavuk, Balık, Yumurta

Mineraller, Maddeler, Bileşikler

VİTAMİNLER - DETOKSLAR


BESİN BÜLTENİ

YULAF EZMESİ

Vitamin, Mineral, Besin, Şifa

GENEL BİLGİ:

Trioid hastalığında özellikle hipotiroid (düşük hormon seviyesi) hastalığında daha çok hissedilen ve kendisini halsizlik ve isteksizlik olarak gösteren enerji noksanlığına karşı çok iyi bir kalkandır
İçerdiği iyod sayesinde tiroid bezinin işlevlerini yerine getirmesini, üretimde kalmasını sağlar.

FAYDALARI:

Trioid hastalığında özellikle hipotiroid (düşük hormon seviyesi) hastalığında daha çok hissedilen ve kendisini halsizlik ve isteksizlik olarak gösteren enerji noksanlığına karşı çok iyi bir kalkandır.
İçerdiği iyod sayesinde tiroid bezinin işlevlerini yerine getirmesini, üretimde kalmasını sağlar.

Yulaf açlık hissini bastırmada, uzun süre tok hissettirmedeki işlevselliği sayesinde kolayca kilo vermeyi sağlayan besin maddesidir. Hipotiroid nedeniyle kolayca alınan kiloları verme safhasında verdiği tokluk hissi ve acıktırmama rolü ile çok yardımcı olur. Sabahları kahvaltıdan önce alınan yağsız süt veya yoğurt (yağsız-kaymaksız) eşliğindeki yulaf ezmesi, kilo vermede çok etkili olacaktır.

Yulafın yapısını meydana getiren liflerden suda çözünenler dokuları desteklerken, çözülmeyenlerde sindirim sistemindeki suları apsorbe (emerek) ederek dengede tuttuğu sıvı miktarı ile kabızlığı ve şişkinlikleri önler.

Yulaf ezmesi, özellikle D vitamini ve kalsiyum eksikliğinde, kadınlarda menopoz döneminde, insanların yaşlılık döneminde daha çok ortaya çıkan kemik erimesi (osteoporoz) sorununa, taşıdığı D vitamini, kalsiyum ve diğer mineralleri ile iyileştirme sağlar. Çocuklarda büyüme sürecinde kemik gelişimine ve kemik sağlığını korumada etkin olan yulaf, gelişme çağını tamamlamış yetişkinlerde de kemikleri kuvvetlendirir. Kemik sağlığını korurken kuvvetli bir iskelet yapılanmasına, içerdiği kalsiyum minerelleri ile katkıda bulunur.

Yulaf, kötücül kolestrol (kötü kolesterolü -LDL: düşük yoğunluklu lipoprotein-) üzerinde iyileştirici bir etkisi vardır. Yulaf, trigliserit (Kolestrol: karaciğerce üretilen ve kan yoluyla dağılan 'lipit' adı verilen bir tür yağ benzeri madde iken, trigliserit enerji kaynağı olan kanda bulunan yağdır. Fazlası zararlı olan bu yağ yeteri seviyelerde Karaciğer ve hücrelerde depolanır) ve kolestrol seviyelerini düşürerek dolaşım sistemini rahatlatır. Kan dolaşımını normal düzeyde kalmasına yardımcı olur. Dolaysıyla kan şekeri düşüklüğüne mani olduğu gibi bünyede kan şekerinin düzenli olmasına, dengelenmesine katkıda bulunur.

Yulaf ezmesi; nişasta sindirimini iyileştirip, özellikle yemekten sonra glisemik seviyeyi muhafaza etmesiyle, diyabet hastaları içinde çok yararlı olan bir durumdur.

İçerdiği bol miktardaki aminoasit sayesinde karaciğerde yada dolaşım sisteminde yer edinmiş lektin (En zararlısı 'WGA / buğday rüşeymi aglutinin' ismiyle buğdayda bulunan protein türü. Zararlı ve vücuda yabancı olan protein) üretimini uyararak, vücuddaki toksin atımını destekler.

Yulaf bağırsakları çalıştırarak sindirimi iyileştirir. Yemeklerden sonra yenilen yulaf ezmesi sindirimi iyileştirir, safra kesesi asitlerini azaltır.

Bol proteine sahiptir. Bünyesinde barındırdığı fitokimyasallar (bitkisel kimyasallar) sayesinde kansere karşı kuvvet kazandıracak özellikler taşıdığından, anti kansorejen bir gıda ürünüdür.

İhtiva ettiği omega-6 ve linoleik asitler (vücud tarafından sentezlenemeyen/üretilemeyen doymamış esansiyel yağ. Ayçiçeği, aspir, yulaf) sayesinde (iyi yağlar) kalp, beyin sağlığı için iyidir. Kötü kollestrolü (LDL) önlerler.

İçerdiği B vitamin kompleksi sayesinde sinir sistemini korur, işlevini artırır

Kabızlık problemi olan hipotroidi hastaları çok su tüketmeleri yanı sıra lifli-bol posalı yiyeceklerle kendini korumalı ama çok fazla lifli yiyecek kullanımının, diğer yiyeceklerle alınan (Tiroid bezinin ürettikleri değil) tiroid hormonlarının emilimini engelleyeceğide bilinmelidir. Dolaysıyla lif içeren yiyeceklerinde tüketimi dengeli olmalıdır.

YAN ETKİLERİ:

Özel durumlar hariç normal kullanımında herhangi bir yan etkisi olmayan dereotunun, aşırı tüketildiğinde bazı yan etkileri olabilir.

Yine kan sulandırma ve dolaşımı hızlandırma özelliğine bağlı olarak, kanamaların olmaması için, regl dönemlerinde kullanılmaması faydalıdır.

Kandaki şeker seviyesini düşürücü özellik taşıdığından, diyabet hastalarının aşırı yulaf ezmesi tüketmeleri sakıncalı olabilir. Doktora danışılmalıdır.

Kronik kabızlığı olanlarda; kepekli (Kansızlığa sebep verebileceğinden dolayı kepekli ürünler tercih dışı bırakılabilir) yiyecekler, posası bol sebze ve meyveler, tam tahıl ürünleri yenilir. Düzenli egzersizler ile metobolizma çalışır halde tutulur. Normal tavsiye dışında (2 katı) fazladan sıvı-su içilir. Patates, muz ve yoğurdu az tüketilip. Belirli saattlerde tuvalet çıkışları alışkanlık edilinerek bünye programlanır.

UYGULAMALAR:

Elma, armut, yada muz gibi meyvelerden biri rendelenir (blendırda meyva+sıvı+yulaf ezmesi ile ezilebilir). 2 yemek kaşığı yulaf ezmesi ve rendelenen meyva posası isteğe bağlı miktarda (1 çay bardağı / 1 su bardağı) süt yada yoğurtla harmanlanır. Eğer pehrize yardımcı olan 'açlığı bastırmak, tokluk hissetmek' amacıyla kullanılırsa; sabah kahvaltısından önce alınarak hem enerji dolu güne başlanır hemde tokluk hissiyle pehriz işi kolaylaştırlır. Eğer sadece enerji kazanmak için kullanılacaksa ya kahvaltı ile birlikte yeda günün herhangi bir saatinde tüketilir.

son

SUMAK

Vitamin, Mineral, Besin, Şifa

GENEL BİLGİ:

Sumak; içeriğindeki C vitamini, B1, B2, B6 vitaminleri, potasyum, demir, sodyum, selenyum, fosfor, magnezyum, bakır, çinko gibi mineraller ile lif (diyet lifi), yağ asitleri bakımından; yiyecek değerleri ve bileşenlerine bakıldığında, mükemmel gıda çercevesi içinde çok kıymetli bir baharattır.

Sumak, baharatlar içinde dünyadaki en yüksek antioksidan içeriği ile sağlıklı baharatların en üzerinde bulunmaktadır. bir çay kaşığı sumak yiyerek günlük antioksidan ihtiyacınızın 2 kat fazlasını karşılayacağınızı göreceksiniz.

Sumağın, kan şekeri düzenleyici, enfeksiyon önleyici, idrar söktürücü, kanamayı durdurucu, bağışıklık artırıcı, anne sütü artırıcı olarak, öksürük, mesane ağrıları, antioksidan mücadelesi, ağrılı idrara çıkma, alt ıslatma, vajinal akıntı, akciğer enfeksiyonları gibi rahatsızlıklarda faydalı olduğu bilinmektedir.

Hazır baharatlık sumakta koruyucu amaçlı tuz olmasından fazla tüketilmesi durumunda tansiyonu yükseltebilir. Bu nedenle tane olarak alınıp evde döğülmeli, öğütülmelidir.

FAYDALARI:

Ekşi bitkilerin bir çoğunda görülen kan şekeri düzeyini denetim alma özelliği sumak baharatında da olduğundan kan şekeri problemlerine karşı etkilidir. öne çıkar.(Günde 1 tatlı kaşığı / 3gr sumak diyabet tip-2 hastalarında açlık ve tokluk kan şekerini düşürür)

Sumak, antioksidanlar açısından çok zengin bir bileşenlere sahip bir baharattır. Antioksidanlar serbest radikallerle reaksiyona girerek hücrelere zarar vermelerini önler. Yağlanmaya, kanser hücrelerinin ortaya çıkmasına neden olan radikallerin oluşumunda, 1. faktör durumundaki oksidasyon denen kimyasal sürece olanak vermez. Başta bağışıklık sistemine darbe vuran, kanserli hücrelerin oluşumuna olanak veren radikallerin oluşumunu engeller.

Radikaller, bağışıklık sistemini etkilemesiyle rahat gelişim gösterirler ve damarları ve organları hzlı yaşlandırırlar. Sumak gibi gıdalarda bol miktarda bulunan antioksidan maddesini yeterli seviyede almak, radikalleri önlediği gibi doku yaşlanma sürecini yavaşlatır.
Dolaysıyla sumakta bolca bulunan antioksidanlar başta; kalp, damar hastalıkları, kolesterol olmak üzere daha bir çok rahatsızlığa karşı vücudu korur.

Sumak; içeriğinde bulunan bileşikler ve oluşturduğu enzimlerle kan basıncı seviyesini düzenlediği için, kalp krizi ve kalp hastalıklarına yakalanma riskini azaltıp, iyi bir kalp dostu olduğunu ortaya koyar.

İyi kolestrol miktarını artıran sumak, kötü kolestrolden temizlediği damarları rahatlatmakta, kan basıncını düşürmekte dolaysıyla hipertansiyonu frenleyerek,  daha sağlıklı bir kalbe sahip olmaya katkı sağlar. (Yemeklerde, salatalarda düzenli kullanmak bile bu faydayı sağlar)

Anti-bakteriyel, anti-mantar ve anti-virütik maddeler ile enfeksiyon, iltihap, mantarlaşma, oksidasyon gibi oluşumlarla mücadele eder. Bu tür katkıları ile sumak; soğuk algınlığı, grip, bulaşıcı kış hastalıkları, kırgınlık gibi rahatsızlıklardan korunmayı ve daha kolay kurtulmayı sağlar.

Anti-bakteriyel, anti-mantar ve anti-virütik (bakteri, mantar, virüs) maddeler ile gallik asit içeren sumak bu maddeler ve madde kombineleri (antiviral ve antifungal özelliği) ile başta 'Candida mantarı' tedavisi olmak üzere tüm mantarlarla, iltihaplanmalarla, enfeksiyon ouşumları ile mücadelede iyi bir katkı ürünüdür.

Sumak, kurdeşen (isilik, ürtiker) denilen ve ciltte kabarcıklar halinde, kızarıklıklar olarak görünen kaşıntılı alerjik rahatsızlıklara karşı etkindir. Ürtiker, isilik, kurdeşen gibi rahatsızlıkları önlemek, onlardan korunmak yemeklerde ve salatalarda sumak baharatını düzenli olarak kullanmakla mümkün olur. Kurdeşen türü bu hastalıkların tedavisi, günde iki bardak sumak (bir çay kaşığı sumak demlenir. Tadının ekşiliği bal, meyve yada başka katkılarla örtülebilir) çayı içmekle yapılabilir, kolay hale getirilebilir.

Salatalarda ekşilik vermesi için kullanılan sumak aslında iyi bir iştah açıcıdır. Zayıf olan kilo almak isteyenler için faydalı olan sumak, iştahlarını açarak bünyeyi, nesfsi zorlamak istemeyenlerin, kilo almak istemeyenlerin fazla miktarda kullanmaması (özellikle salatalarda ve çay olarak) gereken bir baharattır. İştahsız çocuklarda bal, meyve özleri ile tadlandırılmış çay olarak kullanıldığında fayda sağlar.

Sumak, bağırsak bozukluğu ile ortaya çıkan ve özellikle mikrobik yaz ishallerine (diyare) karşı kullanılan bir baharattır. İshal olunduğunda sumak çayı sumak yada bol sumak ile hazırlanmış salata tüketildiğinde ishal kesilecektir.

İshalin, bağırsaklarda bulunan yararlı bakterilere zarar vermemesi ve önlenebilmesi için çok yararlı olan diyet lifi sumakta bol miktarda bulunmaktadır. Dışkıyı, bağırsak içindeki sıvıyı bünyesine hapsederek normal yapısına büründüren bitkisel lifler, gerektiğinde bünyesindeki sıvıları ihtiyaç oranında salgılayarak, bağırsak sağlığını sağlamakla kalmaz kabızlığın ve vücudun sıvı kaybetmesinin önüne geçer. Bağırsaklarda bulunan probiyotiklerin (Bağırsakları aktif formda çalıştıran bakteriler. Mikrorganizmalar) azalmamasını ve tekrar çoğalmasını sağlar.

YAN ETKİLERİ:

Hazır baharatlık sumakta koruyucu amaçlı tuz olmasından fazla tüketilmesi durumunda tansiyonu yükseltebilir. Bu nedenle tane olarak alınıp evde havanda döğülmeli yada blendırda öğütülerek saf halde tüketilmelidir.

250 türü olan ve içinde zararlı hatta zehirli çeşitleride olan sumak, bilinçsizce ormanlardan toplanma yerine aktarlardan alınarak tüketilmelidir. Rahatsızlıkla, alerjiyle karşılaşıldığında doktora baş vurulmalıdır

UYGULAMALAR:

Sistematik olarak sumak kullanmak isteyen erişkinlerde kullanım miktarı, tepeleme dolu 1 tatlı kaşığı (5 gr) sumak iken, bu miktar çocuklarda; tepeleme bir çay kaşığı 2 gr civarındadır.

Dövülmüş 1 tatlı kaşığı sumak, 1 bardak kaynamaya yakın sıcak suda 8-10 dakika demlenir. İçilme sıcaklığına geldiğinde yada tamamen soğutularak içilir. Yetişkinlerde günde 2 bardağı, çocuklarda ise 1 su bardağı yada günde iki çay bardağını geçmemeli.

Dövülmüş 2 tatlı kaşığı sumak, 1 bardak su içinde 8-10 dakika kaynatılarak demlenir. Daha sonra süzülen çay, taze nane ve 1 tatlı kaşığı bal (isteğe bağlı. İçersine karanfil, sıkma meyve suyu katılarakta tadlandırılabilir) ilavesi ile içilme sıcaklığına geldiğinde yada tamamen soğutularak içilir. Yetişkinlerde günde 2 bardağı, çocuklarda ise 1 su bardağı yada günde iki çay bardağını geçmemeli.

son

Vitamin, Mineral, Besin, Şifa

GENEL BİLGİ:

Susam; içeriğindeki A vitamini, B6 vitamini, potasyum, kalsiyum, demir, sodyum, magnezyum gibi mineraller ile lif (diyet lifi), flavonoidler, antioksidanlar , omega 6 yağ asitleri bakımından tedavi edici ve koruyucu bir besin kaynağıdır. Susam, tohumlar içersinde en yağlı olanıdır.

Susam: kan basıncını kontrol altına alır, diyabet kontrolüne yardımcı olur, kolesterole iyi gelir, kanserle savaşır, kalp sağlığını destekler, artrit (eklem, romatizmal ağrılar) ağrılarını rahatlatır, kansızlığa iyi gelir, kemik sağlığını destekler, folik asit zenginidir, göz sağlığını destekler, sindirim sistemini destekler, anksiyetenin (endişe ve kaygı) rahatsızlığını önler, metabolizmaya, ağız sağlığına, astıma iyi gelir, karaciğer sağlığını destekler, Cilt sağlığını ve canlılığını sağlar, saçları besler ve korur.

FAYDALARI:

İçeriğindeki bileşikler sayesinde kalp dostu olan yağlı tohumdur. Susamın içeriğinde bulunan oleik asit, omega 6 gibi yağ asitleri (doymamış yağlar), muhtelif bileşikler ve oluşturduğu enzimlerle kan basıncı seviyesini düzenlediği için, kalp krizi ve kalp hastalıklarına yakalanma riskini azaltır.

Mağnezyum zengini olması dolaysıyla da damarları genişletip kaslar üzerindeki kasılmaları, krampları, gerilmeleri gidererek gerek damar daralmalarına gerekse ani kasılmalara engel olur. Susam, koroner arter hastalığı ve felç gibi durumlarıda önleyici etki gösterir. Bu özelliğinden dolayı spor, ağır işlerde çalışanlar, soğukta adalelerini kasanlar, kas spazmı ve krampları olanlar için fayda sağlar.

Kolestrolle mücadelede iyi bir besin kaynağı olan susam, kötü kollestrolden (LDL) temizlediği damarları rahatlatıp kan basıncını düşürmekte dolaysıyla hipertansiyonu frenleyerek,  daha sağlıklı bir kalp ve sistemine (kardiyovasküler sistem) sahip olmayı temin eder.

Susamın mono-doymamış yağ asidi ve oleik asit açısından zengin olması nedeniyle, kötü kolestrole (LDL) neden olan doymuş yağlı asitleri etkisiz hale getirir. Böylece oleik asit, kötü kolesterol olarak bilinen LDL seviyelerini azaltmakta, diğer yandan kandaki iyi kolesterol (HDL) seviyelerini artırmaktadır.

Kansızlığa iyi gelen susam dolaysıyla; kırmızı kan hücrelerinin eksik bulunmasından, azalmasından ortaya çıkan anemi hastalığına karşıda etkili olur. İhtiva ettiği demir minareli ile kansızlığın giderilmesine katkı veren susam, aynı zamanda kansızlık kaynaklı üşümelerin ve zayıflıklarında önüne geçer.

Susam, diyabet (özellikle tip 2) hastalarının kullandığı ilaçlara destek olmasının yanı sıra, işlevselliği artırarak vücuttaki insülin ve glikoz seviyelerini düzenlemeye yardımcı olur.

Böylelikle artrit (eklemlerde vücut tarafından üretilen iltihapla oluşan eklem ağrısı) kontrolünde önemli fayda sağlayan zerdeçal, romatoid artrite (Romatizmal iltihaplar. İltihaplı romatizma) hastalığında da etkindir.

Artrit (eklemlerde vücud tarafından üretilen iltihapla oluşan eklem ağrısı) hastalığına karşı etkilidir. Susamın sahip olduğu bileşenler sayesinde romatizmalı ağrıyı gidermek ve artrit tarafından tutulmuş olan eklemleri gevşetmek, eklem ve tendonlardaki inflamasyonu (iltihabı) azaltmaya yardımcı olur.

Susam bünyesinde bulunan vitamin, mineraller ve antioksidan bileşiklerle serbest radikallere karşı mücadele ederek kanser riskini azaltır. Kanserli hücreler oluşmuşsa kanserli hücrelerle savaşıp kanserli hücreleri azaltılmasına destek olur. Susam; lösemi, meme, akciğer, pankreas, kolon ve prostat kanserleri gibi kanser türlerinde avantaj sağlamaktadır.

Susam, osteoporozun (kemik erimesi) önlenmesinin anahtarı olan çinko ve kalsiyum açısından zengindir. Vücudca, içeriğindeki kalsiyumun emilimi, bu emilimin aşırı olmamasını sağlayan çinkonun (diğer yararlarının yanısıra) varlığı, kemik erimelerinin, kemik sağlığının güvencesi durumundadır.

Kemik erimelerinin önüne geçen susam, aynı zamanda çocuklarda kemik gelişimi içinde önemli rol oynar. Kalsiyum gibi, çocuklarda kemik gelişimi için gerekli olan amino asit ve protein grupları açısındanda zengin susam, yetişkinlerdede kemik sağlığını korumada, güçlü iskelet oluşturmada etkindir.

Endişe ve kaygıların sebep olduğu 'anksiyete' (kaygı, sıkıntının hastalık olmuş hali) durumunun şiddetini önler. Anksiyete ve nevroz (sinir hastalığı) durumunu zayıflatacak temel vitaminleri ve mineralleri barındıran susam bu yönüyle çok yararlıdır.

İçeriğinde diyet lifi barındıran susam, bağırsak hareketlerinin pozitif olmasına ve sindirim sisteminin sağlıklı olmasına büyük katkıda bulunur. Boşaltım sistemindeki mevcudiyeti ile ishali ve kabızlığı önleyici olması, sistemdeki sıvı miktarını dengelemesi sayesindedir.

Vücud için önemli mineraller ve vitamin grupları içeren susam, metobolizmanın daha rantabıl çalışmasını sağlar. Bu katkılarıyla, sağlıklı hücre yapılanması, hücre gençleşmesi, vücudun daha enerjik ve esnek olması sağlanır.

Metionin (Yağların yakılmasını hızlandıran amino asit molekülü)açısından zengin olan susam, karaciğer işleyişinin güçlenmesi, toksin maddelere karşı tetiklenmesi dolaysıyla vücudun otomatik detoks (toksin atar, anti toksin atma durumu) işlevini güncellemesine yardımcı olur.

Vitamin ve mineraller açısından zengin olan susam aynı zamanda iyi bir magnezyum deposudur. Mağnezyumun kasları gevşetici, kasılmaları, krampları önleyici özelliği solunum yolları ve bronşlar üzerinde etkisini gösterdiğinden astıma karşı oldukça etkilidir. Magnezyum astım nedeniyle tıkanan, daralan hava yolları nedeniyle oluşan spazmı azaltmaya yardımcı olmaktadır.

Kan akışı düzenleyicisi durumunda olan susam bulanık görme, göz iltihapları gibi sorunlara çözüm getirerek sağlıklı gözlere destek olmaktadır. Barındırdığı ve besleyici özelliği olan yağ asitleri ilede göz kırışıklıklarının giderilmesine katkıda bulunur.

Susam yağı ağız sağlığı, diş çürüğü ve diş eti hastalığını önlemede yarar sağlar. Antiseptik özelliği sayesinde ağız içinde ve diş çürüklerinde oluşan, bakterileri öldürür. Sürekli yada peryodik kullanım durumlarında iyi bir diş koruyucusu ve ağız sağlığı temincisi durumundadır.

Cilt elastikiyetini sağlayan bileşenlerden biri olan çinko konsantrasyonunu içeren susam bu yönüyle cilt sağlığı üzerinde çok faydalıdır.

Susam yağı bünyesindeki linoleik ve palmitik asitler gibi esansiyel yağ asitleri bakımından zengin olduğundan susam yağı cilt üzerinde kalıcılığını uzun süre temin ederek, deri tarafından emilimine (absorbe olmasına yada ozmoz olayının gerçekleşmesine) olanak sağlar. Bu özelliği sayesinde, susam yağında bulunan; bakır, manganez, kalsiyum ve magnezyum gibi minerallerin, yağ bileşiklerinin tutuculuğu sayesinde cilt üzerinde uzun süre kalmasına ve derinlemesine emilmesine olanak verir.

Masajlarda yada maskelerde kullanılan susam yağı, kalın ve yapışkan bir yapıya sahip olduğundan, cilt tarafından kolayca apsorbe (emilme, soğurulan) edilebilmektedir. Böylece masajlarda kullanılan susam yağı, hücrelerin tamiri yanısıra kan dolaşımın hızlanması içinde oldukça etkili olur.

Susam yağı bileşikleri ve yağ asitleri (doymamış yağları) ile su tutma özelliğiyle de cildi nemlendirir. Cilt hücrelerini besler, canlılık ve dolgunluk verir. Cilt hücrelerini yenileyerek yaşlanmanın, cilt kırışıklıklarının önüne geçer. İçerdiği antioksidanlarla mantarlaşmaların, radikal maddelerin oluşumunu engellemekle kalmaz cilt üzerinde koruyucu bir film oluşturarak cilt sağlığını temin eder. Ciltteki kırışıkların ve küçük gözeneklerin giderilmesini engelleyen sesamol isimli antioksidanın kaynağı olması münasebeti sebebiyle cildin pürüzsüz ve parlak olmasını sağlar. Cildi ışığa duyarlı bir hale getirmediğinden dolayı güneşte de kullanılabilir.

Susam yağı ihtiva ettiği enfeksiyon karşıtı bileşikler ve salgılanmasına sebep olduğu enzimlerle, iltihaplı ve yaralı cildin tedavisinde etkilidir. Suasam yağı bakteriyel enfeksiyonlara karşı mücadele eden anti-inflamatuar özelliği taşır.

Susam yağı, saçları koyu gösterir ve erken beyazlamaları tedavi edici özellik gösterir. Kepeği önler (Susam yağı, parmaklar vasıtası ile kafa derisine masajla yedirilir. Sabah saç yıkanır. Bir aylık uygulama çok iyi neticeler verir)

Avuç içine yayıp saçlara sürülen 2 ya da 3 damla susam yağı, kuru saçlara iyi gelmekle kalmaz aynı zamanda saç kremi vazifeside görür. Susam yağını kremlerlede karıştırıp kullanılabilir. (Ilıtılmış susam yağı herhangi bir kremle karıştırıp saçlara sürülerek en az 1 saat bekletildikten sonra yıkanır. Susam yağı ısıtıldıktan sonra herhangi bir krem ile karıştırılarak saçlara yedirilir. Saçlar durulanmadan en az 1 saat bekletilir. Maksimum sonuçlar için, karışım sürüldükten sonra 1 gece saçta bırakılır).

Susam yağı içeriğindeki yüksek penetrasyon (emilicilik, emilme, girme özelliği) yeteneği sayesinde kafa derisindeki kan ve mineral dolaşımını artırarak, saç büyümesini teşvik eder. Susam yağı derinlemesine saç ve saç derisini besleyerek hasarlı saçları canlandırır.

Güneş ultraviyole ışınlarına karşı oluşturduğu film tabakası ve yansıtıcılı ile kalkan görevide gören susam yağı, bedeni ve kafa derisini ultraviyole ışınların sebep olacağı zararlara karşı korur.

Yatıştırıcı ve sakinleştirici özelliğe sahip olan susam yağı; ısı (fön makinası gibi) ve sıcaklıklardan (güneş yada ısıtıcı gibi) etkenlerden zarar gören saç köklerinin zararı atlatmasına, eğer saçta kullanılmışsa zarar görmesine engel olur. Uygulanan susam yağı, kafa derisini beslemesi yanısıra, kafa derisini dolaysıyla dolaşım sistemini soğutarak, saç derisinin nemli kalmasını sağlayarak deride kuruluğun yaşanmasını engeller

Susam yağının stres, gerinlik, kas sertleşmelerinin önüne geçici özellikleri saç derisinede aktardığından, saç dökülmesinin başlıca nedenleri arasında yer alan stresi yok eder. Bu özelliği ile susam yağı, hem stresi rahatlamaya dönüştürmekte hem de soğutma özelliğiyle saç dökülmesiyle mücadele etme olanağı vermektedir.

Anti bakteriyel olan susam yağı aynı zamanda saç bitlerine karşıda koruyuculuk görevi görür. Kafa derisine, saç diplerine uygulandığında mantar ve diğer bakteriyel enfeksiyonların oluşumunu engeller.

YAN ETKİLERİ:

Susam alerjisi olan kişiler, kesinlikle bu yağın ve susam tohumunun tüketiminden kaçınmalıdır

Kronik diyare (ishal) eğilimli olan kişilerin kullanmaması gerekir.

Hamile ve emziren kadınların tüketim oranları için doktora danışmasında, Labarutuvar sonuçlarına göre hareket etmesinde fayda vardır.

Kan şekeri seviyesini etkileyen susam, diabet hastalarında kan şekeri ayarlanmasını güçleştirebilir. Doktora sorulmalı, kullanılıyorsada bilgi verilmelidir.

Kan basıncınıda etkileyen ve bu yolla yüksek tansiyonu düşürmede yararlı olan susam, düşük tansiyonlularda tam tersi hareketle tansiyon düşmelerine neden olacaktır.

Sindirim sistemi yoluyla, 'susam tohumu' olarak alınması halinde (örneğin yemeklerle, hamur işleri ile): günlük olarak 10 - 15 gr (yaklaşık 1 yemek kaşığı) olarak belirlenmiştir.

Ağız yada burun yoluyla (sprey), 'susam yağı' olarak alınması halinde: günlük olarak 2 ml (yaklaşık 1 çay kaşığı) 2-3 doz olarak belirlenmiştir. Doktora danışılmalı ve uygulamaya öyle geçilmelidir.

UYGULAMALAR:

Avuç içine yayıp saçlara sürülen 2 ya da 3 damla susam yağı kuru saçlara iyi gelir. Saç kremi vazifesi gördüğü gibi kremlede karıştırılarak uyglanabilir. Ilıtılmış susam yağı herhangi bir kremle karıştırılır ve saçlara sürülerek en az 1 saat bekletildikten sonra yıkanır. Susam yağı ısıtıldıktan sonra herhangi bir krem ile karıştırılarak saçlara yedirilirilerek en az 1 saat bekletilir. Maksimum sonuçlar için karışımı 1 gece saçta bırakabilirsiniz.

Anti bakteriyel olan susam yağı aynı zamanda saç bitlerine karşıda koruyuculuk görevi görür. Kafa derisine, saç diplerine uygulandığında mantar ve diğer bakteriyel enfeksiyonların oluşumunu engeller.

son

KETEN TOHUMU

Vitamin, Mineral, Besin, Şifa

GENEL BİLGİ:

Keten tohumu; içeriğindeki A vitamini, B6 vitamini, E vitamini, potasyum, kalsiyum, demir, sodyum, magnezyum, bakır gibi mineraller ile lif (diyet lifi), flavonoidler, antioksidanlar, omega 3 ve yağ asitleri bakımından tedavi edici ve koruyucu bir enerji kaynağıdır.

1 ay taze kalabilen keten tohumu, çok uzun ömürlü olmadığından hasat sonrası hızlıca tüketilmesi çok daha yararlıdır. Bunun mümkün olmadığı durumlarda, diğer dönemlerde kurutulmuş, yağ (Ekstrant. Özü) haline getirilmiş olanlar kullanılılarak gerekli fayda sağlanır. (Tohum ve yağları serin ve kuru bir yerde muhafaza edilmelidir).

FAYDALARI:

Keten tohumu; iştahı keserek sağladığı tokluk özelliği ile kilo vermede etkili bir ürün olmasının yanısıra, içeriğinde bulunan yağ asitleri, bileşikleri ve salgılattığı enzimlerle vücudundaki zararlı yağları, doymuş yağları, okside olmuş yağları yok ederek kilo vermede etkili oluyor.

Keten tohumu; içeriğinde bulunan vitaminler ve mineraller, gün içinde ihtiyacımız olan enerjiye katkıda bulunarak enerjik kalmanıza yardımcı olur. Düzenli keten tohumu kullanarak zinde kalınıp, enerji seviyesi her zaman yüksek tutulabilir.

Bağışıklık sistemini güçlendirici ve antioksidan mineral ve bileşiklere sahip olan keten tohumu, kanser hücrelerinin oluşumuna ve yayılmasına, radikal maddelerin çoğalmasına ve oluşmuş kanser hücrelerine karşı mücadele eder. Keten tohumu içinde yer alan lignan (bitkisel öströjen. Bitkisel öströjen hormonu. Kadınların adet döneminde rol oynayan hormon) isimli hormon, kanser hücrelerine karşı koruyucu bir etkiye sahiptir.

Unutkanlık konusunda önleyici ve tedavi edici özelliği bulunan 'omega 3' yağı, keten tohumunun zenginleri arasındadır. Düzenli keten tohumu kullanımı, unatkınlığı, hafıza zayıflamasını, zihin bulanıklığını önler, eğer bu rahatsızlıklar mevcutsa iyileştirme yolunda fayda sağlar.

Keten tohumu içeriğinde ihtiva ettiği mineraller ve antitoksit maddeler ile mide ve bağırsakta yer alan iltihapların, enfeksiyonların ve tüm zararlıların yok edilmesi için etkin rol oynar. Düzenli kullanım ile tüm bu zararlı oluşumlar daha başlangıçta yok edilerek sindirim sistemi temelden korunmuş olur.

YAN ETKİLERİ:

Alerjisi olan kişiler keten yağının ve tohumunun tüketiminden kaçınmalıdır.

Hamile ve emziren kadınların tüketimi ve oranları için doktora danışmasında, Labarutuvar sonuçlarına göre hareket etmesinde fayda vardır.

Keten tohumunun 6 yaş altı çocuklarda sakıncalı olduğu bilinmektedir. Doktora danışmadan kullanılmamalıdır.

Keten tohumunun sık ve aşırı kullanılması halinde kadınlarda, selülit problemlerine yol açtığı da bilinmektedir.

UYGULAMALAR:

Özellikle sindirim ve sistemi sorunu olanlar için; 1,5 yemek kaşığı keten tohumunu ıslatılarak yada yoğurt ile karıştırılarak tüketilebilir.

Gündelik koruma amaçlı sistematik kullanımlar için; günde bir kez, bir bardak kaynar su içine 1/2 tatlı kaşığı keten tohumu katılarak hazırlanan çay içilebilir. (Öğütülmüş ve kalitesinden şüphe olmayan toz keten tohumuda aynı sonucu verir)

Hızlı etki için; günlük 1 tatlı kaşığı keten tohumu direk olarak tüketilebilir. (Burada da önemli olan şey; yağın yada ekstrantın güvenli, hilesiz olmasıdır)

son

UYARI: bitkisel ürünler, bitki yağları ve bitki özlerinin kullanımıyla ortaya çıkması muhtemel yan etkiler ve bu etkilerden kaynaklanabilecek zararlar hakkında bilgilendirme notu.
.... Sitemiz sayfalarında yer alan bilgiler; konusunda uzman sayılan kişi ve kurumların yayınlarından derlenmekte ve ürün başlıkları altında toplanarak sizlere sunulmaktadır.
Makalelerden derlenen yazılar faydayı duyurabilmeyi, fayda sağlayabilmeyi amaçlayan bilgi içerikli yayınlardır. Dolaysıyla, bilgilendirme dışında ve bilgi verme seviyesinin üstünde kabul edilmemesi gereken detay yazılardır.
Yazılarda aktarılan bilgiler, önerilenler yada tavsiye edilen uygulamalar tedavilerde kesinlikle kullanılması önerilen REÇETE-VARİ /direktifleryazılar olarak algılanmamalıdır.
Keyfe-kader çay-tonik-katkı-bakım-masaj-tadlandırıcı... gibi kullanımların dışında kalan rahatsızlıklara çare olarak kullanmadan önce tıbbi destek aranmalı dolaysıyla doktora danışılmalıdır.
Yazılarda yer alan tavsiyelerin doğrulukları sorgulanmalıdır. Önerilen bitki ve ürünlerin gerek bitki elde ediliş yöntemleri gerekse üretimleri hakkında bilgiler edinilmelidir. Bilgiler; atadan kalma yöntemlerle alınıp-verilmemeli, bitki çeşitlenmelerindeki ve üretimlerindeki yeni gelişmeler çerçevesinde bilgilerin güncellenmesi gerekmektedir.
Yazılar daha ziyade rahatsızlıklarda fayda sağlayan yada sağlayabilecek bilgiler olarak kabul edilip, asıl tedavilere yardımcı, rahatsızlıkları önleyici, tedavileri destekleyici, vücüt değerlerini dengeleyici, eksikleri tamamlayıcı, organizmaları işlevlerine kavuşturucu, bünye bağışıklığını takviye edici, fiziksel ve mental aktiviteleri kolaylaştırıcı, vitamin ve mineral aktarıcı doğal katkıların tanıtımı olarak görülmelidir.
Doktor tavsiyesine her zaman başvurulmalı, doktor kontrolündeki tahlil sonuçlarına göre hareket edilmelidir.
Her madde ve onların sentezlenmesi ile oluşturulan en iyi ilaç bile, dozu ayarlanmadığı sürece zehre dönüşebilir.
Yılan zehiri ve diğer zehirli metaryellerde ilaç yapımında kullanılıyor. Doğada en zehirli bitkilerden de ilaç elde ediliyor. Panzehir üretimlerinde de yine o maddeler kullanılıyor.
Dozu ayarlanmamış "su" da can alabiliyor. Hayatın kaynağı sayılan suyun, aşırı alımında ve saflaştırıldığında zehire dönüşüp ölümle sonuçlanabilen durumlara yol açtığı gibi, en yararlı bitkilerde her ne koşulda ve her ne tarifte olursa olsun, kontrolsüz ve aşırı tüketimleriyle vücutta yan etkiler meydana getirebilmektedir. Vücutta bazı alerjik etkilere neden olabilmektedir.
Bu nedenle her bitki fasılalı ve kontrollü olarak dikkatlice tüketilmelidir. Dikkat edilmezse, kronik rahatsızlıklar göz önüne alımmazsa, bünyede olan diğer hastalıkları, tetikleyebileceği göz önüne alınmalıdır. Eğer bu riskler hesap edilmez yada eldeki bilgilere göre hareket edilirse faydalı olan bitkiler, sağlığı etkileyen zararlı bitkiler konumuna gelebilir.
Her aşırı yüklenmeler gibi fazla vitamin alımıda organizmaya, organlara zarar verebilir. (Ihlamur, adaçayı çok rahatlatıyor, kasları gevşetiyor diye fazlaca alındığında en azından kalp kapakcıklarını ve mide kapakcığını yumuşatır, cinsel uyarımları geciktirebilir...vb..)
Bu nedenle, derlenerek yayınlanan yazılar ve tavsiyeler doktor reçetesi gibi görülmemelidir. Özellikle, kronik rahatsızlıkları olanlar doktora danışarak kullanmalıdır.
Farklı farklı hastalıklardan tedavi görenler, sürekli ilaç kullananlar, kronik hastalıklarla mücadele edenler, alerjik hassasiyeti olanlar mutlaka doktora danışmalıdır.
Özellikle, bitki yağları, extrantları, detoks halleri yoğunlaştırılmış bitki özleri olduğundan, bitki sıvısı olmaktan uzaklaşıp neredeyse ilaç konsantresi konumuna yaklaşmaya başlamıştır. (ilaç ve hap dozajlamasından elbette kat ve kat uzaktır. Ama aşırı tüketimle bu fark azalır. Organlarda olan başka bir hastalığı tetikleyebilir ya da tedavisine sekte vurabilir. Bu nedenle aşırı tüketimden ve süreklilikten kaçınmalı. Kullanıma haftada bir kez olsun ara verilmeli ve kişilerden kişilere değişse de yarar sağladığı tespit edilen oranlarda kalınmalıdır) Sürekli kullanımlar için doktora mutlaka danışmalıdır.
Sürekli kullanımlar yerine fasılalı ve aşırıya kaçmadan alınmakla yetinmeyip, vücutta fiziki değişiklikler gözlendiği gibi mental değişiklikler de gözlenmelidir.
Alerjik bünyeye, kronik rahatsızlıklara sahip olanlar ile sürekli ilaç kullananlar daha dikkatli olmalı ve bu nedenle mutlaka doktora danışılmalıdır. Kullanılan ilaçların etkisini azaltmamak, hesaplanmayan sonuçlarla karşılaşmadan bitkilerden yararlanabilmek için.

SAFRANLI YAŞAMA DAVET EDİYORUZ...

'Sağlıklı yaşama' katkımız olursa ne mutlu bize...

En pahalı baharat olması, değerinden, kıymetinden, etkisinden ve faydasından olan safran; tüm bu özellikleri göz önüne alındığında, karşılığını kat ve kat ödeyen bir baharattır.
Etkisine bakıldığında 'pahalı' kavramının göreceli olduğu anlaşılır. Safranın, 50-80 lira (4-5 $) gibi bir fiyata satılan 1 gramıyla en az 50 fincan çayı 'sağlık iksiri' olarak içebilirsiniz.
Kahvehane çayının yarı fiyatına içebilen 'safran', sizce pahalı olabilir mi? Karşılığını veremese! 'o fiyatlara' ulaşamayacağı gibi, ekimide yapılamaz.
Fiyatını saptayan faktörlerin başında; etkisinin vazgeçilmezliği, dekardan ~0,5 kg elde edilmesi ve üretimdeki meşakkatin derecesi gelmektedir.


Safran Abla